Tarih: 01.11.2020 02:32

"Öğretmen Ruh Mimarıdır"

Facebook Twitter Linked-in

“Cümleler doğrudur sen doğru isen

Doğruluk bulunmaz sen eğri isen”

                        Yunus EMRE

Öğretmenlik bir meslek veya bir iş değil! Öğretmenlik bir yaşam tarzıdır. Öğretmen hayal demektir,yenilik demektir, ufuk demektir...

Almadan verebilen soy bir duruş demektir.

Yüce idealleri, insanlığı, paylaşımı, fedakarlığı, hayata tutunmayı öğrencilerin hamurlarına katan demektir.

Hayali ve ideali, öğrencilerin yüreğiyle bütünleyen ve onları ihtişamlı hayallere yönelten öğretmenler, büyük adımların da belirleyicisidir...

Öğretmen bir ruh mimarıdır! 

Avuçları içine aldığı minnacık yürekleri, hayatın ve hayalin güzellikleri ile şekilden şekle sokan bir insan mimarıdır öğretmen. 

***

Maalesef ama maalesef ilkokuldan itibaren çocuklar, okumayı söker sökmez, at yarışı gibi sınavlara hazırlandırılarak, onlar kazanamaya odaklı bir robota dönüştürülmekte.

Sadece kazanma, sadece başkasını geçme üzerine yapılan bir yarış, geleceğin psikiyatri kliniklerine insan kuyruğu hazırlayacaktır.

Çocukların yeteneklerini keşfetmelerinin önü açılması gerekirken, yığınla kaynak kitap ve test kitapçıkları ile, bir nesil mahvedilmekte ve ruhları alınmaktadır.

Kalpleri ve zihinleri yeni yeni gelişip, güzellikleri içselleştirecekleri bir zamanda, onları kazanma açlığı ile boğmak kadar büyük kötülük olamaz.

Barbar bir kazanma duygusu ile koşturulan, yetenekleri ortaya çıkarılmayan, sanat eğitimi almayan, hayatın renkli yanı sezdirilmeyen çocuklar ile, korkarım ki tuhaf hastalıklı bir toplum meydana gelecek.

Ruh verilmeyen, duygu yönleri onarılmayan, okumayan, düşünmeyen, üretmeyen bir nesilden mükemmel bir toplumun oluşması beklenebilir mi?

Kupkuru, duygu yönü alınmış, sadece ama sadece tüketen, incelikten uzak yığınlar içinde yaşamak ne kadar da üzüntü verici!

***

Böyle bir toplumda yaşamak kader olmamalı.

Böyle kupkuru bir çöle dönüştürülmemeli hayat.

Bir şiirin mısralarına sızmayı, bir tiyatrodaki içsel duruluğu yakalamayı, bir kitabın yaprağını açmayı öğretmeliyiz çocuklara!

Bir kitaba dokunmayı, bir enstrüman ile tanışmayı, yüreği ve hayatı bölüşmeyi öğretmeliyiz.

Kişiliği kaya gibi sağlam insanlar olmalı ve öyle insanlar yetiştirmeliyiz.

Kale burcundaki bayrak gibi, sağlam kişilikli insanlarla dolu bir toplumda yaşamak, daha güzel olmaz mı!

**

Bir roman kahramanıyla tanıştıralım çocukları… Bir öyküde bir bölüme salalım ruhlarını… Bir tiyatro da, başrole sufleyi nasıl vermeyi öğretelim…Bir şairin dolu dizgin mısralarını, yelkenleri gümrah ırmaklara koşan yılkı atları ile bütünleyelim…

***

Sahi ne demişti Yunus sevgi üzerine?

Ya KARACAOĞLAN, nasıl tutulmuştu “İncecikte yağan kar huzmelerine”?

Mevlana, nasıl alemi ruhuna bütünleyerek pervaneler gibi dönmüştü?

Sahi Cahit SITKI nasıl karşılamıştı son baharı?

Ya Sezai KARAKOÇ, hangi şiirin mısralarında bir düş dünyasına salıvermişti esrik kavruk Anadolu hayallerini?

Haydi siz okuyun ben dinliyorum!




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —