Oligarşik Bürokrasi (Bürokratik Oligarşi)
Her zaman söylüyorum, bir kez daha söyleyelim. Kafası basmayanlara, memleket gerçeklerinden bihaber, memleketi, şehirleri, devlet kurumlarını dizayn etmeye çalışan masabaşı bürokratlarına.
Yanlışsınız, yalnızsınız..
Bir tarafta şehit cenazelerimiz, diğer bir tarafta ekonomik dengelerle dengesizce mücadele etmeye çalışan halk, bir diğer tarafta ise her şeyi bildiğini sanan, sorunları çözmek için masa başında sorun üretmekten ziyade, hiçbir şeye yaramayan bir sınıf var.
İşte o sınıfın adı Oligarşik Bürokrasi.
Koskoca Osmanlı´nın sonunun getiren kararları uygulamaya sokan, Cumhuriyetle birlikte başlayan Atatürk devrimlerinin ve tartışılmaz liderlik vasfının etkisiyle bir süre sümen altına saklanıp, II.Dünya Savaşının sonlarında ortaya çıkıp demokratikleşme ve kalkınma yalanlarını, siyaset meydanlarına palazlayıp, Merhum Menderes´in sonunu ve darbeyi hazırlayan zihniyet, aynı zihniyetin eserdir.
İşte bu, bürokratik oligarşi, yada oligarşik bürokrasidir.
Daha sonra Kıbrıs Barış hareketi sonrası yaşan ekonomik kaosun sokağa yansıması ve teröriz edilmesi bu sınıfın eseridir.,
90´lı yılların sonrasında yaşananlar, , hatta 28 Şubat süreci, 2001 krizi de böyle bir zihniyetin, ekonomik kaygılar ve beklentilerin sonucudur.
Ya FETÖ travması, bu ülkenin yaşadığı en acı tecrübelerin en katmerlisi olan bu azılı zihniyetin eseri olmadığını kaçımız söyleyebiliriz?
Peki bu kadar kompleks ve karmaşık işleri becerebilen bir zümrenin, dış destekli olmadığını söyleyebilir miyiz?
Sanıyorum hayır..
Ak Parti´nin kuruluşu ile birlikte, açıkça söylemlerinde kullandığı, her ne kadar Şeyh Edebali´ye atıfta bulunulsa da, aslı Tarık Buğra´nın bir eserinde geçen ?İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!? söylemi, geçmişte yaşanan bu kaosların dışa vurumudur.
Paradigmacı yaklaşımla doğru olan bu söylem, aslında Makyevelist yaklaşımların son bulduğu, temelinde insan ve değer olan bu söylemin, tabanda ve halkta sonsuz kredi ve karşılık bulması ile yüzleşti.
Şimdi ki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan´ın bu yaklaşımla kadrolarını dizayn ettiğini ve hedeflerin bu olduğunu görmeliyiz. Tartışılmaz liderliği ise, oligarşik bürokrasinin kimi zaman kafasını çıkarmasına rağmen, istediklerini elde edememesiyle, geri çekilmelerine neden oldu.
Kimi zaman sekteye uğratılamaya çalışılmış olsa da, halkın iradesi ve yönelimi, iktidarın bu konuda taviz vermemesi ile hayat bulduğunu söyleyemeyiz.
İl idaresine atanan valiler, seçilen belediye başkanları, kaymakamlar, bizim tanıyabildiklerimizden bir çoğu, merkeziyetçilikten çok, Adem-i merkeziyetçiliğe önem veren hal ve davranış içine girdiler.
Kamu kaynaklarının kullanımı noktasında, açık, şeffaf, etkin ve hesap verebilir bir pozisyonda kalan bu idarecilerin halkta taban bulduğunu da hemen ifade edelim.
Ancak hala Ankara´nın göbeğinde bulunan bu bürokratik oligarşi´nin, ara sıra, ancak güçlü bir şekilde, toplumsal yapı ve şehir dizaynlarını etkilemeye çalışması, siyaset perdesinin arkasında bu işleri çevirmesi, uzun soluklu koşuda siyasi mekanizmanın çökertilmesine yöneliktir.
Eğer siyaset okuduğumu düşünüyorsam, bu gerçeği görmezden gelemem.
Sivas´ta gündeme gelen TÜDEMSAŞ hadisesi bu eylemin bir parçasıdır, açık ve net olarak ifade edelim.
İnsanoğlu; bir olayın sonucunu yargılarken, geçmişte yaşanan hadiselerle birlikte sonuca ulaşır. Eğer bu örneğin sonucu, geçmişte pozitif sonuç verdiyse olumlu, negatif sonuç verdiyse olumsuz olarak değerlendirir.
Kamuoyu algısı bu konuda açık ve netken, direnmeye çalışmak, gerçek amacın örtbas edilmeye çalışılmasından başka bir şey değildir.
Bu şehrin ekonomisine müdahale değildir, siyasi yapılara müdahaledir. Şehir, ekonomik olarak kaygı yaşarken, siyaset; dizayn ve gelecek kurgusu üzerinden şekillendirilir.
Bu konuda gerçekten mücadele verdiğine emin olduğum bir kaç isim var, MHP Milletvekili Sayın Ahmet Özyürek kaç defa konuyu gündeme taşıdı. TÜDEMSAŞ Genel Müdürlüğü, kaç defa yazı ile bu durumun olumsuz sonuçlar doğuracağını bildirdiler. Ayrıca DYF-İş sendikasına bir parantez açmak lazım, çok direndiler..
TÜDEMSAŞ kadrosunda gerçekten uzman, kalifiye insanları barındırıyor. Vatan millet sevdalısı yüzlerce insan.Çalışmam demedi, ?çalıştırın!? dedi. İş yapmam demedi, ?iş alın!? dedi.
İyi şeylerde olmaya başlamıştı, tam..
Bugün için belki bir küçülme, belki kapanma, şimdilik kaydıyla söz konusu değil, ama sonra ki düzenlemeler ne olacak, belli değil. Norm kadro çalışması, özelleştirme kapısı kapalı mı bilinmeyen. Geçmiş örnekler, kafalarda soru işareti olmasının önünde en büyük neden.
Bilinmeyenlerle dolu bir denklem..
Ya elinde tepsi tepsi baklavalarla, Sivasspor idmanlarını mesken tutan, yanına bir kamera alıp, medyaya poz veren, sözüm ona STK´lara ne diyeceğiz.
Baklava belki sizin karnınızı doyurur, tıka basa yiyiniz efendiler.
Bu kararın gerekçesi haklı nedenlere dayanabilir, belki de bize öyle sunulabilir, eminim öyle sunulacak, ama filhakika gerçek, gerçekten öyle olacak mı?
Kafamda deli sorular.
Sağlıcakla kalın.