Tarih: 14.03.2021 19:09

Mustafa BALEL Öyküleri Romanya`da

Facebook Twitter Linked-in

SPHM ÖZEL HABER 

Ünlü romancı ve öykü yazarı Mustafa Balel´in öykülerinden oluşan bir seçki Ini?iatoarea (Ayıp Yerleri Yanlış Konmuş Resimler) adıyla Romanya´da yayımlandı.

 Bükreş´te Editura Tracuno s Arte adlı yayınevi tarafından yayınlanan seçki bir kısmı daha dergilerde yayımlanırken geniş ilgiyle karşılanarak yazarıyla çeşitli yerlerde ırmak söyleşiler yapılmasını sağlamış olan ?Ayna?, ?Ayıp Yerleri Yanlış Konmuş Resimler?, ?Anacık?, ?Gözyaşı Satıcısı? ?Eski Bir Gündelikçi Kadının Trajik Biraz da Komik Hikâyesi? ve ?Kiremit Rengi Vazo? adlı uzun öykülerden oluşuyor.

 Fransa´da da ilgiyle karşılanmış olan öykülerin çevirisini Romanyalı ünlü şair ve çevirmen Niculina Oprea ile romancı, dilbilimci Florin Logreşteanu birlikte yaptılar.

  MUSTAFA BALEL´İN DİLİNDE KISA ÖZ GEÇMİŞİ

­Hayatta en çok zorlandığın soru ne diye sorulmuş olsa, vereceğim yanıt kesinlikle işte bu olurdu. Kendini tanıtma işi! Bizim gibi toplumlarda bir yazarı, bir sanatçıyı çok zorlayan bir şey bu. Nedeni yazarın kendini tanıtırken işe birtakım çekincelerle başlaması. Anlatacağın şeylerin dozunu ayarlamak kolay değil. Hani bir söz vardır, elin ağzı torba değil ki büzesin, herkes bir şey söyler. Beğenip beğenmeyenler? Abartılı bulanlar? Şu da neymiş ki laf diye söylüyor, diye burun kıvıranlar... Bunlar insanın elini kolunu bağlıyor, neyi verip neyi veremeyeceğini bilemez hale getiriyor insanı. Genç bir hanım dört yaşındaki sevimli kızının elinden tutmuş kreşe gidiyorlarmış. Manavın önünden geçerken aile dostları İdris Usta annesine hal hatır sorduktan sonra çocuğun yanağını okşayıp kiraz tezgâhını göstermiş ve bir avuç almasını söylemiş. Küçük kız hınzırca gülümseyerek bir kirazlara bakmış, bir manavın süngeri çağrıştıran delik deşik yüzüne? Ardından omuz silkip yürümeye koyulmuş. Bunu gören manav çocuğu eli boş gönderecek değil a? Bir avuç kiraz alıp annenin avucuna bırakmış. Biraz ilerlediklerinde anne dayanamayıp sormuş çocuğa: Sen kiraza bayılırsın, neden almak istemedin? Küçük kız aynı şeytanca gülümseyişin ardından, dudağını büzüştürerek mırıldanmış: Ama anne, manav amcanın elleri daha büyük! Yazarın kendini tanıtmasını da buna benzetirim ben. Bu işi bir başkası yapacak olsa eminim kat kat ötesinde şeyler söyleyecek, koltuk kabartan övgüler sıralayacaktır. Oysa yazarın bunları yapma şansı yok.

Neyse, ben temel olanı söyleyeyim de, gerisini ilgilenen okur www.mustafabalel.com´a girip baksın.

Onlarca göbek öteden yerli (atalarım Timur işgalinde bile oradaymış) bir ailenin çocuğu olarak Sivas´ın o zamanki adıyla Çavuşbaşı mahallesinde doğmuşum. Çocukluk yıllarım Kaleardı´nda, Gökmedrese´nin bahçesinde ya da Şeyhçoban Tekkesi´nin önünde misket yuvarlayarak geçti. Okul kıtlığı vardı o yıllarda. O yüzden yedi yaşındaki çocuklar Sivas´ın dondurucu ayazında ta Şeyhçoban´dan Nalbantlarbaşı´ndaki Recephandan İlkokuluna gitmek zorunda kalmıştık. Öyle muflonlu anoraklar, kürk paltolar giydiğimizi de anımsamıyorum? Sonra Cumhuriyet İlkokulu´na, ardından da Gökmedrese yakınlarındaki Dumlupınar İlkokulu yapıldı ve bizi oraya yolladılar. Diplomayı oradan aldım. Daha sonra kapımızın on metre ötesine Kılıçarslan İlkokulu yapıldı ama ben orada okuma rahatlığını tadamadım maalesef. Ardından Cumhuriyet Meydanı´ndaki Cumhuriyet Ortaokulu´nu ve Sivas Lisesi´ni bitirdim. Tarihi binada tabii? Sonra Ankara? Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca bölümünü bitirdim ve birden kendimi o yıl açılan Ardahan Lisesi´nde buldum. Derken Fransa serüveni, Poitiers Üniversitesi´nde karşılaştırmalı Dünya Edebiyatı? Daha sonra Sivas Ticaret Lisesi ve bu arada Eğitim Enstitüsü? Ardından İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü, Bahçelievler Lisesi, sonuçta Ardahan Lisesi´nde Fransızca öğretmeni olarak başlayan öğretmenliğim İstanbul Adnan Menderes Anadolu Lisesi´nde sonuçlandığında ben artık Fransızca değil, edebiyat öğretmeniydim?

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —