Tarih: 18.11.2021 23:24

Sezai KARAKOÇ Benim Sabah Yıldızımdır!

Facebook Twitter Linked-in

Sezai Karakoç benim sabah yıldızımdır

Gün, hüzün ve üzüntünün rengine bürünürken geldi ağabeyim ve üstadım Sezai Karakoç’un vefat haberi.

Rahmet diliyorum; cennette onun adına mahsus bir yerin hazırlanmış olduğunu umuyorum. Sevenlerinin, kendilerini Sezai Karakoç’un evlatları olarak niteleyenlerin ve sevdalılarının başları sağolsun.

Karakoç, benim sabah yıldızımdı. Akşam diyarının karanlığına karşı sabah diyarının aydınlığını bana o müjdeledi.

Köyümden koparak geldiğim kentin sokaklarında kaybolmamam için bana seslenen de oydu; sevdiğimde, üzüldüğümde, bunaldığımda derdime derman olacak, sevinçlerimi dengeleyecek kelimeleri ondan öğrendim.

Hayallerimin renkli uçurtmalarını yırtan rüzgârlardan; çoraklaşan gönlüme bir rahmet umuduyla talep ettiğim yağmurlardan; arzuyla çağırdığım sevdalardan; hayatı idrak edebilmek uğruna kalbimin kırım kırım kırılışlarından... sonra, hep onun davetini tekrarlayarak “Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara...”dım gönlümün sükûnetini ve selâmetini.

On düşüncemden sekizini, onun tefekkür ikliminden devşirerek yazıya başlayıp, ilk kitaplarımı hazırladığımda, “Bunları Sezai ağabey de okuyabilir” korkusuyla titreyen yüreğimin ritmini, onun vakur duruşuna, taşıdığı ezelî ve ebedî mesaja denk düşürmeye çalıştım.

Mütefekkir bir şair ve yazar olmanın ötesinde, onu kalp gözü açık bir zat olarak bildim; yüz yüze hiç görmediğim, hayalimdeki sureti bozulmasın diye fotoğraflarına bile bakmadığım halde onunla sürekli rabıta kurmayı umdum; onun muhtemel evrâd-ı ezkârını tekrar etmeye çalıştım.

Karakoç’un bendeki etkisini, hakkını... bu minvaldeki kelimelerle anlatmada ısrar edersem, korkarım ki söz benliğime bağlanacak; babasını anlatmak isterken kendisini anlatan evladın durumuna düşeceğim. Bu nedenle, cümlelerimin altında kurulduğu yazı başlığımı tekrarlamakla iktifa edeyim ve ondan bana kalanları zikrederek zapt edeyim çağlamaya hazır duygularımı:

Ondan bana, Peygamber Efendimiz’in emaneti olan Kur’an ve Sünnet’le bağımı kuran, güçlü tutan eserleri kaldı.

İkinci olarak, onun tefekkürünü, dünya görüşünü, duruşunu, eylemini... ilgilileri için daha açık, daha anlaşılır kılmaya çalışan değerli kitaplar, dergi özel sayıları, dosyalar, akademik çalışmalar... kaldı.

Üstadımızın eserleri, herkesin kolayca ulaşabileceği yerdedir.

Yine kolay ulaşılması bakımından hakkında yazılanların sonuncusu olan, Mustafa Kirenci imzalı Sabah Yıldızı – Sezai Karakoç’a ve Diriliş’e Dair adlı çalışmaya dikkat çekmeliyim.

Sezai Karakoç’un Çağı ve Çağdaşları, Kronolojik Hayatı, İdealini Gerçekleştirme Araçları, Hakkında Yazılanlardan Seçmeler (1957-2020) ve Bibliyografya alt başlığını taşıyan bu eser, üstadımızın şahsiyeti ve tefekkürü hakkında merak edilenlerin çok büyük bir bölümünü cevaplayacak mahiyettedir.

Bu kitabın ilk yayımı vesilesiyle de yazdığım gibi, Karakoç’u okumak, İslam’ın içinden, Nebevî kelimelerle yeni zamana adanmış yeni bir tefekkürü öz ve biçimiyle birlikte öğrenmek ve tekellüm etmektir; yaşadığımız dünyaya dair en doğru yorumlara erişmek, sanattan siyasete... Müslümanca bir tutum ve davranış edinmektir.

Çünkü o, dilin devlet tarafından zorla değiştirildiği; inanca ve kültüre mahsus mana kalıplarının tahrip edildiği; İslam yazısına ve kitaplarına, kısaca İslam tefekkürünün kaynaklarına ilgi duyanların gericilikle nitelenerek ötekileştirildiği; imparatorluğun yıkımından sebep yoksulluğun, çaresizliğin, sahipsizliğin, umutsuzluğun üstüne bir karabasan gibi eklenen millî şeflik zulmünü daha da ağırlaştıran karartma gecelerinin; imparatorluğunu yitirerek köleleşen Müslüman halkların istiklalleri uğruna yazdıkları direniş destanlarının; sömürgecilerin on yıl aralıklarla uyguladıkları darbelerin... içinden geçerek tefekkürünü, sahih bakışını, itirazlarını ve tekliflerini şekillendirmiştir.

Bu hususlardaki gerekli bilgileri Kirenci’nin çalışmasıyla donandıktan sonra Karakoç’un eserlerine yönelmek, daha sıhhatli ve faydalı olsa gerektir.

Karakoç’a yirmi beş yıl kesintisiz mihmandarlık yapmış, kitaplarının yayımında gönüllü bir işçi olarak çalışmış bulunan Kirenci’nin, uzun süredir tedavi görmekte olan validesi de Üstadımızla aynı gün rahmete ermiştir. Mekanları cennet olsun. Kirenci kardeşime ve ailesine bu çifte acıya karşı sabır ve başsağlığı diliyorum.

Bâkî olan sadece Allah’tır. Konu ölümler olunca bana “Ben konuşmasını bilmem Lili” diyerek susmaktan; rahmete ulaşmış müminlerin imanına ve manevi mirasına ortalığı niyaz etmekten başka elimden ne gelir?

Güzel yolun güzel yolcularına rahmet ve selâm olsun!

ÖMER LEKESİZ/ YENİ ŞAFAK GAZETESİ

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —