PUŞKİN´in çocuk yaşta şiire adımı
Saygın ve soylu bir ailede büyümenin avantajı olarak Aleksandr sürekli eve gelip giden şair ve yazarlar görüyordu. Üstelik bu sanatçılar döneminin ünlü kişileriydi. Bir çocuk için artık sıradanlaşan bu olay, Aleksandr´ın erken yaşta mesleğini seçmesini sağladı.
Aleksandr sürekli şairlerin, yazarların gelip gittiği bu evde yaşamaktan çok mutluydu. Ancak yine de hiçbirinden ona Rus masalları anlatan, eski türküler söyleyen dadısından etkilendiği kadar etkilenmemişti. Adı Arina olan bu yaşlı kadın, Aleksandr´ın edebiyata yönelirken vücuduna batmış iğnelerin ve bıraktığı izlerin tek sahibiydi.
Aleksandr´ın 4 yıl süre ile başkente girmesi yasaklandı
Alkesandr, Rus Çarı I. Aleksandr tarafından Kafkasya´ya atandı. Burada keskin kalemiyle "Kafka Esiri" ve "Bahçesaray" adını verdiği eserlerini yazdı.
Ancak Kafkasya´dan döndüğünde Rusya´nın askeri sistemine karşı tepkisinden dolayı 4 yıl başkente girmesi yasaklandı. Aleksandr bu süre içinde ailesinin sahibi olduğu Mihaylovskoye köyünde yaşamalıydı. Üstelik hükümet tarafından gözetimini yapmakla görevlendirilmiş kişi de, Aleksanr´ın babasıydı. Babası görevini layıkıyla yerine getirmişti.
Bu sürgüne pek de aldırmıyordu aslında Aleksandr. Çünkü onun için yazmak için özel bir yere ihtiyaç yoktu. Eğer olsaydı da muhtemelen tutsak bırakıldığı yerler listenin başını çekerdi. Sonuçta ona şöhreti getiren şiirlerini de tutsaklığı esas alan lise yıllarında yazmıştı.
İşte bu sürgün zamanını da iyi değerlendirdi Aleksandr. "Yevgeniy Onegin" romanına ilk mürekkep lekelerini dokundurmaya başladığında burada sürgündeydi ve 24 yaşındaydı. Bu romanı 7 yıl sonra tamamlayacaktı. Sadece tek bir romana 7 yılını ayırmakla yetinmedi. Bu süreçte "Çingeneler" ve ?´Peygamber ve Boris Godunov" adını verdiği iki romanını daha bu sürgün sırasında yazdı.
Aleksandr Puşkin ve Gogol dostluğu
Aleksandr hakkındaki soruşturmalar ve yasaklamalar bitmek bilmiyordu. Bu durum onu ne kadar rahatsız etse de Aleksandr yazmaktan vazgeçmedi. Hatta, "Yevgeniy Onegin", "Don Juan", "Veba Sırasında Ziyafet", "Dubrovski", "Maça Kızı" gibi önemli eserlerini evliliğinin ve yasaklanmaların baskısı altında çıkardı.
İşte bu süreci yaşarken başına gelen en güzel şey Gogol ile tanışmaları ve sonrasında aralarında büyüyen arkadaşlıkları oldu. Öyle ki, bu güne kadar ulaşan bir söylentiye göre, Gogol´a ünlü "Ölü Canlar" romanını yazma fikrini Aleksandr Puşkin vermişti.
Ölüm getiren düello
George Charles d´Anthes adında biri ile tanıştı. Bu kişinin çok zaman geçmeden ölümüne sebep olacağından habersizdi.
Burnuna hoş olmayan kokular geliyordu. Aleksandr, yazdığı bir kaç imzasız mektup sayesinde George´in karısı Natalya´ya kur yaptığını öğrendi.
George´yi düelloya davet etti. 27 Ocak 1837´de St. Petersburg yakınındaki Kara Dere´nin bir köşesinde düelloyu yapmaya karar verdiler.
Aleksandr Puşkin´in şahidi arkadaşı Danzas´tı. Rivayete göre Aleksandr, düelloda ihtiyacı olan silahı almak için gümüşlerini satmıştı.
Düello başladığında gözlerde sadece nefret ve öfke vardı. Aleksandr, George´yi omzundan yaralamıştı ki, George bir sonraki hamlesinde Aleksandr´ı karnından vurdu.
Demek ki uğruna ölümü göze alacak kadar sevmek, üstelik bir sessizliğin içinde sevmek böyle bir şeydi.
Sergeyeviç Puşkin sessiz sedasız toprağa verildi.