Geçmiş geçmiş zamanda ta zamanın dışında
Ya Eylül’ün başında ya da Temmuz kışında
İki yol kesişimli bir köşenin başında
İki çift göz buluşurdu, kur yapardı eskiden
Nimete şükrederdik sofra donatıldıysa
On kişi bölüşürdük üç kişilik kaldıysa
Birde sofrada yetim bir öksüz yer aldıysa
İkramlar duvar duvar sur yapardı eskiden
Boş hayal kurulmazdı, gerçekler kurulurdu
Bir misafir gittiyse yenisi buyrulurdu
Ne kapı kapatılır, ne söve karılırdı
Pederin bir bakışı dur olurdu eskiden
Komşu komşuyu tanır, kim sağ hasta bilirdik
Kimin içi kavrulsa ne sebepten bilirdik
Kim hasta, kim tok yattı çok önceden bilirdik
Sen tokken aç yatması zor olurdu eskiden
Simitçiden bir simit alıp üçe bölerdik
O an beş kişi olsak eşit taksim ederdik
Ayaküstü dostları dosta takdim ederdik
İçimize sımsıcak kor düşerdi eskiden
Şimdi komşuda ölüm var, yalnızca şenlik eksik
Yaşıyoruz bir hayat, gündelik mi gündelik
İkramda cepte akrep, pantolon cebi delik
Bu hayat dar gelirdi çok önceden eskiden
Şimdi ummanda yüzüp dereye şiir yazmak
Fezalara sahipken dosta bir mezar kazmak
Kırılmış kalemimle böyle bir destan yazmak
Doğan Kul’a ar olur, ar olurdu eskiden…
DOĞAN EMİR