1- Dua bir ibadettir ve ibadetin zirvesidir. Bu nedenle Allah´la kurulan iletişimde putlar/aracılar sayesinde duaların kabul olacağı vehmine kapılarak, yardım talep edilen bilumum şefaatçiler aradan çıkartılmalıdır. Yüce Allah ile iletişimi dolaylı değil direk kurmalıyız. Namazlarımızda her gün en az 17 defa tekrarladığımız ?yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım isteriz? (Fatiha 1/4), ayetinde ifade edildiği gibi isteğimizi Rabbimize aracısız ve doğrudan ulaştırmalıyız. ?İnsana şah damarından daha yakın olan Allah? (Kaf 50/16) ile aramıza aracılar koyarak şah damarımızı koparttırmamalıyız. ?Üç kişinin dördüncüsü olan Allah? (Mücadele 58/7), bizi her şart ve halde duyar ve isteğimize icabet eder. Bunun için torpile ve şefeatcıların/putların aracılığına ihtiyacımız yoktur. Unutmayalım ki; iletişimde Allah ile aramıza aracılar/putlar koymak tevhidin tam zıddı olan şirktir.
2. Dua ederken korku ile ümit (havf ve rec´a) halinde ve psikolojisinde olmalıyız. Bu hali Kur´an´ı Kerim; ?Rabbinize alçak gönüllü ve ümit ile dua edin? (Araf 7/56) şeklinde formüle etmiştir. Rabbimize umutlu olarak dua etmeliyiz. Tek başına korku insanı ümitsizliğe, tek başına ümit ise insanı büyüklenmeye/firavunluğa sevk eder. Bu nedenle dua ederken her iki durumu birlikte yaşamalıyız.
3. Dua ederken bağırıp çağırarak haddi aşmamalıyız. ?Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki o haddi aşanları sevmez? (Araf 7/55) ayetinde altı çizildiği gibi, dua ederken acizliğimizi bilerek, Allah karşısında küçülerek ve boynu bükük bir halde dua etmeliyiz. Bağırıp çağırarak, saç baş yolarak dua etmemeliyiz. İbadetlerimizi ?şov?a dönüştürmeden bütün benliğimizi Allah´ın huzurunda yerlere sererek, onu görüyor gibi ibadet etmeye çalışmalıyız.
?Dualardaki süslemeler, kafiyelemeler ve bağırıp çağırmalar kabul edilmenin değil, reddedilmenin sebebidirler. Bunu yapanların namazın, ibadetin ve duanın ne demek olduğunu anladıklarını hiç sanmıyorum. Bu durum ibadeti oyun haline getirmekten başka bir şey değildir. Şöyle düşünelim: Birisi padişahtan isteyeceği bir şeyi, sesini nağmelendirerek, sanat yaparak, yükseltip alçaltarak istese sonuç ne olur? Elbette istediğinden mahrum bırakılması olur. Allah´a yapılan dualar da böyledir.? (Kemalüddin İbn Hümam´ın Fethü´l-Kadîr, I, 229).
Allah´ın ´yakın´ olması sebebiyle dua edenin duada sesini yükseltmesi Allah´a karşı edepsizlik sayılmıştır. Kafiyeli, tumturaklı ifadelerle dua etme samimiyete ve ihlâsa aykırıdır. Mümin inandığı ve içinden geldiği gibi dua eder. Gözlerimiz yaşlı, boynumuz bükük, kalbimiz buruk huzuruna geldik, sana ellerimizi açtık, gibi yalan ve çocuk kandırırcasına dualar mürailikten ve insanın kendini aldatmasından başka bir anlama gelmez.
Gayemiz, Rabbimizin katında makbul ve muteber bir kulluk yapabilmek olmalıdır. ?Kullarım sana beni sorarlarsa, ben çok yakınım? (Bakara 2/186) diyen Allah bize bu kadar yakın iken, sanki sağıra duyuracakmış gibi bağırarak dua etmenin gereği yoktur. Hele hele salya sümük ağlayarak riyakarlık yapmanın hiç alemi yoktur. Ayrıca insanın isteğini bu şekilde dile getirmesi mütevazılığına da helal getirir, riyakârlığa sürükler. Unutmayalım ki riyakârlık gizli şirktir. Duada haddi aşmamak gerekir, zira Allah, Rabbinize alçak gönüllü ve yürekten dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez buyuruyor. (A´râf 7/55) ?Sakin olun, siz sağır ya da uzaktaki birine seslenmiyorsunuz, işiten ve yakın olan birine dua ediyorsunuz.?
4. Dualarımız kısa ve öz olmalı. Pazar listesi gibi uzun olmamalı. Öğrenciye ders anlatır gibi ayrıntı içermemeli. Sözlü dua esasen bir ruh işidir. Kişisel bir iletişim olduğu için insan içinden geldiği gibi ve samimi bir eda ile dua etmelidir. Kişi başkalarının yazdığı uzun ve soğuk metinler yerine, kendi hissiyatını muhtevi ifadelerle rabbine yakarmalıdır. Başkalarının yazdığı ve çoğu zaman anlamını da bilmediği hazır ve resmi metinleri okumak insanın ruhunu karartır. Bu nedenle insan Rabbi ile kendi diliyle, içinden geldiği gibi konuşmalıdır. Hayrettin Karaman hocanın ifadesiyle; ?her derde deva hazır ve samimiyetten uzak soğuk ve anlamını bilmediği metinler okumak ve duayı ezberden okuyan bir profesyonele yaptırıp âmin demek yerine, müminin Rabbine yönelerek gönlünden geldiğince ve kendi dilinde dua etmek tercih edilmelidir.?
5. Duanın kabulünde aceleci davranılmamalı. Dua ediyorum ediyorum bir türlü kabul olmuyor yaklaşımı doğru değildir. Şartlar ve istek makul ise ve isteğimizi fiili dua ile bütünleştirmeyi becerebilirsek duamızın kabul olacağını bilmeliyiz. Dua etmeye devam etmekte ısrarcı olmalıyız. Bir, beş, sekiz, on belki yüzlerce kez isteğimizi yinelemeliyiz. Bilmeliyiz ki; tabiat kanunlarına ters olmayan ve hayra yönelik dualar mutlaka kabul edilir. Yeter ki; isteğimiz ilahi/tabii kanunlara uygun olsun. "Sünnetullah" adını verdiğimiz bu yasalara uygun bir yol izlenerek hayra yönelik yapılan duaların mutlaka kabul edileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Yaratılış kanunlarına aykırı işlerin gerçekleşmesinin mümkün olamayacağını ve insan için ancak emeğinin karşılığının olduğunu da unutmamalıyız
Allah´ın emrine muhalif bir konuda yapılacak dua kabul olmayacaktır. Adabına riâyet edilmişse, Allah´ın takdirine aykırı değilse ve o konuda kesin bir bilgi varsa, Yüce Allah, dualara icabet edeceğini bildirmektedir: ?Hayır sadece Allah´a dua edersiniz, O da dilerse, dua ettiğiniz şeyi, yani belayı giderir? (En?âm 6/41). ?Darda kalan kendine dua ettiği zaman karşılık veren ve sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hâkimleri kılan mı? Allah´tan başka bir tanrı mı var? Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz? (Neml 27/62). Bu ayetlerde, şirk karışmayan duanın kabul edileceği bildirilmekte ve zaten Allah´tan başka duaya icabet edecek birinin olmadığı vurgulanmaktadır.
6. Duanın içeriği hem kendimiz hem başkaları için hayırlı istek şeklinde olmalı. Dualarımızda hayırlı olan şeyleri istemeliyiz, şer olanı değil. ?Rabbim! Beni anne - babamı, inanmış olarak evime gireni, tüm inanmış erkekleri, tüm inanmış kadınları affet. Zalimlerin de helak ve perişanlığını artır? (Nuh 71/28) ayetinde görüldüğü gibi beddua yani Allah´ın gazabını ve cezalandırmasını mü´minler için istemek ilkesel olarak doğru değildir.
7. Dua sırf kendimiz için olmamalı. İnsan dua ile kul/abd olur. Yani Allah´ın kölesi olduğunun ayırdına varır. Bu nedenle istemekte bencillik etmemeliyiz. Egoizm duanın kabulüne engeldir. Unutmayalım ki; Allah´ın rahmeti ve nimeti boldur. Cömert olan Rabbimizin nimetlerini saymak için, dünyadaki bütün ormanlar kalem olsa, bütün denizler mürekkep, saymakla bitiremeyiz. Bunun için dualarımız genele şamil olmalı. Kur´an´daki dua ayetlerinin pek çoğunda ?Ey Rabbimiz?? şeklinde çoğul form kullanılır bunun için dualarımız aşağıdaki ayetlerde olduğu gibi, kendimiz için istediğimiz şeyi başkaları için de isteme şeklinde olmalı. ?Ey Rabbimiz üzerimize sabır yağdır. Canımızı Müslümanlar olarak al? (Araf 7/126). ?Ey Rabbimiz! Bize dünyada da ahrette de güzellik ver! Ve bizi ateş azabından koru!? (Bakara 2/120). Âmin.
Devam edecek.