Eskiden insanlar sosyal yaşama dair olaylar karşısında tepki gösterirdi. Özellikle, hastane, vergi dairesi, banka vb. yerlerde düzen sağlanamaz vegenellikle sıra beklemelerde çok tepki olurdu.Devir değişti, hemen her kurumun girişinesıramatik cihazı konularaksorun çözüldü.İyi de oldu.İyi oldu olmasına da, insanlarıntepki göstereceği alan kalmadı.
?Toplumun tepki koymayı becerebildiği eylem ortamları da, böylece yok oldu gitti!?
Belki bu yüzden tepki koymayı dahi unuttuk. Karşılaştığımız olumsuzluklar karşısında artıksesimizi çıkarmıyor, kafamızı çevirip yolumuza gidiyor veya görmezden geliyoruz. Sanki tepki göstermek ayıp hale geldi. İnsanlar tepki göstermekten korkar oldu, neredeyse tepki koyanlara deli gözüyle bakılmaya başlandı.
Zaten biz, temel konular dahil tepki koyabilen bir toplum değildik, tamamen pısırıklaştık. Zamlara, vergilere, emekli maaşlarına, asgari ücrete, özelleştirmelere, işten çıkarmalara, işsizliğe karşı bileses çıkaramadık. Canımızı yakan her şeye üç gün homurdandık, sonra unuttuk.
Bu nedenledir ki, bir şehir idarecisi bileen akıllınız benim der gibiölçmeden biçmeden kafasına koyduğu her şeyi yapabiliyor ve ?ben yaptım oldu diyebiliyor.?Realite maalesef budur.
Esnafınnafakasını çıkartamadığı, sanayicinin, tüccarın para kazanamadığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu ortamdaçalışarak köşe dönmenin mümkün olmadığını anlayan ?bir kısım uyanık halkımız?Jet Fadıl, ÇiftlikBank gibi üçkağıt sisteminin üyesi olmuş ve her zaman olduğu gibirüyalarında ebelerini görmüşlerdir. Bunların yanı sıra iş dünyası donuna kadar bankalara ipoteklidir. Bütün bunlararağmen hiçkimse sesini çıkaramaz ve tepki gösteremez haldedir.
Yaşanan bu ekonomik daralma ve kendi edip kendi bulan aç gözlüler bir yana, toplumda ki asıl sorun gelir dağılımında ki aşırı dengesizlik ve adaletsizliktir.
Bir rektörünayda 70-80 bin lira, dekanların20-30 bin lira, bazı oda başkanlarının 25-30 bin lira, sendikacıların 15-20 bin lira,Kurum ilmüdürlerinin10-15 bin lira, devlet işçilerinin 6-7 binlira maaş aldığı bu ülkede, asgari ücret 1.600 TL olamaz, olmamalıdır. Hatta sıfır geliri olan yüzbinlerce genç işsizolamaz, olmamalıdır. Emekliler bu kadar ezdirilmemelidir. Bir mimar Bağ-kurdan emekli oldu diye 1.400 TL emekli maaşı alırken, öte yandan başka bir mimar devlette torpilli bölge müdürlüğü yaptı diye 4.500 TL emekli maaşı almamalıdır.
Devletin merkez veya taşra teşkilatlarında ki, il müdürleri, KİT´lerin, BİT´lerin, kamu bankalarının, STK´ların, sendikaların başındakiler yani bütün kamu yöneticileri, böyle yüksek maaşlar aldıkça, mevcut düzenin devamı için her şeyi yaparlar. Bu yüzden, toplumdaki sorunları görür ama görmezler, duyar ama duymazlar, üstünü örterler, dilleri lal olur, yeter ki koltukları hep altlarında kalsın isterler. Onlar için devlet yönetimi vemilletin durumu her zaman güllük, gülistanlıktır.
Elbette herkes aynı gelire sahip olamaz ama ?bu kadar dengesizlikde ahlaka ve vicdana sığmaz.?
Milli gelir, kişi başı 10 bin dolara ulaştı derken, dağılımındengesizliği veanormallikler tahammül ve tahayyül sınırlarını çoktan aşmıştır. Toplumun bunları görüp bu kadar tepkisiz kalması da normal değildir.Belki bu yüzden millet olarak depresyon ilaçlarınınbağımlısı olduk. Belki bu yüzden anormal suçların işlendiği, akıl tutulması yaşayan bir toplum haline geldik.
Yoksa Kapitalizmin kaçınılmaz sonu olan para ve güç tanrısına mı(şeytana mı) teslim oluyoruz ?
Geldiğimiz veya getirildiğimiz bu duruma, toplumsal olmasa da, kişisel olarak tepkimi koyuyor ve Reddediyorum.
Tacettin KEPENEK