Tarih: 26.04.2021 11:49

RAMAZAN VAKTİ

Facebook Twitter Linked-in

İnsan daima bir seyir halinde, ilk yaratılıştan, kalu beladan beri. Bu yolculuk; anne karnı, dünya, kabir şeklinde devam edip gitmektedir. İnsan başıboş yaratılmamıştır. O’nun ilahi bir vazifesi vardır. Bu vazifeyi yaparken elbette ki birçok problemle karşılaşacaktır. O’nun dostu olduğu kadar düşmanı da çoktur. Hem de öyle bir düşman ki insandan daha tecrübelidir. Çünkü onun düşmanı olan şeytan; Hz Adem’den bu tarafa hep insanı yoldan çıkarmak için uğraşmaktadır. Bu yüzden çok dikkatli olması gerekmektedir. İşin özü hakikat pahalıdır. Hakikate ulaşmak için zor ve çetin bir yol vardır.

      

İşte bu zor ve çetin yolda oto kontrol kurmaya ve nefis terbiyesi yapmaya, yani bir tür iç hesaplaşmaya, ilahi nizama uymayan yönlerimizi değiştirmeye, kendimiz, ailemiz ve yaşadığımız toplumla inanç, ahlak ve Kuran’la bütünleşmeye ihtiyacımız var. Nefis terbiyesi olmadan yol alınmaz, kişinin kendi varlığında bulunan fazla ya da aşırıya kaçan davranışlarını törpülemesi, fazlalıklarını düzeltmesi, kendisi hakkındaki farkındalığını yükseltmesi gerekmektedir. Oto kontrol ve arınma öneren tüm yöntemler kişiyi daha fazla kendisiyle yüzleşmeye yöneltebilmek ve elbette ki o yüzleşme ile daha yukarı yükselmesini sağlayarak, maddi alemin yıkıcı tesirlerine karşı güç kazanmasını sağlamak için önerilmişlerdir. Bu anlamda oto kontrol ve nefis terbiyesinin en iyi uygulamalarından biri oruçtur yani Ramazan ayıdır.

             Ramazan ayının, Müslümanlar için hızla ilerleme, çabucak irtifa kat etme, nefsi bir çırpıda, hem de Müslümanların tamamı ile birlikte alt etmek için çok münasip ve çok mübarek bir manevi mevsim olduğu anlaşılacaktır. Bu fırsatta kendimize yeniden çeki düzen vererek; günden güne sâfîleşip yüksele yüksele, arifane hayata geçmeli; en sonunda da maddî, mânevî ve rûhî bakımdan gerçek bir bayrama ermeli. Ramazan ayında tavsiye edilen uygulamalar topyekûn bütün ümmetin dervişane bir hayata yönlendirilmesi ve bu lezzeti hep beraber tatma fırsatıdır.

             Ramazan ayını bir fırsat bilip aynaya bir bakalım. Kendimizi yeniden bir hesaba çekelim. İdeolojimiz, düşüncemiz, görüşümüz, değer verdiğimiz tüm unsurları yeniden gözden geçirelim. Yoksa bu Ramazan ayında da gece sahura kadar okey oynayıp, gündüzleri uykuya oruç tutturmayalım. Ramazan algımız malum son dönemlerde özellikle de pandemi döneminde çok değişti. Bu rahmet o kadar kıymetli ki bundan herkes istifade edemiyor. Bizim Ramazan anlayışımızın kaynağı İlahi nizama dayanır. Eğlenceye oyuna, çevirmek maalesef içini boşaltmaktan başka bir işe yaramaz.

             Ramazanın ilk özelliği açlıktır yani oruç. Manevi problemlerin çözümü için, az yemenin, az uyu­manın, az konuşmanın, uzlet ve halvetin lüzumuna ihtiyaç meydandadır. Doktor bir hastasını nasıl yemeklerden men eder, perhiz verir ve çeşitli zehir gibi ilaçları yuttururken, ona bir şey denilmezse, Müslüman huzur bulma seyrinin Allah’a ulaşması için yemekten uzaklaşması, uykuyu azaltması, çok konuşmaktan sakınması niçin zor veya lüzumsuz görülsün. Günde bir öğün yemek, mümkün olmazsa ikiyi geçirmemek, ekseriyetle bir kap yemekle iktifa etmek, yemeği yer sofrasında ve sağ dizini dikerek oturduğu halde yemek ise yemek yemenin sünnete uygun halidir. Asıl güzellik Kur’an ve Sünnete uygun ve güzel olandır. Kısaca özetlersek oruçtan hedef, tasavvufunda hedefinde yer alan takvadır. Yoksa aç kalmanın bir anlamı olmaz.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —