?Bir sonbahar güneşi gibi kandırıyor hayat insanı. Güzel günlere yakınlaştım sanırken, donuyor bazen umutlar. ?
Sonbahardayız?Yazdan kalma bir uyuşukluk. Büzüştüren bir üşüme ardında yağmurlu günler? İnsanda huzura bir türlü varamayan iç sıkıntısı. Mutsuzmuş gibi ama değil havasının garip hazzı. Ardına takıp getirdiği herderdi eyvallah tadında karşılayan gönüller. Nasılız? Kapı ağzı komşu muhabbetlerinde kaygılı ama becermeye meyilli. Öyledir çünkü gevşek, rahat bir yazdan sonra çekidüzen toparlanmadır güz. Tedarikli olmaya daha sonrası için saklamaya doğru iter insanı.Kış kapıya dayanmadan Ayşe Hanım teyzelerin hazırlıkları... Güneşi sönük ılık havalarda yapılan salçalar, turşular konserveler gün gün yapılan, yapıldıkça iç huzuru sağlayan duygular biraz karmaşık. Domates çok pahalı.Patlıcan bu hafta yüksek. Biber, maydanoz diye market pazar dolaşırken gölge düştü kilerlere?
Tarladaki alın terinin sahiplerinin elinden ucuz çıkan ürünler,mağazalarda marketlerde fırlayan fiyatlar. Güz bereketini yoksuzluğa dönüştürenler, ellerindeki depolanmış malları ateş pahası satanlar? Derler ya krizlerin bir batanları vardır bir de yükselenleri?Vicdan terazisi olmayanların milletin cüzdanından ayan beyan götürdükleri?Ekonomide dalgalanmalar. Bazen tedirgin eden bazen rahatlatmaya çalışan yetkili açıklamaları, televizyon kanallarında çıkan haberler? Krizi bahane edip işçi çıkaran iş yerleri... Işığı yanan her evde hesap kitaplar, ucu ucuna yeten yetmeyen geçim muhabbetleri. Güzel günler geçti artık demektense ? Allah bu günlerimizi aratmasın.?da demek gerek . Fakat Ali´nin kalemi Merve´ nin ayakkabısı evin elektrik, su,telefon faturası, kahvaltının zeytini peyniri kilerin pirinci yağı derken ??Ohh!!!Diyeceğimiz günleri de görecek miyiz??diye düşünmeden edemiyor insan.Ne mi yaptık? Ertelediklerimizi , yapamadıklarımızı yaşayamadıklarımızı, alamadıklarımızı, bulamadıklarımızı unutamadıklarımızı, istediklerimizi, istemediklerimizi toparladık.Aheste aheste yol alıyoruz güzden kışa, kıştan bahara göz kırpan günler aşkına?
İNSANLIK
Birkaç haftalığına misafir gelen komşu gelinin iki yaşındaki oğlunu berbere götürdük. Berberden pek de haz etmeyen çocuk daha koltuğa oturmadan ağlamaya başladı. Biz çocuğu oyalarken berber tıraş etmeye çalışıyordu. Bir ara gözüm camdan dışarıda dükkana birkaç metre ötede duran Murat´a takıldı. Her sabah çok erken kalkar.Yaz kış üst üste giydiği kıyafetlerle bir yere yetişecek gibi konuşa konuşa kasaba meydanına gelir. Gözüne kestirdiğinden simit, çorba,para ister.Onun nasibi hep ayrılmıştır.Kimse de onu geri çevirmez.Kahvaltısını,yemeğini birileri ısmarlar. Yılda birkaç kez giydirilir. Bu döngü içinde yaşayıp gider. Bazı dengesiz gençler, yaramaz çocuklar onu kızdırır, peşlerine koşturur saldırgan davranmasına sebep olurlar.Bugün de sinirli galiba diye düşünüyorum. Orada olduğumuz süre boyunca asabiyetle ne olduğu anlaşılmayan sözler söylüyor, gözlerini kocaman kocaman açarak kızgınlığını tüküre konuşa gösteriyordu. Ağlamanın dozu artınca yarım yamalak yaptırdığımız tıraşı sonlandırıp kucağımıza aldık yatıştırmaya çalıştık çocuğu.Berberin kapısından adımımızı atar atmaz Murat´ın üstümüze yürüyen hareketlerinden dolayı neye uğradığımızı şaşırdık.Berbere geri girmek zorunda kaldık. Birileri Murat´ı oradan uzaklaştırmadan da çıkamadık.Sonradan söylediler.Çocuk ağladıkça bizim ağlattığımızı düşünen Murat çocuğa eziyet ediyoruz diye çıldırmış. Murat´ın savunmasız olanı koruması karşısında şaşkınım. Bir Murat´ ı düşünüyorum bir de haber kanallarında karşımıza çıkan, bitmeyen, azalmayan, savunmasız çocuklarımızın kabusu hasta ruhlara bakıyorum. Kendine mukayyet olamayan Murat ?ın çocuğa merhameti karşısında hicap duyuyorum. Murat insanlığın aynası olarak gözümde büyüyor büyüyor...
KÜÇÜK BİR BALKON MESELESİ
Caddelerde yürürken siz hiç dikkat eder misiniz bilmem? Evlerin balkonlarına pencere mermerlerine ve perdelerine takılır benim gözüm. Kimi yığın yığın kullanılmayan eşya deposu gibi. Kimi rengarenk zevkle yetiştirilmiş çiçek saksılarıyla dolu. Kimi masalı sandalyeli mumlu, taşlı, dolaplı yapılmış. Kiminde kuru sebzeler asılmış.Kiminin perdesi düşmüş, düğmesi kopmuş bazılarının.Kimi darmadağınık.Alt kat üst kat fark etmez.Balkonu yoksa bile kadın penceresinin mermerlerinden belli olur. Düşünürüm !!! Özenli, düzenli ve keyif veren bir balkon ve perde gördüğümde mutlu bir kadın var diye hayal ederim o evde. Zira mutlu kadın huzur verir bilirim... Evinin içinden balkona, pencere mermerine taşar duyguları bir saksıya çiçek olur, bir dekora mum. Keyifli akşam yemeklerine lezzet katan kuru bir biberdir asılı duran. Kadın mutluysa eğer bir balkon masasında çay olur dem dem yudumlanan. Kahve olur üç beş dakikalık zamanlara muhabbetle. Balkon mermerinin tozunu alıverirken karşı apartmandaki Elmas teyzenin diz ağrısına merhem, alt kattaki Kevser Hanımın kızının nişanına şeker olur? Dağınık balkonlara hep üzülürüm. Zannederim ki acı çeken bir kadın var o evde. Belki hasta ?Belki incinmiş derinden. Gözü balkonu görmez belki de? Sindirilmiş, üzülmüş, acıtılmış,kıymeti bilinmeyen. Hep eksikleri dile getirilen, umursanmayan. Düşünmeye vakti bile olmaz neyin nerede olduğunu.Ben böyle düşünürken zannetmeyin bu temiz olmakla , zengin olmakla ilgili diye sakın. Kadın sihirli bir değnek gibidir .İstemeye görsün etekleri efil efil estikçe bir evi gül bahçesine çevirir. Gezindiği her yer ışıl ışıl. Bir kadın ki kendini bile unutmuşsa, unutturulmuşsa paranın mülkün içinde bile o evi viraneye çevirir. Kendi ışığıyla beraber herkesin ışığını söndürür? Arada bir kaldırın başınızı bakın. Belli mi olur sizin de gözünüze takılır belki.Sonra benim gibi sayarsınız bu mutlu, bu mutsuz bu garip ?Hatta bu kadar anlatmış da kimbilir kendi balkonu nasıl diye?
SÖZ SUSAR
Bu vatan için yine bu vatanın bağrında donan askerlerimiz. Şimdi üşümeye hakkımız yok. ? Susuyoruz? zira şehitlerimizin annelerinin yüreğinde donan ateş var. Allah sabır ve bol ferahlık versin inşallah .
YADIGADIKLARIM
İşe giderken sayısız tükürük atlayarak gidiyorum diye yazmıştım daha önce.Takıntılısın diyorlar doğrudur..Her gün midem bulanarak geçiyorum caddelerden. Reva mı bu? İnsan birinin yanından geçerken ağız dolusu fütursuzca nasıl ve neden tükürür. Sordum birine bir gün, şaşırdı . Beklemediği soru karşısında aldığım cevap: ? Herkes tükürüyor.? Çoğunluğa uymak bu olsa gerek .Yazmadan edemiyorum. Kadın ve erkek diye ayrılıyor ya insan . Sokağa tüküren kadınlar görmüyorum ben hiç. Varsa da çok az olduklarını düşünüyorum. Biz aynı evde, okulda kız çocuklarıyla erkek çocuklarını farklı mı eğitiyoruz acaba. Sokak kültüründeki olumsuzlukları bu kadar kolay nasıl benimsiyorlar anlamak zor?Sokaklarında çöp ve tükürük olmayan mahalle hayalim vardı?Şimdi tükürenlere ceza veren bir kanun hayalim daha var..
SEVDİĞİM SÖZLER
Sevmek
Gönül almak
İnce düşünmek
Güzel konuşmak
Halden anlamak
Düşeni kaldırmak
Ağlayanı güldürmek
Hep bedava
Biliyor musunuz?
Farid Farjad