PROPAGANDA!

PROPAGANDA!

Yakup KIVRAK Yazdı...

“Sıradışı Bir Dostluk Hikâyesi”

PROPAGANDA

“Su Yangını, Onuncu Hikâye”

 

Seçimlere artık sayılı günler kaldı.

Bu yazımda sizlere sıradışı bir dostluk hikâyesi anlatacağım. Dile kolay, kırk seneyi aşkın bir dostluk hikâyesi…

Hikâyenin bir tarafında ben, on sekiz yaşında bir köy öğretmeni Yakup Kıvrak, bir tarafında ise köyün ileri gelenlerinden Sefer Ayten var.

Ben o çocuk yaşlarımda sol görüşlü, sol düşünceli bir öğretmen; Sefer Ayten (Seferaa) ise koyu muhâfazakâr, sıkı MHP’li…

Karacalar köyüne ilk adımımı attığım andan îtibâren ayrılışıma kadar, üç sene boyu beni kollayıp koruma şemsiyesi altına almıştı rahmetli Seferaa.

Gözleri hep gülerdi bana bakarken, birbirimizi çok sevmiştik.

***

PROPAGANDA

Sivas / Ulaş, Karacalar Köyü, 1977

Köydeki ikinci yılım, Türkiye’nin seçim yılıydı ve ülkemizin çok karışık, karmaşık zamanlarıydı. Öğrenci çatışmaları, kanlı olaylar, katliamlar…

Köye gazete gelmediği için olan bitenleri pilli radyolarımızda TRT haber bültenlerinden izlemeye çalışıyorduk.

O yıl 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamaları esnasında İstanbul Taksim Meydanı kana bulanmıştı. Taksim meydanında tahminen beş yüz bin kişi vardı. Oradaki bir otelin terasından ve çeşitli katlarından kalabalığa ateş açıldı, 34 insanımız öldü, yüzlerce insanımız yaralandı. Kimler ateş açtı, hâlen muamma.

Süleyman Demirel’in başbakan olduğu, Adâlet Partisi, Millî Selâmet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinden oluşan Milliyetçi Cephe koalisyon hükümeti ülkeyi yönetmeye çalışıyordu. Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş başbakan yardımcıları idiler.

Taksim olayı siyasal gerilimi iyice artırınca erken seçim kararı alındı ve Türkiye’yi seçim heyecanı sardı. Seçimler Ekim ayında yapılacakken yedi ay erkene alınıp 5 Nisan 1977 günü yapıldı.

Bu seçimlerde köyde sandık kurulu başkanı olarak görev yaptım, yaş on dokuz.

Seçimlere birkaç ay kala siyâsi partilerin görevlileri propaganda için köyümüze gelip gitmeye başladılar.

Adâlet Partisi’nin görevlileri muhtar Ahmet Kanmış’ın evine geliyorlar, seçim çalışmalarını oradan yürütüyorlardı.

Millî Selâmet Partisi Hacı Ömeraa’nın evine, Milliyetçi Hareket Partisi ise bizim Seferaa’nın evine gelip propagandalarını yapıyorlardı. Cumhuriyet Halk Partisi köyde pek tercih edilmediği için çok az geldi ve mâvi boncuk gözlü, güler yüzlü Gotügırmızı Hacı Mustafa’nın evinde misâfir oldu.

***

(…) Uzaktan Gotügırmızı geçiyor. Evi az ileride, el sallayıp selamlıyor. Burada herkes lâkâbıyla anılır. Bunun çocukken pantolonunun ağı yırtılmış, anası da kırmızı bir bezle yama yapmış pantolonun oturma yerine. Adamın ismi ogün bugün “Gotügırmızı”.

Bu mâvi boncuk gözlü, çok sevimli adamın asıl adı “Hacı Mustafa”.

Nüfus kâğıdında böyle yazar. Zaten asıl adını da pek kimse bilmez, bu hoş lâkâbı bilinir, Karacalar’da, tüm cıvar köylerde ve Ulaş’ta, “Gotügırmızı.” (…)

Su Yangını, sekizinci hikâye,sayfa kırk üç.

***

Ben, köyün öğretmeni olarak gelenlerin hepsine uğrayıp, ellerini sıkıp, “Hoşgeldiniz, iyi çalışmalar,” deyip ayrılıyordum.

Bir gün yine Seferaa’nın evine Milliyetçi Hareket Partisi görevlileri geldi, toplayabildikleri kadar komşumuza propaganda yapıyorlar.

Okulu paydos edince Seferaa’lara uğradım. Ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim. Üç misâfir vardı, beş on komşumuz ve Seferaa, oturmuşlar politik sohbet yapıyorlar.

Misâfirlerin üçü de çok sert bakışlı, hepsinin bıyıkları aşağı doğru sarkmış, üçü de siyah takım elbise giymiş.

Ellerini sıkıp yanlarındaki mindere, Seferaa’nın yanına oturdum.

Seferaa beni takdim etti, “Koyümüzün ooretmeni Yaagup hoca.”

Işıl ışıl gözleriyle gözüme baktı ve devam etti.

“Gendisi solcudur emme çok eyidir, çok gözel ağnaşıyok.”

Misâfirlerden birisi, bıyıkları en çok aşağı sarkık olanı, oturduğu minderden bir metre kadar havaya zıplayıp sağ elinin işaret parmağı ile beni gösterip bağırmaya başladı.

“İşte bunun gibiler yüzünden milliyetçi hareketimiz zarar görüyor Seferaa. İşte bunlaaar…”

Yavaşçacık kalktım, “Sizlere iyi çalışmalar, başarılar dilerim,” deyip odadan çıktım.

Odadaki beş on komşumuz şaşkın şaşkın bakıyorlardı. Ayakkabılarımı giyerken Seferaa’nın sesini duydum.

“La benim depemi attırmayın. Benim evimde, odamda mısafırıma lâf ettirmem. Hele Yaagup hocaya… Ben zâten partime oy verecaam, sizin verecaanız akıllara heç ehtiyacım yok. Hadi hadi galkın gidin evimden. Yaagup hoca, git lojmanına çay demle birezden geliyom, sohbet ederik birez. Hadi la daa ne oturuyonuz, galkın gidin bi daa da gelmeyin.”

İşte bu sebepten dolayı koyu muhâfazakâr, sıkı MHP’li Seferaa ile dostluğumuz kırk sene kadar sürdü, bir kaç yıl önce vefâtına kadar.

***

(5 Haziran 1977 Karacalar, Seferaa bana küsüyor.)

Seçim günü ben sandık kurulu başkanıyım.

Gotügırmızı Hacımustafa ile birbirimize göz kırptık diye sandık kurulunda görevli olan bizim MHP’li Seferaa on gün küsmüştü bana.

“La sen sandık başganı deel misin? Sandık başganıysan tarafsız olacaan. O Gotügırmızı denen herifinen ne sırnaşıyon oole?”

150 seçmenli sandıktan CHP’ye üç oy çıktı. Biri benim, biri Pörtlek İmam Bahattin’in, diğeri ise mâvi boncuk gözlü Gotügırmızı Hacı Mustafa’nın…

***

Ocak 2023, Karacalar

Hacı Mustafa Bülent Ecevit’in partisine oy verirdi o yıllarda. Hâlen doksanında, sağ ve sâlim, kulakları çınlasın, Allah uzun ömürler versin. Bülent Ecevit rahmetli olduktan sonra o da hep Ak Parti’ye oy vermiş, üç ay kadar önce köyüme ziyarete gittiğimde kendisi kulağıma fısıldadı.

“Seni bildim de çıkaramadım, sen kimsin?”

“Ben Yakup Öğretmen Hacımustafa… Kırk sene önceden.”

Yüzüme baktı, düşündü, düşündü, bir türlü anımsayamadı, çok yaşlanmış.

“La ben geçen sene hacıya gedip geldim. Hacı oldum. Haaa Yaagup hocaaa… Bildim seni, bildim. Garaoğlanın partisine oy verirdin. Bildim bildim.”

Benim için çok duygusal bir andı.

***

Seferaa o seçimden on gün kadar sonra lojmanıma geldi, barıştık.

Ne kadar güzel, ne kadar sıcak bir dostluk hikâyesi…

Gotügırmızı Hacımustafa’yı, rahmetli Seferaa’yı, rahmetli İmam Bahattin’i hiç unutmadım, unutmayacağım.

***

“Su Yangını” adlı öykü kitabımda buna benzer kırk kadar öyküm var. Kitap internet kitapçılarından alınabiliyor. Googl’a Su Yangını yazılırsa pek çok seçenek karşımıza geliyor.

Meselâ bunlardan biri, yayıncım: https://www.muzikkitaplari.com/su-yangini?search=su%20yang%C4%B1n%C4%B1

(Tüm Sivas’a, Ulaş’a, özellikle Karacalar köyüme selamlar. YAKUP KIVRAK)



Anahtar Kelimeler: PROPAGANDA!