"ŞAMAR OĞLANI"

Tacettin KEPENEK Yazdı!

CHP genel başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, sistematik bir şekilde ve sürekli olarak suçlamalara ve saldırılara maruz kalıyor. Bunların karşısında takındığı, devlet adamı duruşunu, sergilediği tavrı ve sabrı gördükçe, kendisine olan saygım daha da artıyor. Böyle düşünmemin sebebi, siyasi değil, tamamen insani ve vicdanidir.

Ülkenin siyasi iklimine göre bazen mafya lideri, bazen kahraman olan Alaettin Çakıcı’nın, kendisine karşı yaptığı hakaret ve tehditler hiç de yenilir yutulur şeyler değil. Ancak burada, iktidarın ve ana akım medyanın sessiz kalması çok üzücü, Sayın Devlet Bahçeli’nin, olayı tasvip edercesine yaptığı beyanatlar ise çok daha düşündürücü…

Geçtiğimiz yıl Ankara ‘nın Çubuk ilçesinde, köylülerin kendisini linç etme girişiminden sonra da, aynı sessizlik olmuştu. Yine Karadeniz de, PKK tarafından seçim konvoyuna yapılan silahlı saldırıda da, aynı sessizlik…

Ana akım medya ve televizyon kanalları, haklı haksız demeden ve hiç ara vermeden, Sayın Kılıçdaroğlu’na saldırdıkça saldırıyor. En basitinden aşağılamaya çalışıyor, beceriksizlikle ve hatta hainlikle suçlayanlar bile çıkıyor. Adeta hep birlikte, itibar suikastçı lığı yapıyorlar.

Bilirsiniz, bir temsil vardır. “Köroğlu gözün kör olsun” derler. Köroğlu bir gün pazarda dolaşırken, kendisine bu şekilde hitap eden, bir kadına denk gelir. “Ana sen Köroğlu’nu tanır mısın ki, böyle konuşursun? “ Der. “Yok, tanımam. Herkes öyle diyor, ben de derim, oğul”. Der. Mesele, bu temsile dönmüş durumda...

Zaten iktidar liderleri, mecliste ki her grup toplantısında, Sayın Kılıçdaroğlu’na bir şeyler söylemeden kürsüden inemiyorlar. Bu aşağılayıcı ve olumsuz söylemleri, normal hale getirdiler.

O da yetmiyor Zillet aşağı, zillet yukarı. Vatandaş mıyız, yoksa dolaylı yoldan şamar oğlanı mıyız, belli değil…

İktidar partileri, kendi seçmeninin ve partililerinin saflarını sıklaştırmak, konsolide etmek için Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi kullanıyorlar. İyi de, safları sıklaştıralım derken, bir partinin genel başkanını sürekli aşağılamaya çalışmak, muhalefette bulunan partilere oy vermiş, milyonların gücüne gitmez mi, zannediyorsunuz? Bu cepheleştirme, milletin hayrına mıdır?

Yalnız ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum öyle “Bay Kemal’le”, “Zillet le” veya başka yapay gündemlerle örtülecek gibi görünmüyor.

Sivas Belediyesinin Sularbaşı mahallesinde bulunan Gıda bankasının önünde, Covid virüsüne aldırmadan, gıda yardımı alabilmek için biriken kalabalığın ve oluşturdukları kuyruğun fotoğrafı, aslında her şeyi özetliyor.

Askerliğini yapanlar bilir. Acemi birliklerin de eğitim çavuşları vardır. Eskiden en az üç-dört tertip acemi askere talim eğitimi verirlerdi. Ancak gün gelip de, kendi terhisleri yaklaştığında, “ben gidince ne olacak bu ordunun hali” diye bir telaşa ve üzüntüye kapılırlardı.

Hâlbuki bu devlet ve bu ordu, kurumsal olarak ayakta kaldığı müddetçe binlerce eğitim çavuşu gelip, gidecektir. Eğitim çavuşları bu durumu algılamak istemeseler de, hakikat budur…

Belki millet olarak, kendimizi bir korku tünelinin içindeymiş gibi hissedebiliriz. Korkmaya gerek yok. Her tünelin bir girişi varsa, mutlaka bir de çıkışı vardır.



Anahtar Kelimeler: "ŞAMAR OĞLANI"