Geçtiğimiz aylarda Sivas ve Cumhuriyet Üniversitesi adına büyük bir gurur kaynağı olan Prof. Dr. Mehmet Birhan Yılmaz?ın 2012 TÜBİTAK?ın 2012 yılı teşvik ödüllerine layık olduğunu Sivas kamuoyunda gündeme getirmiştik. Yılmaz, 27 Aralık?ta Cumhurbaşkanlığı Köşkü?nde düzenlenecek törenle ödülünü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül?ün elinden alacak.
TÜBİTAK?ın 2012 yılı teşvik ödülüne layık görülen Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Birhan Yılmaz, ödülünü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül?den alacak.
Daha öncede TÜBİTAK tarafından ödül alacağını Sivas kamuoyuna duyurduğumuz Prof. Dr. Mehmet Birhan Yılmaz, TÜBİTAK?ın bilim ve teknoloji alanında ülkemizdeki köklü kuruluşlarının başında geldiğini belirterek, ?TÜBİTAK?ın 2012 yılı Teşvik Ödülü?nü aldım. Aldığım ödül, belli bir alanda özel ihtisas yaparak hem hizmet alanında hem de akademik anlamda çalışmalar yapan 40 yaş altındaki bilim insanlarına verdiği, bilime evrensel düzeyde katkıda bulunan genç bilim insanlarına verilen bir ödül. Ödülümüzü ben ve diğer ödül alan bilim insanlarıyla birlikte, 27 Aralık?ta Cumhurbaşkanlığı Köşkü?nde Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül?den alacağız? dedi.
2009 yılında TÜBİTAK Doktora Sonrası Araştırma Bursu ile kalp yetersizliği konusunda Fransa?nın Paris kentinde bulunan Diderot Üniversitesi?ne gittiğini dile getiren Prof. Dr. Yılmaz, ?Burada kalp yetersizliği konusunda uluslar arası söz sahibi olan Prof. Dr. Alain Cahen Solal ve Prof. Dr. Alexendre Mebazaa ile birlikte çalışma imkânı buldum. Bu bilim insanları Kalp Yetersizliği alanında uluslar arası Kılavuz Yazarlığı yapan ve Avrupa Kalp Yetersizliği Birliği Yönetim Kurulu Üyesi olan kişilerdir. Daha sonra ülkeme döndükten sonrada bu alandaki çalışmalarımı sürdürdüm? dedi.
Ödülü, Kalp Yetersizliği alanında yaptığı çalışmalar nedeniyle aldığını dile getiren Prof. Dr. Mehmet Birhan Yılmaz hastalıkla ilgili önemli bilgiler verdi.
Halk arasında Kalp Yetmezliği olarak bilinen Kalp Yetersizliği?nin yanlış bilindiğini söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, ?Yani kalbimizin yetmezliği değil yetersiz oluşudur. Ben doçentlik dönemimde bu konuda çalışmalar yaptım. Hastalarımla ilgilendim ve bilimsel araştırmalar yaptım bu konuda.
Öncelikle Kalp Yetersizliği kronik bir hastalıktır. Kalp adesesinin hastalığıdır aslında. Damarların ya da kapağın hastalığı değildir bunu karıştırmamak gerekir. Kalbimiz dakikada 60-70 kez atıyor ve ömür boyu da çalışmak zorunda. Sağlıklı bir insanda bu kalp 80-90 yıl hatasız şekilde çalışması gerekir. Ama biz kalbimizi etkenlerle, bunun içinde sigara içmek, şeker ve tansiyon yüksekliği, kolesterol gibi pek çok faktör sayılabilir, kalbimizi yorduğumuzda ya da yapmamız gerekenleri yapmadığımızda hastalığa zemin hazırlıyoruz. Örneğin düzenli egzersiz yapmak kalp, damar sağlını koruyan bir şeydir. Olumsuz şeyler bir araya geldiğinde mesela şekeriniz var, tansiyonunuz var üzerine bir de sigara içiyorsanız kalp yetersizliğine davetiye çıkartıyorsunuz demektir. Kalp adalemiz yoruluyor. Normalde 80-90 yıl sorunsuz çalışması gereken kalbimiz 40?ında yoruluyor. Kalbimiz bütün vücudumuza kan dağıtmakla görevlidir. Kalbimiz yorulduğunda tüm organlarımız ve vücudumuz yoruluyor? ifadelerini kullandı.
-EN SON TEDAVİ YÖNTEMLERİNİ UYGULUYORUZ-
Kalp Yetersizliğinin sık görülmeye başladığına dikkat çeken Prof. Dr. Yılmaz şunları söyledi: ?Türk Kardiyoloji Derneği Kalp Yetersizliği ile ilgili ciddi çalışmalar yapıyor. Bu hastalığın görülme oranlarıyla ilgili de ciddi veriler sunuyor. Sıklık olarak şöyle söylenebilir Kalp Yetersizliği yaşlı hastalığı olarak kabul edilir. Yaşlılar arasında her 10 kişiden 1?inde kalp yetersizliği var. Hepimizin bildiği gibi eskiden kalp krizi 60-70 yaşlarda görülürdü. Ama günümüzde 30-40?lı yaşlarda kalp krizi görülüyor. Bir insan 30-40 yaşında kalp krizi geçirdiğinde o adale harap oluyor. O harap olan adalenin sonu da kalp yetersizliğidir. Maalesef geleceğimiz parlak görünmüyor. Kalp yetersizliği sıklığı kesinlikle artacak ve havuzu büyüyecek gibi görünüyor. Kalp yetersizliği tedavisinde dünyada en son tedavi yöntemleri nelerse Sivas Cumhuriyet Üniversitesi?nde hastalarımıza uyguluyoruz. Bu konuda isteyen hastalarımız üniversitemize gelebilirler, bizzat benimle görüşebilirler.?
-TUZ VE HAZIR GIDALARDAN UZAK DURALIM-
Prof. Dr. Yılmaz, kalp yetersizliğinin geri dönüşü olmayan bir rahatsızlık olduğunun altını çizerek, ?Bir kere kalp yetersizliği geliştiğinde geri dönüşümü yok bu geri dönüşünü olmayan bir hastalık. Biz bunu ilaçlarla ve uyguladığımız tedavilerle ilerlemesini yavaşlatabiliyoruz. Bu hastalıkta son nokta ölüm. Bir diğeri ise kalp nakli. Ama unutulmaması gerekir ki kalp nakli konusunda bulunabilecek kalp sayıda yeterli değil. Çünkü herkeste bir tane kalp var. Bütün dünyada bu sorun var. Kalp nakli her ne kadar çözüm gibi görünse de en kolayı ve doğrusu bu hastalıktan mümkün olduğunca sakınma yollarına bakmak lazım. Gıdalarımızda aşırı tuzdan sakınmak gerekir. Sofradan tuzu kaldıralım. Biz Türkler yemeğe bakmadan tuz atıyoruz. Ama daha da önemlisi hazır gıdalardan uzak durmamız gerekiyor. Çünkü tuz hazır gıdaların raf ömrünü uzatıyor. En önemli sorun hazır gıda tüketimi. Bunları tüketeceğimizde tuz oranlarına bakalım. Yüksek tuz tansiyonu tetikliyor ve bu da kalbi yoruyor. Aşırı yağlı ve kolesterolden uzak durmak gerekir. Geçmiş yüzyıllarda kıtlık yaşanmıştır ama şuan bolluk yüzyılındayız. İnsanlar aşırı yemekten ölüyor bu çok açık. İhtiyacımızın çok üzerinde fazla tüketiyoruz. Fazla yiyoruz. Aşırı olan, kolesterol içeren yağ içeren her şeyden uzak durmalıyız. Aşırıdan uzak durup kıtı kanaati tutturmalıyız? şeklinde konuştu.