RİYAKARLIK ve SAMİMİYET

RİYAKARLIK ve SAMİMİYET

Emsali KARADUMAN Yazdı...

Kalpten ve gönülden gelen her söz, her hareket saygıya layıktır. Bir düşünceye inanan, bir fikre gönül veren, bir davaya kendini adayan kimsenin yolu Mecusilik de olsa ona saygı duyulmalıdır. Çünkü bir inanç veya ideal, hedef uğrunda açık yürekli davranmak samimiyetin icabıdır.  Özünde samimiyet taşıyan her düşünce masumdur. Onun temsilcisine saygı duyulmalıdır. Samimi olarak bir fikir uğrunda fedakarlığa katlanan bir insana saygıda kusur edilmemelidir.

Eğer insanı gönlünün masum rüzgarları sürüklüyorsa, onda gizli bir hazine var demektir. Bu hazine her türlü çıkar, riya ve fesattan arınmış temiz duyguların depreşmesinden başka nedir. Gerçek şu ki burada saygı duyulması gereken kişinin kanaat sahibi olduğu fikrin kendisi değil, şahıstaki temiz samimiyet duygusudur. Kişiler yürekten zihinden yansıyan her türlü düşüncenin hareketli suretleri değil mi? İnsan sadece bir suretten ibarettir, tıpkı bir resim gibi. Ruh tenden çıktığı zaman suret yokluğun kucağına düşecektir.

Canlılığını her daim koruyan özdür. Bütün davranış ve sözlerin emrini veren motorize bir güçtür öz. Şu halde insanın hareketlerinin tek belirleyicisi olan özüne yani ruhuna bakılmalıdır.

Samimiyet riyakârlığın düşmanıdır. Benim kanaatime göre samimi bir Putperest, riyakâr bir Müslümandan daha saygıya layıktır. Saf kalple inanarak bir dava uğrunda akıtılan her damla ter, içinde saflığın berraklığını taşır. Ne kadar takdir edilse azdır. Dilinin söyledikleri kalbine inmeyen, yüreğinin kutlu sohbetiyle buluşmayan, söyledikleriyle yaptıkları tezat teşkil edenden daha yalancı kim olabilir? Ağzından binbir kalabalıkla akıttığı  söz yığınları yüreğinin çağıldayan billur ırmağından köpürmemişse insanın, koskoca bir yalanın içinde bocalamakla geçer hayatı.

Katip Çelebi, Mizan-ül hak fi ihtiyar-ülahak adlı eserinde şöyle diyor:

 "Sofiyyenin riya ile söylediği hak haktan,

Difdağın ihlas ile söylediği vak vak yeğdir." 

 Anlamı: Sofilerin gösteriş için söylediği Allah Allah´tan, susuz yanan kurbağanın ihlasla söylediği vak vak daha iyidir. Gösteriş için yapılan iltifatların hiçbir değeri yoktur. O kimse üzeri yaldızlı elbiselerle süslenmiş bir meyhane aşüftesindenbaşka nedir. Dışı göz alıcı zerafetin gülen yüzü, içi iğrenç duyguların kokuştuğu çöp kutusu. Herkese gülücük saçıp binbir gülücükle müşteriyi ayartmaya çalışan para simsarından başka bir şey değildir. 

Düşüncesi ve davası uğruna canını veren insan tarihin sayfalarına kahraman olarak geçmelidir. İdealleri uğurunda ölümü göze alandan daha kahraman kim olabilir?Sıcak apartman dairelerinde, kuş tüyü döşekler üzerinde cennet simsarlığı yapanların da kafaları mengeneyle sıkıştırılsa azdır. Her gösteriş budalasının, her riyakarın kalbinde şeytana ait bir mesken vardır. Onun gönül evi şeytanların durağı olmuş ta haberi yok. Kalbinde şeytanlara köşk kuranların ahirete götürecekleri tek şey ne olabilir?

SadiŞirazi: "Allah´tan çekinen günahkâr, gösteriş yapan abitten çok daha iyidir." diyor Bostan adlı eserinde.Günahlı günahından bir gün dönebilir, bir gün yüreğinin bir köşesinde yatan iyi insan uyanabilir. Bir gün canlanabilir yüreğinde sessiz sessiz uyuyan dürüst insan. Fakat riyakarın kalbindeki maraz, yüreğindeki illet, gönlüne koyulaşmış hastalık nasıl temizlenir? Bünyeye sinmiş iki yüzlülük gölge gibi takip eder onu. Riyakarlık münafıklığa açılan kapı ve onun en büyük işaretidir.

 

 



Anahtar Kelimeler: RİYAKARLIK SAMİMİYET