Cumhuriyet Üniversitesi´ne yapılan biri ucube, diğeri tenekeden kubbeli çirkin, iki adet kapı ve kapıdaki figürlerle ilgili çıkan haberler üzerine Rektör bey açıklama yaptı.
Öncelikle şunu söyleyeyim; açık hava müzesi gibi Sivas meydanında bulunan eşsiz eserlerin kapılarından da mı ilham alamadınız? Dünyanın hayran hayran baktığı, Divriği´de ki Ulu Cami´nin kapısını hiç görmediniz mi? Antalya´da otelin girişine yapmışlar bu kapıların benzerini? Siz neden göremediniz, burnunuzun dibindeki zenginliği? Yoksa sizin Güzel Sanatlar Fakülteniz olduğundan da mı haberiniz yok? Girişte güzel bir heykel vardı, o heykel ne etti size de, kaldırdınız?
Böyle bir dönemde o kapıdaki figürün, fetö elebaşının odasındaki yastıkta bulunan figürle aynı olduğunu iddia ederek, bir şeyler çıkarmaya çalışmak abesle iştigaldir. Aklı başında bir insan bunu bilerek yapmaz, bir üniversite yönetimi hiç yapmaz. Bence cevap vermeye değmezdi. Ama Rektör bey geçmişi nedeniyle kendini savunmak zorunda kaldı. Fetönün odasında Kur´an-ı Kerim var diye, biz Kur´an okumayacak mıyız? diyerek noktayı koydu.
Noktayı koydu, koymasına ama, açıklamadaki diğer ifadeler çok önemli mesajlar veriyordu. Kaldı ki; abesle iştigal dediğimiz iddiayı ortaya atan Oda TV, bunun abesle iştigal olduğunu bilerek, bir hedef gözeterek haber yapan bir ekip. Sonuçta; Rektör´de konjonktürü iyi takip eden başarılı! bir insan. O yüzden böyle başarılı! bir insanın açıklamasına kulak vermeli. Rektörün bize göre önemli, pabuç bırakmayan açıklamasına gelmeden önce Oda TV´ye dönelim.
Hükümete arada destek verip, genelde eleştiren bir basın kuruluşu Oda TV. Eleştirilerinin ekserisi ise; hükümete ayar verme amaçlı. Hükümete ayar verme amaçlı yazılar, kitaplar, haberler vs. En son ayar verme amaçlı kitap ise; Oda TV´nin çocukları Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan´ın yazdığı, Metastaz isimli kitap, çok satanlarda üst sıralarda. Bayağı da gündemde. Oda TV´ciler bu kitapta diyorlar ki; Fetö ile mücadele Metastaz yaptı.Yani Fetö kanseri, başka dini gruplar ve cemaatlerde varlığını sürdürüyor. Hükümet bunların da üzerine gitmeli. Bu konuda zayıf kalıyor. Ayrıca bazı fetöcülere işlem yapılmıyor. Kitap bu tezleri desteklemek maksadıyla, gazetecilik başarısıyla! elde edilmiş örneklerle dolu.
İşte Oda TV, bu kitabı yayımladıktan sonra, bu kitaba ve kendi argümanlarına uygun olarak yaptığı haberlerden biri, Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü´ne yönelik yaptığı haber. Rektörün cevabı da haberin hedefini bilerek verilmiş ve bu yönüyle yine konjonktürü yakalamış, ustaca bir cevap. Rektör beyin bunlar Fetö reklamı yapıyor, baltayı taşa vurdular. Yakaladım. Kısmını geçersek.
Rektör diyor ki; ben 28 Şubat´ın yıldönümünde, başörtüsü mağdurlarını konuk ettim. Birileri, yani bu haberi yapan basın kuruluşu ve arkasındaki ekip benimle uğraşıyorlar.
Söylemediklerini biz söyleyelim; bunlar ilahiyat kökenli, dindar, kubbeli giriş kapısı yaptıran rektör istemiyorlar. Bunların elinden gelse, 28 Şubatı hortlatırlar diyor. Oda TV´cileri en zayıf yerinden vuruyor. Geçmişte devletin cemaat olarak kabul ettiği, bu yapıyla barışık olduğu dönemde bunlarla irtibatım oldu, devletin bu yapıya mesafe koyduğu dönemde irtibatımı kestim. Ama beni geçmişimle vurmak istiyorlar diyor. Ey muktedirler, beni bunlara yedirtmeyin diyor özetle. Kim ne derse, desin. Gündem oluştursa bile. Rektör bey bu haberi, bu konjonktürde lehine çevirmiş, gerekli yerlere gerekli mesajları vermiş kanaatimce. Bu yönüyle çok başarılı.
Sayın Rektörün Oda TV´cilere, şimdilik, en yumuşak yerinden vuran, diş gösteren açıklamaları devam eder mi, bilemem ama. Rektör bey keşke, akademik olarak Üniversite yönetiminde de bu kadar başarılı olsaydı. Geçen dönem kayıp bir dönem olmasaydı.
BAHADIR KOÇ