"SIR"

...

Kirkor DEĞİRMENCİYAN Yazdı...

Bilirim ki hemşehrilerim sene 1946 Sivas BEZİRCİ MAHALLESİ.

KUDRETLİ TANRIM, şu cılız bedene verdiği hafızam ile size sunacaklarım var. Kurban olduğum garip anam Kemahlı MANUŞAK HATUN, yine “düğürcük” çorbası pişirmişti.

Sabah pişirirdi öylen de yerdik hatta akşam da yerdik. Birkaç gün bile yerdik. Beğenmesek yüzümüzü döksek “kıraç yılanı” gibi başını kaldırır “herslenirdi”.Ne pişirsin garip ki elde yok avuçta yok idi. Kimsede de yok idi. Fakirlik her yanda idi..

BABAM ise iş güç bakınırdı.

Kurban olduğum garip babam BEDROS USTA bazen de niyeyse sancılanırdı. Ayağını üşütür de ondan derdi anam Manuşak Gelin.Babam sancılanınca kıvrılırdı küçük odada. Ağlardık kardeşlerimle bacılarımla, babam ölecek diye. Elleri yarık yarık idiydi. Ayakları da yarık yarık idiydi. TANRIM bilir ki ayaklarının yarıklarına serçe parmağım girerdi. KUDRETLİ TANRIMA sitemim varki önümü açtı amma, anama babama “gün gösteremedim”. Yanarım da ona yanarım. TANRIMIN gücüne varmasın amma sanki bana biraz “kadirlik” etti.

BEZİRCİ MAHALLESİ işte böyle yaşardı bütün günleri. Her millet burada idi. Kimse kimseye hor bakmaz hakir görmez idi.

Mahlenin büyüğü “ehli hukuku” Fakı RAMAZAN AMCA derdi çok çok ki o da şudur. “Her birimiz ADEM babamızın evlatlarıyız” derdi.

Fakı RAMAZAN AMCA´dan biraz söylemeliyim bu hatırımda. TANRIM cennetine koymuştur ona inancım tamdır. Bir karıncayı incitmeyen bir insan evladına ateş yaklaşmaz ki hemşehrilerim. Yaşı seksene gelmiş garip bir adam idi. “GÖLGESİ AĞIRDI”. Herkes ona saygı duyardı. Bir “niza” olunca hükümete gitmeden ona gidilir o çözerdi.

Parası pulu yoktu amma, sözü çok geçerdi. Az konuşur öz konuşur güzel laflar söyler idi. Ermeni, Türk, Kürt, Çerkez onun görünce kenara çekilip hürmet ederlerdi.

O da çok değişik bir insan evladı idi. ANAM ve BABAM onun adı geçince hörmet ederlerdi.

Başımız sıkışınca ona giderdik o bir çözüm bulur idi. Ben de çok küçüktüm amma ANAM derdi ki ?Oğlum HACI AĞA´nın “yumuşunu” tut hürmet et. ANAM, Fakı Ramazan Amcaya Hacı Ağa derdi. Babamında “ahbabıydı” Babamı çok severdi. Orta boylu idi. Beyaz kısa sakalları vardı.

Kendi çok demezdi amma mahalleli derdi ki, “Büyük atası Aksak TİMUR zamanında olan halifelerdenmiş. TİMUR HAN´ın yüzüne laf söyleyen bir ULU KİŞİ imiş”

HALFELİK MEZARLIĞINDA yatarmış

Kutlu bir insanmış. Müslümanların ULU kişisi imiş. Fakı Ramazan AMCA da ulu kişi idi herkesin gözünde.

TANRIM şahittir ki bir gün evlerine bir “yumuşa” gönderdi anam Manuşak Hatun, vardım ki bahçedeki ağaçlardaki kumru kuşları “hu hu” der, Fakı Amca da “hu hu” der onlara iştirak ederdi.

Babam BEDROS USTA derdi ki o “İnsanların ULU KİŞİSİ” derdi.

Şimdi diyeceklerimi iyi okuyunuz hemşehrilerim?

Fakı Ramazan AMCA, HAC zamanı TOKAT´a gidiyorum diye helalleşip ayrılmış. 15 gün sonra gelirim demiş. Derken o yıl hakikaten 15 gün ortadan kayboldu.

Gel vakit git vakit 15 gün sonra dönmüş. O döndükten sonra, komşu kazalardan insanlar gelip elini öpmüşler. Onu HAC´da gördüklerini ve beraber HAC eylediklerini söylemişler. Mahalleli şaşmış ki çünkü Fakı Ramazan Amca kimseye bunu hiç dememiş. Lakin onu HAC´da görenler “yemin şart etmişler Tanrı ismiyle” babam da şahit olmuş.

Fakı Ramazan AMC



Anahtar Kelimeler: ""