Düşünsel silsileyi, genellemek elbette gerekli lakin, bu silsileyi özelde SİVAS için irdelemenin doğru olduğu kanaatindeyim.
Yaşadığımız çağı şekillendiren entelektüel bilincin neresinde olduğumuzu daha irdelemeden, bir SİVAS ENTELİJANSİYASI´nın, olup olmadığına değinmekte fayda var.
Konuyu sağlam temele konumlandırmak için "entelektüel" ve "entelijansiya" ayrımına değinmenin zarureti de ortada...
Entelektüeller, kendi fikirleri ile ilgilenen, bireysel hareket eden aydınlardır.
Entelijansiya ise, tarihsel olarak belli toplumsal fikirler etrafında birleşmiş kişiliklerdir. Yani aydınlar topluluğudur.
19.Yüzyıl bir RUS tabiri olan "AYDINLAR topluluğu" veya aynı amaca yönelmiş düşünceler birliği? olarak da kısaca izah edersek, bu düşünsel boyutun neresinde olduğumuzu ortaya koymanın zamanı geldi aslında.
Biz SİVAS diye konuyu özele alırken, bu özel düşünce akışını, TÜRKİYE olarak da okuyabilmek pekala mümkün.
Aslında, 19. Yüzyılın ortasına, tam anlamıyla şekillenme evresinde olan entelijansiyasının, ana damarını RUS kültüründe görmemiz söz konusu. Alman, İngiliz ve elbette ki FRANSIZ ağırlığı da tabi ki mümkün.
Batı aydınlanmasının temelini entelektüeller oluşturur. Bu aydınlanmayı ortaya koyan aydınların, zamanla bir hedefe yönelmeleri ve ideal devlet ruhunu ortaya çıkarmaları, "Entelijansiyası"bilincini başarı ille ikame etme ile doğmuştur.
Her ne kadar gerek TOLSTOY, gerekse DOSTOYEVSKİ bireysel ürünlerle var olup Rus bilincine önemli katkılar sunsalar da, bu zamanla "aydınlar hareketine" dönüşerek, önemli yönetimsel evreleri hayata geçirmeye neden olmuştur.
Keza 18.Yüzyılda Fransa´da oluşan veya bir birini bulan entelektüel fikirlerin ortak ahlaki hareketleri de, Batı aydınlanmasının en önemli kıvılcımları konumundadır.
Batının bu minvalde bir değişim ve gelişimi sermayeyi, teknolojiyi, bilimi ve sanatı öne alıp modern ve gelişmiş devlet yönetimi ortaya koyması ile sonuçlanırken, bizde ki izdüşümlerinin pek de parlak olmadığını ifade edebiliriz.
"JÖN Türkleri" bu aydınlanmaya dahil etmek sanırım yersiz olur. Jön Türk hareketi, olsa olsa "tavşanın suyunun suyu" hükmündedir.
Entelektüleri olan bir toplum, ancak ve ancak Entelijansiyayı yanı aydınlar hareketini oluşturur.
İrdelediğimiz süreçte, SİVAS´ın yerini sorgulayacak olursak yüzyıllık bir açığın olduğunu göreceğiz. Zira bu şehirde, bırakın Entelijansiyayı oluşturmayı, hala entelektüel bilincin kıyısında bile değiliz.
Bireysel düşünce insanları, ara ara kar çiçekleri gibi ortaya çıkmaya yeltenseler de, buna izin verilmemekte ve bir buldozer gibi ya ezilmekteler, yada kıyıya köşeye iteklenmektedirler.
İteklenen, silinen, görmezden gelinen entelektüel düşünce, aslında bu şehrin tepeden tırnağa dirilişinin de tek anahtarıdır.
Var olan aydın düşüncesi eğer bu şehirde bir aydın hareketini ortaya çıkarırsa, hem yönetim erki daha güçlenecek, hem de demokratik olgunluk sanayiyi, teknolojiyi, kültürü, sanatı ve turizmi güçlendirecektir.
Bu yazdıklarımı, bir hayal olarak görebilirsiniz ki size katılırım. Lakin denenmemiş bir düşüncenin de aymazı değilim.
Zamanında eyalet merkezi olan bir şehrin, kadim varlığına nufuz edebilecek bir aydın yorumlamasını hayata geçirebilirsek inanın bu ilk bir başlangıç olacaktır!