Oturdukları makamları kendi ekonomik menfaatleri doğrultusunda kullanan oda başkanlarının, kendi mensuplarının ve ilinin problemlerini çözmek yerine, her dönem kazandıkları ekonomik ve siyasi kazanımlarını artırarak, üyelerinin direkt seçmeyip, 4 aşamalı engelli koşu gibi olan seçimlerden koltukta oturanların tekrar kazanacağı kesinken Anayasa Mahkemesinin iptal kararı yeni yüzler, düşünceler bekleyen tabandaki üyeleri memnun etmedi.
İlimiz oda başkanı Osman Yıldırım bunun en müşahhas örneğidir.
Anayasa mahkemesi; ??2 dönem üst üste görev yapan oda ? dernek başkanlarının, 2 dönem geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler?? hükmündeki kanunu iptal ederek, ömür boyu! Başkanlık sürecinin tekrar önünü açtı.
Ak parti kuruluş beyannamesindeki ??Milletvekili, Belediye Başkanlığı ve diğer parti görevlerinde 3 dönemden sonra tekrar, ara vermeden seçilemez?? tüzüğüne sıkı sıkıya bağlıyken bu iptali sadece mahkemeye bağlamak safdillik olur.
Öyleyse; bu ne anlama geliyor?
Önce reel politik duruma göz atalım.
12 Eylül referandumundan sonra, HSYK ve Anayasa Mahkemesinde yapılan düzenlemelerle artan üye sayısıyla, referandumdan önceki, siyasi iktidar aleyhinde çıkan kararlar gibi, uygulama ihtimalinden söz edemeyiz. Hem de raportör Anayasa ya uygun kararı vermişken.
Bunu söyleyenin, düşünenin varsa; aklını peynir ekmekle yemesi lazım.
O zaman; hâkim siyasi irade hangi Saiklerle bu iptalin çıkmasına seyirci kaldı?
Oda ? dernek başkanlarının yakın çevresi dışında, bu konuda örgütlerinden siyasete baskı olmayacağı aşikâr iken, toplumsal zeminde bunların herhangi bir başarı hikâyeleri yokken,??PR?ı güçlü başbakanın, alt katmanlarda İRDELENEN bu koltuk sahiplerine neden izin verdiğini önümüzdeki seçimlerle anlayabiliriz.
A-) Önümüzdeki mahalli idareler ve genel seçimlerde, binlerce boşta kalacak, koltuğa ısınmış ve alışmış başkanların yerelde kazandıkları ekonomik ? siyasi güçle bu seçimlerde aday olup, zaten 3 seçimdir koltuk bekleyenlerin artışına bunlarında dâhil olup, olası sıkıntıların artma ihtimali.
B-) Bunların yerelde, dışarıda (sivil hayat!) kalanlarının, arka arkaya yapılacak seçimlerde gayri memnunların yanında, bazılarının da sahip olduğu gazete ? TV desteğiyle oluşturulacak muhalefetin önceden bertaraf edilmesi.
C-) Yaklaşık 12 yıldır, yerel ? genel iktidar mensuplarıyla bunların oluşturdukları ekonomik ? siyasi birlikteliklerinin sonucunda oluşturulan siyasete etkili baskılar.
D-) Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, basınında dile getirdiği, muhtemel adaylar arasında gösterilen TOBB başkanının, MHP tandanslı olup, olası siyasi gelişmelerle 2. Tura kalınırsa muhalefetin tek adayı olması ihtimali. Hatta zımmen bir ittifakı da düşünebiliriz.
E-) Ya bunların biri veya birkaçı ya da HEPSİ?
Şahsi kanaatim E şıkkı ve hepsidir.
Günlük siyaseti bile toplumun tepkilerini ve nabzını ölçerek yapan lider şimdiye kadar başarılı götürdüğü süreci; yine muhtemel gelişmeleri göz önüne alarak götürecektir.
Zira bu karar çıkmadan 48 saat önce en yakın bakanı, Hayati Yazıcı?nın bu konuda henüz iptal çıkmamışken ??yeni bir torba yasasıyla 2 dönem ara çok oldu, bunu 1 dönem olarak düzenleyebiliriz?? ifadeleri bu sürecin planlandığını göstermektedir.
Bahsedilen yeni torba yasayla ara bekleme dönemi bire düşürülürken, topluma; hem bu kanundan vazgeçilmediği mesajı verilecek hem de, yukarıda saydığımız muhtemel olumsuz durumlar halledilecektir.
Bakanın söylediği yasa, 1 Şubatta başlayan seçim takvimi yüzünden zaten hukuken ve fiilen yetişmeyecektir.
Görünen o ki; oda başkan ve yöneticileri önümüzdeki 2 yıl içindeki 3 seçim yüzünden KONJÖKTÜREL NASİP lerinin (!) karşılığında TAHT larını (!) koruyacaklardır.
Bundan sonra; 4 yılsonunda nasipliler! Yine bir yolunu bulacaklardır diyerek, bir hikâyeyle noktalayalım.
* * *
Geçmiş zamanlarda, eşeğine konuşmayı öğretecek olana servet öneren padişaha fakir bir köylü müracaat ederek, 4 yıl içinde eşeğe konuşmayı öğreteceğini taahhüt eder ve eşek, 4 yıllık iaşesi, bir miktar avansla köyüne döner.
Hanımı; ??bey, sen kafayı mı yedin 4 yıl sonra kellen gider?? sözüne, cevaben ??hanım 4 yılsonunda ya padişah, ya eşek, ya da ben ölürüm zaten?? der.
Postmodern padişahlarımız çok yaşayın!