Sivas ta çok muhteşem güzel konaklar vardı. Hali vakti yerinde olan ailelerin özen duydukları mekanlar genelde 2- 3 katlı ahşap konaklardı. Sivas halkı birbirlerine özenerek ahşap konaklar yaptırırdı. Tavanı ahşap kaplama yerler ahşap kaplama olurdu. İçten ve dıştan konağın iç ve dış yüzeyi acı kireçle sıvanarak özen gösterilirdi.
Her konağın bahçesi vardı bu bahçeler meyve ağaçlarıyla donatılırdı. Bahçesiz konak ağaçsız yeşilliksiz bahçe görmedim.
Bahçe kültürü nereden geliyor... Araştırmalarımda konakların tarihi geçmişini 1800 yıllara dayandığını gördüm. İstanbul konak kültürünün zaman içerisinde Anadolu´ya yansıması 1800 yılları diye düşünüyorum.
İstanbul´dan Anadolu ya yayılmış Sivas´ta 1800 yıllarına gelindiğinde bundan nasıbını almış. Yapılan konakların haremlik ve selamlık bölümleri vardı. Misafir ağırlayacak bölümleri ve aile efradının ayrı bölümleri vardı.
Bu konakların havası atmosferi çok değişik bir özellik ve güzellik arz ederdi. Yazları konakların bahçesinde, komşuların hoş sohbetleri imeceli işleri konuşulurdu. Örf ve adetlerine bağlı genç kızlar , yaşlı nineler, yüzünde tarihi çizgileri belirli yaşlılar vardı. Onların sohbetlerine doyum olmazdı. Saatlerce dinlerdik ..
Konakların iç yapısı da farklıydı o yılların kültürü ile döşenmiş has odaların dekoru da farklıydı. Geneli mum sekili odalar el dokuması halılar,halı yastıklar, sedirler üzerine genç kızların dokuyup işlediği el emeği göz nuru diye tabir ettiğimiz oyalı işlemeli kırletler .
Bunlar hassa bezi üzerine işlenirdi. Çeşitli renkli ipliklerle genç kızlarımız bunlara çok özen gösterirdi. Her evde ceyiz sandığı mutlaka olurdu. Bu sandıkları gelinlik hatıraları olarak saklar muhafaza ederlerdi. ..
Her konağın selamlık bölümünde mangal olur köz tavası,ve maşası olur yanında kahve takımı tepsisi, fincanı , cezvesi olur.
Fincanlar porselendir model model renk renk. Misafirin konumuna göre kahve yapılırdı. Sade ,şekerli köpüklü olan kahveler misafiri ve ev sahibini rahatlatır sohbetler koyulaşırdı. Saygının ,sevginin ,hoşgörünün yardımlaşmanın zirveye çıktığı yıllardı. Komşuluk münasebetleri arkadaşlık ,dostluk lar vardı. Bir elma gönül alma idi. ..
1983 yıllarına gelindiğinde o güzel boyalı konaklar yok olmaya başlandı Bahceli ,teraslı, balkonlu konaklar birer birer, yıkılıyordu o konaklarda büyüyen hatıraları olan ev sahipleri evlerine kazma vurmaya başladı.
Geçmişine tarihine karşı savaş açtı. Yanlış bir zihniyetin sahip olduğu bir toplum yaratıldı. Kazmayı küreği kapan yollara düştü kendi geçmişini kendi elleriyle yok ettiler. Geçmişteki hatıralarını kendi elleriyle yıktılar. saygı göstermediler Bu boyalı konaklarda yaşayan al yazmalı genç kızlar ,kaytan bıyıklı genç delikanlılar da yok oldu. Bunun adına modern çağa ayak uydurmak diyorlar. Kendi tarihini ve kültürünü yok eden tarza modern yaşam hayat tarzına geçiş diyorlar.
Bu 2 odalı 2+1 meskenlerin içine giren insanlar çevre ile bağlarını kopardı beton yığınlarının içine hapsoldu komşuluk münasebetleri arkadaşlık kardeşlik bağları koptu. Günümüzde Sivas´ta eskiyi gören kazmayı vuruyor.
Sivas´ta yeşillik yok oldu. Kardeşler tepesinden bakılınca yeşillikler içinde şehrin baca kiremitleri görünmez idi. Şehir merkezi ve çevresinde muhteşem bir yeşillik vardı. Kızılırmağın havzasında bulunan kavak ağacları ,selvi ve çeşitli meyve ağaçları lahana tarlaları şehre bir canlılık verirdi. Sivas ın yazı kışı ,ilk baharı son baharı da güzeldi bol yağmur ve bol mahsül alınırdi ....değişim olmasın mı diyenler? Değişim olsun fakat tarihi değerlerimize sahip çıkarak onları koruyarak kendimizi yenileyelim. Değişim yapalım.