NESLİCAN ve SALİH´in ARDINDAN!

NESLİCAN ve SALİH´in ARDINDAN!

Ömer ÇAKMAK Yazdı...

NESLİCAN ve SALİHİN ARDINDAN

Sözün anlamını yitirdiği bir dönemi tekrar yaşıyoruz.Kelimelerin bir araya gelip cümle kurma çabaları da bir anlam ifade etmiyor.İnsan çoğu zaman tekrardan ibaret hayat yaşıyor.Bu tekrarda bir de kendisi gibi yaşadıklarını görünce yara taa içlerine kadar ciğerine kadar işliyor insanın.Bu böyle sürüp gidiyor.İbni Haldun´un Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer.? dediği gibi hayatımızı tekraren yaşayıp duruyoruz.
Bundan önce yaşadıklarımız malum.Tekrar hatırlatıp ta dayanamıyoruz bizi de yakmaya hakkın yok diyen arkadaşların hakkına girmek istemem.Şunu da ifade edeyim ki insanlar için bu bir kor alev ise eğer;bu yangından ya korunmalı ya da bu ateşi söndüremese de hafifletmeye çalışmalı.Sumen altı etmekle halı altına süpürmekle göz görmeyince acı geçmiyor maalesef.

Yaşanan olaylara bu senin imtihanın diyenler bence yanılıyor gibi.Çünkü bu imtihan hepimizin gibi geliyor.Belki bundan önce sizde başka biri yaşadığında böyle düşünüyordunuz diyebilirsiniz.Belki ama derdi ile dertlenme gayreti en azından bir dua etmeye gayret ederdim diye hatırlıyorum.
Salih bana bu hayatta bir öğretmen bir hoca oldu.Biz ona babalık yapacağımıza o bize babalık yaptı.İnşallah da orada ahrette de elimizden tutacak ümidindeyim.Bu hayatı bana öğreten insanların nasıl biri olduğunu öğreten o oldu.O gitti ama geride bize çok şey bıraktı.Bu bir sitem haşa isyan değil.Bir büyüğümüz??bu çocuğun vefatı bizi adam etmez ise gayri hiçbir şey adam etmez´´ demişti.Ben hayatı şimdi ikiye ayırıyorum.Salih´ten önce ve Salih´ten sonra diye.Yaşadığımız problemleri burada yazıp alacağımız ecri sevabı heder etmek istemem.

Şu kadarını ifade edeyim insanların bir çoğu yüzündeki maske taşıdığı ve herkesle gülündüğü ama herkes ile ağlanmadığını açıkça görmüş olduk.Bu bahsi böyle diyerek kapatalım.
Bu ince hastalıktan vefat eden Neslican ile Salih in o kadar benzerliği var ki en görüneni Neslican sol Salih ise sağ ayağını cennete göndermişti.Bir gün çocuğun ayağı kesildikten sonra araçta gelirken teypte Allah senin elini ayağını kolunu aldı diye üzülme deyince dikiz aynasından göz göze gelmiştik,işte o an söz kelime harf hiçbir şey hatta sizin hayatınız bile bir anlam ifade etmiyor.Çektikleri ağrılar sızılar eminim hep aynı idi.Acının tarifi ölçeri yok.Ama o kapı serum ilaç vs. aşağı yukarı aynı.
Şöyle etrafınıza bir bakın hastanelere gidin.Hastalık ile mücadele eden bir çok çocuk veya bir çok insan görürsünüz.Hastaneler için bu sıradandır.Kimini Neslican gibi Salih gibi kaybediyoruz.Kimi ise mücadeleye devam ediyor.İşte benim sormak istediğim şu; biz bu mücadelenin neresindeyiz.Haberdar olduğumuz hadiselerden sorumlu değil miyiz? Bana ne,ne hali varsa görsün mü demeliyiz?Bunu yaşamış biriyim maalesef.Ve bu böyle olmamalıydı.Hastane de beyaz kan ışınlaması için beklerken sorumluya gidiyorum doktor eğer kanama olursa çocuğu kaybederiz diyor ve benim gibi iki hasta daha var çağırsanız olmaz mı dediğim de bana yetkili arkadaş emir var bu saatte ben çağıramam o benim değil senin sorunun diyor ve ben bunu sosyal medyadan yazınca suçlu oluyorum.

Ve dahi yetkili bir vatandaş arayıp bana aba altından sopa mı göstermeliydi.Ve bu sağlıkla ilgili olan çalışan arkadaşlar paylaşımın altına sadece geçmiş olsun yorumumu yazmalıydı?Bu hastane deki yaşanan tek bir olay.İnsan sevgisinden mahrum bazı (hepsine demek yanlış olur bazılarını tenzih ederim) merhameti kalplerinden silinmiş sadece akademik kariyerini düşünen prof. doktor müsveddelerini ve hastaları yağlanacak makine gibi görüp iğne ilaç veren mekanik robot hemşireleri buraya hiiiç yazmıyorum bile.Ya da bu gibi hadiselerle uğraşanlar iş yerlerinde problem mi yaşamalı.Yetkililerce hali sorulması bir yana birkaç gün fazla izin aldı diye peş peşe aratılmalı mıydı?Ya da kusura bakma biz seninle çalışamayız bizim durumda malum deyip özel sektörde işten mi çıkarmak gerekirdi.
Biz çevremizdekilere sahip çıkmayarak aslında kendimize sahip çıkmıyoruz.Tabii bu hastalıklarla uğraşan arkadaşların öyle bizden çok beklentisi yok.Evet maddi sorunlar elbette yaşıyoruz.Çocuk,hasta bir şey isterse alamam diye minibüse binmeyen onca yolu yürüyen ve dahi 0,50 kuruşu elbette hesap ediyoruz etmeliyiz de.O dönemde yaşanan maddi problemler anlatılır gibi değil.Elhamdülillah hastane ücretsiz ama doktorun bıçak parası,kalma yeri vs. bunlar hep para ile.Damdan düşenler yaşayanlar bunu çok iyi bilir.İki yılda harcadığımız parayı bura da yazsam yok yaa o kadar oldu mu diyeniniz çıkar.O dönemde sosyal ya da STK ları da unutmayalım.

Bırakın destek olmayı sormazlar bile bizi soran Vakfı da ideolojik düşünmekle suçlarlar.Bizim bazı hassasiyetleri olan ya da olduğunu düşündüğümüz derneklere müracaatımız olmuştu.Tabii boş çevirmeyenler olmuştur ama geneli özellikle de her gün mesaj gönderip yardım isteyenler bize öyle bir çalışmamız yok diyorlardı,bana senet yapın geri ödeyeyim diye söylediklerimiz hala bize dönüp arayacaklar.İdeolojik suçlama yapan arkadaşların özellikle bu konuda samimi iseler özellikle bir çalışma yapmaları gerekir diye düşünüyorum.
Tabi hastalıklar bir imtihan ama çocuklar için özellikle belirtelim onlar bizim nimetimizdi.Bizim cennetimiz.Dolayısıyla nimette külfetsiz verilmiyor.Bu hastalıkla uğraşanlar başka bir çok problemlerle de uğraşıyorlar.İki çocuğu da hasta olup dört yıldır hastalıkla uğraşan Adıyamanlı Kadir abiyi yıkan memlekette on gün kaldığında onu hiç kimsenin sormaması,Antepli Latifin kavgada onun için boynuna bıçak darbesi aldığı amca oğlunun Ankaralı oldun emmioğlu demesi.Hocam şu bıçak yarası geçer de bu sözün yarası geçmez diyordu.Kütahyalı Emin´in para toplamışlarda araba aldı diyen akrabasının sözü,verdiği küçük bir meblağı başa kalkar gibi toplamayla alınan arabaya binmem diyenlerin sözü.Ben tabii şahsıma söylenen ya da moral olsun diye cahilce sarfedilen sözleri davranışları yazmaya haya ediyorum.
Bunları ne için yazıyorum.Neslicanlar Salihler hala hastanedeler,hala yaşam mücadelesi veriyorlar.Konyalı Recep iki çocuğuyla birlikte hala hastane de,Kadir abi,İbrahim abi hala oradalar.Bin bir ümitle çocuklarını bekliyorlar.Günlük bilmem kaç paket sigara içen Aksaraylı Tekin abinin ve Afyonlu Coşkun abinin vefat eden çocuğu gibi,Çankırılı Alaeddin abinin iki üç yaşındaki ikiz kızından biri Azra gibi kaç çocuk cennete anne balarının kollarında ya da hastanenin yoğun bakımından uçuyor.

Sadece bizim kaldığımız hastane de hafta da birkaç çocuk ölümü gerçekleşiyordu.Hastane deki dr. arkadaşlar hastane de kayıp fazlalaşıyor diye ümitlerini kestikleri hastaları eve ya da başka hastaneye gönderiyorlardı.
Bugün Neslican a üzülenler Salih içimizi yaktı diyenler.Bu çocuklar hala hayattalar.Hastalara ve yakınlarına değil kendinize bir iyilik yapın.Bulunduğunuz yerde bu aileleri çocukları bir ziyaret edin.Bir empati yapın.Yaşanan sıkıntılara bir çözüm olun.İnanın bu aileler ve çocukları sizin bir sormanızı sormasanız da halleri ile hallenmenizi bekliyorlar.
Çocuk bir defa gülümsesin bir defa baksın diye dünyayı feda ederiz.O yüzden bu gibi hastalıkla imtihan olanlardan ibret alın çocuklarınızın eşinizin dostunuzun kıymetini bilin diyoruz.İbret al ibret olma derler ya hani bari bu gibi hadiseleri yaşamış insanlara bakın da bizim gibi problem yaşamamak için gayret edin.
Çevrenizi sevin ve kıymetini bilin.Çünkü sevgi her şeyin ilacıdır.
Ömer ÇAKMAK



Anahtar Kelimeler: NESLİCAN SALİH ARDINDAN