ÖLÜ TAKLİDİ YAPANLAR...
Türkiye, tarihi bir süreçten geçiyor.
Şarkıcı Gülşen’in dört ay önce verdiği bir konser sırasında, imam hatipliler için “sapık” dediği ortaya çıktı. Gülşen özür dilese de hapse girmekten kurtulamadı. Daha önce de gazeteci Sedef Kabaş hapsedilmişti. Metin Akpınar ve Müjdat Gezen, yıllardır mahkeme koridorlarını aşındırıyor. Sezen Aksu ise şarkısında Hz. Âdem ve Havva’ya hakaret etti diye yerden yere vuruldu...
Belki de iktidarın bu yaklaşımı, bizden olmayanların burnunu istediğim an sürtebilirim ve hatta hayatlarını kolayca karartabilirim algısı yaratmaktı... Bu yaklaşımın toplumun bir kısmında etkili olduğunu söyleyebiliriz...
Eski Ak partili bakan, şimdiki Prag büyükelçisi Egemen Bağış, Bakara suresi için “Bakara-makara” diyerek dalga geçmişti. Bazı din kurslarında, kamuoyunu sarsan iğrenç tecavüz vakaları yaşandı ve yaşanıyor. Din kisvesi altına saklanmış, Badeciler, Adnancılar vs. gibi sapkınlaşmış, onlarca cemaat toplum içinde varlığını sürdürüyor.
Gülşen’e, Sezen Aksu’ya haddini bildirmeye kalkanlar, ölü taklidi yapacaklarına keşke bunlar içinde bir şeyler söyleyebilselerdi...
Geçtiğimiz günlerde, Vatan Partisi genel başkanı Doğu Perinçek ve Ethem Sancak birlikte bir söyleşiye katılmışlar. Perinçek, dinleyicilere hitap ederken “Hz. Muhammet Mekke de tebliğde bulunduğu zaman kaç kişi ona biat etti Ethem kardeş” diye soruyor. Ethem Sancak ta “Bir yılda anca 40 kişi” diye cevap veriyor. Doğu Perinçek de diyor ki; “Hiç olmazsa biz kırk bin kişiyi bulduk. Hazreti Muhammet den çok ileri bir noktadayız...”
Adam, kendisini adeta Hz. Muhammet ile kıyaslıyor...
Hadi bakalım, ölü taklidi yapmayı bırakıp, Doğu Perinçek hakkında suç duyurusunda bulunun da görelim... Hassasiyetinizi ve samimiyetinizi takdir edelim...
Suç örgütü lideri ve psikiyatri doktoru (!) Sedat Peker, karanlık bir dünyanın kapılarını tek tek açarken, Allah’ı var, lambayı nereye ve nasıl tutacağını çok iyi biliyor. Işık tuttuğu ve aydınlattığı her şey, tavşan gibi olduğu yere çakılıp kalıyor...
Bir adam düşünün, FETÖ’nün Bank Asya’sında on beş yıl genel müdürlük yapmış. Bank Asya kapatılınca Halk Bankası genel müdürlüğüne atanmış. Yetmemiş! Aynı adam, SPK başkanlığına getirilmiş. Bu adamın kız kardeşi AK parti milletvekili, eniştesi de THK üniversitesi rektörü... Ancak milletvekili kız kardeş, rektör koca ile SPK başkanı ağabey arasında kalınca, sinir krizi geçirmiş. “Siz para kazanacaksınız, arada beni mahvedeceksiniz” demiş ve kocasına bıçak dahi çekmiş. Rektör damat, can korkusuna kapılınca tedavi için Psikiyatri doktoru (!) Sedat Peker’e müracaat etmiş...
Toplumun büyük bir kısmı, bütün bu olup bitenleri hayretle ve endişe ile takip ederken, bir kısmı da cehaletin dayanılmaz hafifliği içinde mutlu mesut yaşayıp gidiyor...
Ülkeyi yönetenler ise kendilerini galiba film platosunda zannediyor. Bütün bu olup bitenler karşısında adeta ölü taklidi yapıyorlar. Sayın savcılarımız, mezarlıktan geçerken korkudan ıslık çalan insan rolündeler... İktidara yakın medya, her zaman olduğu gibi üç maymunu oynuyor...
Psikiyatri doktoru (!) rolünde ki, suç örgütü lideri Sedat Peker, duyma, görme ve düşünme yetisini kaybetmemiş toplum kesimlerini uyandırırken, görevlerini yerine getirmeyen devlet kurumları adına da, kirli işlere ışık tutmaya devam ediyor... Ümit ediyorum ki, bundan sonra da böyle devam edebilir...
Bu ülkede ve dahi Sivas’ta, FETÖ/ PDY yapılanmaları ile devleti ele geçirmeye çalışanlar oldu. İl imamının talimatı ile Sivas’ta “ÜLFET” oldular. FETÖ cülerin isimlerini önceden öğrenip, onların malını mülkünü koruyan mülki idareciler bile ortaya çıktı. Bu ülkede ve dahi Sivas’ta, kamu gücü kullanılarak elde edilen kirli servetler, anormal boyutlara ulaştı. İşin en üzücü tarafı ise hem hukuken hem ahlaken bütün bu pis işlerin toplum ve yönetim nezdinde olağanlaşmasıdır...
Ancak ilahi kurallar hala geçerli. “Dünyanın malı, dünya da kalır...” Ve “Her canlı mutlaka ölümü tadacaktır...” Onun için, yaşarken boşuna ölü taklidi yapmaya gerek yok...
Tacettin KEPENEK