Tarih: 25.03.2019 22:09

Muhsin Yazıcıoğlu

Facebook Twitter Linked-in

25 Mart/ Keş dağları, tipi, sis, ihmal, yalan... Ama en nihayetinde ecel denen yazılı an..! 

Hayatıma girdiği andan itibaren, düşünce dünyamda farklı bakışımı kazandığım kırılma noktam. Ve bedenen bizden ayrılmasına rağmen, düşünce dünyama yön veren, içine düştüğüm puslu ortamları yaktığı ateşle ayrıştırdığım. 

Başkanın bindiği helikopterin düştüğü haberini alınca, inanmak istemesem de içimde bir parçanın kopup, ateşinin yüreğimi sarmasını anımsıyorum 10 yıl sonra. Günlerce o ateşi alevlendirdiğim gözyaşlarım. Tuna caddesinde her köşe başı, her duvar dibi ve partide makamın olduğu üçüncü kat. Odanın önündeki küçük bölme. Haber beklerken Mehmet Öç hocamla, karşılıklı belki bir saatten fazla hıçkırıklarla ağlama nöbetim.

On yıl sonra hatırladığım şeylere bak..! Kin, intikam, sana yapılan haksızlık, zulüm, eziyet, seni Keş dağlarında bir başına bırakmaları. Ve, içime yaktığın ateşle ayrıştıramadığım tek puslu ortam. Neden ve kim! Bunca yıl sonra ağlamalarımı anımsıyor ama bunları anımsamıyorum. Belki kalan ömrümde yıllar geçtikçe sadece duygusallık kalacak ellerimde.

Seni unutmak mı, asla..!

Herkes gibi çok resmim de yok seninle elimde. Belki arşivlerde vardır, bir kaç önemli misafirlerle sana gelmelerimde. Bir dönem sabah namazlarında kabrine gelmeyi adet edinmiştim. Şimdi oradan geçsem de uğrayıp kaçmak istiyorum...

Seni anlatamadık. Seni seven yeni nesle seni veremedik! Bizi bağışla... Bu sene ilk kez kabrin başında yapılan anma etkinliğine katılmadım. Parti ayrı, aile ayrı, vakıf ayrı etkinlik düzenliyor. İçimde o kadar çok şey dolu ki! Susmam gereken

Şimdi; odanda saatlerce kalıp, benimle değil başkaları ile sohbetine, onlara davranışına şahitliklerimi anlatıyorum ona buna! Belki de senli anları, yeniden kendime..

Seni çok özledim. Mekanın cennet olsun, Koca Yürekli Adam..




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —