Sivas´ın KUTUP Yıldızı

Sivas´ın KUTUP Yıldızı

Ne bir alkış, ne de şâşâlı salonlarda iltifat beklerler. Yalnızlığın en erdemli düşlerini, şehrin kalabalıklarından ansızın alıverirler. Bakmasını bilenlere, puslu havada yol gösterirler. Kesinlikle önden gitmezler. Sadece ışığı öne tutarlar. Heybelerinin

 

Çerkezin Kahvesi

Bilmeyenler sorar burası neresi

Particiler katar katar burada

Siyasetin kalbi atar burada

Sohbetler yılları yutar burada

**

Emir, kumanda nefer gider

Hem Azerbaycan´dan hem Kafkasya´dan

Ahmet ÜRGÜP destan satar burada

Karapapak, Çerkez, Tatar burada.

**

Hüseyin ÜNAL´dan kelam üstadı.

O gelince artar sohbetin tadı

Kenedi namıyla anılır adı,

Sonra sana biri çatar burada.

**

Bir yandan dağılır kahveler çaylar,

Bir taraftan yorumlanır olaylar

Afyon Sokağı´nda bir çayhanedir

Böyle gelir geçer, haftalar aylar

**

Kimi destan söyler Orta Asya´dan

Ordular seferden sefere gider

Kimisi İran´dan kimisi Rusya´dan

Gün olur, zaferden zafere gider

**

Hey Ali, sesini kessen olmaz mı?

El konuşsa sen dinlesen olmaz mı?

Destanı duvara assan olmaz mı?

Bazı atar, bazı tutar burada.?

             Ali Şahin CANOZAN

                    

?Kimileri kutup yıldızı gibidir.? İnsanlar onlara bakarak yönlerini tain ederler. Milletlerin karanlık zamanlarda halk kahramanları olduğu gibi, aydınlık zamanlarında da kahramanları vardır. Bunlar, peteklerini onaran arılar gibi, kendi iç âleminden ziyade, başkalarının gönüllerini onarırlar.

 O insanlar, her zaman, hayatın çetrefilli şiirini, yüreklerinin en nadide yerlerinde saklarlar. Onca yığınları, aşk ateşiyle pişirdikten sonra, kendileri de o ateşle pişip koyulaşırlar.

Çoğu zaman, gönüllerdeki karanlığa mum yakarlar, bazen de kendileri eridikçe etraflarında, binlerce fidan boy verir zamanın kalbinde....

**

Ne bir alkış, ne de şâşâlı salonlarda iltifat beklerler. Yalnızlığın en erdemli düşlerini, şehrin kalabalıklarından ansızın alıverirler. Bakmasını bilenlere, puslu havada yol gösterirler. Kesinlikle önden gitmezler. Sadece ışığı öne tutarlar. Heybelerinin yalanla, dolanla, gösterişle dolduğu günümüz insanlarını, gül bahçesinde bülbülle söyleşmeye davet ederler...

**

İnsan sıcaklığı alınmış bir hayatı, yeniden gönüllerde inşa etmenin sevdasını güderler. Yeniden onarılan gönüllerden, salınırlar zaman ve mekan aşan his bildirisiyle. Ve hiç hesaba katılmayan bir sevdanın, unutulmuş bir hayalin peşi sıra at koştururlar her daim. ?Atalara uyarak, söze gülle başlarlar her zaman.?

Mevlana, Yunus, Ruhsati onların vazgeçilmez yarenidir. Onlarla bağ kurarlar hiç bitmeyen hayalleriyle?

 **

  Son yılların Sivas´ın kutup yıldızı da  Ali Şahin´dir. Acemi kaptanlara yol veren deniz feneri gibi, insanların önünü aydınlatır her daim. Bir yeniçeri gibi hayata karşı asi, yanlışlara, serdengeçti gibi gözü kara, bir kişilik sergiler yıllar yılı.

Ömrü boyu birlik ve beraberliğin ne denli kutsal olduğundan bahsetti insanlara.. Sözlerini her zaman şiirle sonlandıran bir andır anlatımları. Gözlerinin buğu senfonisi eşliğinde, hece hece damıtır türküleri yüreğinden:

?Hey ağalar hangi derde yanayım
Yitirdim Aslı´mı gören olmadı
Pervaneler gibi yandım tutuştum
Yandım ateşine soran olmadı

**

Atıldım atıldım atılamadım
Kırıldı kantarım tartılamadım
Azrail elinden kurtulamadım
Perişan halimden bilen olmadı

 Onun ağzından çıkan her söz, kalabalığın yüreğine nakış nakış işlenir. Bazen bir roman kahramanıyla tanıştırır insanları, bazen de gizemli bir padişahın sarayına konuk eder. Çoğu zaman da, Sivas´ın yitik kahramanlarının, iç burkan hikâyeleriyle gözleri yaşartır.

 **

 Sivas aşkının, bir insanda bu denli belirgin olduğuna ancak onda rastlanabilir. Sivas´a olan aşk, nasılmış, ancak Ali Şahin´de görülebilir.

Yavuz Bülent´te, Sivas´ın şiiri soluklanır. Ahmet Turan Alkan´ın, muhteşem ?Altıncı Şehir?inde, geçmişin gizemi iner gönüllere. Ali Şahin´de ise nüktenin, heyecanın, aşkın, deliliğin ve vefanın parçalarına ulaşırsınız. İçtikçe avuç avuç, bambaşka bir insan olup karışırsınız kalabalıklara...

Kalabalıklarda, yitip kaybolmadan da, sessiz bir deryaya doğru revan olursunuz adeta.

**

Nerede bir kültürel etkinlik varsa muhakkak onun parmağı ordadır. Ya sunucudur, ya yönetmendir, ya da bir kenarda coşkulu dinleyicidir. Mutlaka ama mutlaka o hep vardır. Perdenin önü veya arkası hiç fark etmez, O ordadır. Bazen Bayburtlu Zihni, bazen Kadı Burhanettin, bazen A. Kutsi Tecer, bazen de Ahmet Süheyl Ünver olur...

**

Köylerden Sivas´a okumaya gelenlere yol gösterir, kalacak yer temin eder. Nerde birkaç kişi oturmuş konuşuyor, muhakkak sohbete dalar, ülkemizin güzelliklerini edebi bir dille sunuverir gönüllere.

Bu cennet vatanın, daha nice güzellikleri, onda gizlidir. Vatan vatan diyen en tatlı nidalar, onun ağzından başkadır. Gidipte geri dönmeyenlerin türkülerini, daha bir içten dillendirir. Yemen´e, Çanakkale´ye, Sarıkamış´a söylenen türküler, onun yanık sesinden daha bir salınır sonsuzluk âlemine?

Hele Yemen, hele Yemen? Ona yandığına, çöller yanamaz adeta? Öte diyarlara, Anadolu´nun çiğ, çimen kokan hasretini geride bırakıp gidipte, bir daha geri dönemeyen yiğitlere yanar kavrulur adeta. Göz pınarları, tutunamaz saçaklara. Bir bir süzülüverirler.

İmparatorluğun yitik evlatlarına, iç geçire geçire üzülür Ali Şahin. Kaybetmeyi bile bile savaşan Anadolu çiçeklerinin, ?İmparatorluk gururundan? bahseder insanlara. Taki, gül sözler söyleyen halkalar gibi, ?yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır? aşkına perçinler yarınlarını?

**

Akademik çalışma yapan herkes mutlaka ona uğrar. Çalışmalarının ilk bölümünü ondan temin ederler. Bilgi verir; lakin bilginin tüccarlığını yapmaz. Hiç kimsede bulunmayan kitaplara, Ali Şahin´de rastlanır. Kimsenin bilmediği nükteler, ondan arzı endam eder şehrin insanlarına.

 Dostlar Meclisi

Bir gurup arkadaşıyla ?Dostlar Meclisi? diye bir sohbet toplantısı tertip eder. Ta yetmişli yıllarda başlar bu oluşum. Bu sohbetler sayesinde, Sivas´ın ve ülkemizin yetiştirdiği değerli insanlar tanıtılır.

Genç araştırmacılar, bu sohbetler sayesinde, ilk defa mikrofonla tanışır. Kaç kişi katıldığına hiç aldırmadan, binlerce kişi dinliyormuş gibi, devam eder bu güzellikler. Kar kış demeden, yitik bir sevda uğruna yapılır bu etkinlikler.

Kadı Burhanettin, Bayburtlu Zihni, Ahmet Süheyl Ünver, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Kutsi Tecer,  velhasıl bütün sevda kervanları, bir bir incelenip, genç kuşaklara tanıtılır.

Bunla da yetinmez Ali Şahin Hoca. ?Dicle kenarında bir kurt kapsa koyunu? felsefesini kendine şiar edinir ve ulaşılması gereken nice insan olduğu bilinciyle, Sivas´ın televizyonlarında, ışık saçmaya devam eder. İlk yerel televizyon yayına başladığında, araştırmaları ile, bir çok insanı televizyon başına kilitler. Sivas´ın gidilmedik, görülmedik hiçbir yerini bırakmaz.  

Adım adım kültürel değerleri izler. Bir çok insanın kültürü, tüccarlığa ve makam mevkie  çevirmesine aldırmadan, o, gönül verdiği bu sevdanın hamallığını yapar. Bu kutlu hamallıktan hiç usanmadan, devam eder uzun çöl yürüyüşüne.

**

Her daim dinleyenleri umuda sevk eder. Umutsuzluk hiç yoktur içinde. Soylu bir gelenektir zaten ?bozgunda fetih rüyası görmek.? O da atalarından öğrenir, nice bozgununun fethe gebe olduğunu. Bir gün, bu yüce milletin, yeniden şahlanacağına inanır gözyaşlarıyla. Zaten geçmişten talimlidir zaferlere. Gönüllerin onarılmasıyla başlayan zaferlerin, bütün dünyayı barış ve sevgiyle kuşatacağını bilir.

Sevenleri de onu, o minvalde takip eder zaten. Onu bir kez tanıyıpta, peşini bırakana az rastlanılır. Zaten o da bırakmaz kendini tanıyanları. Karşılıklı bir kültür akışı sağlanır gönülden gönüle?    

**

Hele ?Han Duvarları? nı okumaya görsün. Çekilir yaşadığı hayattan ve hanın misafiri Maraşlı Şeyhoğlu´na yanar yüreği. Onda bulur Anadolu´nun garibanlığını. Onda yaşar, bir han odasında hayatı arşınlamayı.

Belki içinde taşıdığı gurbeti, belki de yüreğinin yalnızlık şiirini, Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış´la dillendirir. Fazla dayanamaz, ?meşin kırbacın şaklamasına? ve gelince sıra duvarlara yazılan gizemli dörtlüğe, gözyaşlarını bir cenk havasında bırakır:

"Garibim namıma Kerem diyorlar    

Aslı´mı el almış harem diyorlar    

Hastayım derdime verem diyorlar    

Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış´ım ben"   

 

O, adeta Sivas´ın yürüyen kütüphanesidir. Bütün varlığını, kendi insanına adayan, bir tek kişi dahi olsa yetiştirmenin, onu pişirip insanlığa faydalı hale getirmenin iflah olmaz aşkını yaşar. Sevdalandığı ülkesinin, yeniden şahlanacağı günlerin özlemini duyar.

Ecdadının Tuna´da, Plevne´de, Kafkasya´da, Nil´de, Yemen´de, bütün insanlığın huzuru için at koşturduğu, o güzel yılların hasretiyle yanar. Gidipte geriye dönemeyenlerin acısını, yüreğinin en nadide yerinde saklar.     

Sivas´ın kutup yıldızıdır o. Kendi insanına sevdasından, kendini düşünmeye vakit bulamayan bir çelebidir. Kendinden başka herkesi düşünen, ?yağız ata binip öte diyara gitmeyen? bir gönül adamıdır.

Hani Necip Fazıl´ın Reis Bey´indeki deli misali, dünyanın bir yerinde, bir kötülük vücuda gelse, onun sorumluluğunu içinde taşıyan bir ruh halidir hayatı. Nerede bir garibanın gönlü burkulsa, kendi gönlünü burkulmuş bilir. Gelenekten gelen, bir asalet taşır içinde. Öyle asil bir duruştur işte onunkisi.  O, Yunus´tan, Mevlana´dan, Dede Korkut´tan, Karacaoğlan´dan aldığı sevgi ışığını, Sivas´ımızda yansıtan, bir halk kahramanıdır?

 Hemen hemen her yerde karşınıza çıkabilir. Taşhan´da, Çerkezin Kahvede, Kale´de, Öğretmen Evinde, her an ona rastlayabilirsiniz. Ya ateşli bir sohbette, yada kafa dengi biriyle ?Genç Osman? marşını gür sesiyle söylerken karşılaşabilirsiniz.

Onca yığınların umarsızlığına inat, o bir deryadır. Hem de bütün balıklara bağrını açan bir derya...

 Ve? Vedası Dünyaya?

Dolu bir ömür, dolu bir gönül. Yunus vari bir koca yürek.Uzun yıların sarsıntısına dayanamayan bilge bedeni, âlemlerden gelen hüküm gereği seyri suluk eder zaman ve mekânlar ötesine?

Şehir suskun, şehir sakin?

Ölüm uykusunda her şey? Sakin bir kalabalık, dualar yüreklerde?

Çok sevdiği ve adını her andığında gözlerinin dolduğu Hz. Peygambere yolculuk?

Sivas Ulu Cami? Sevenleri yanında?. Sevenleri duada?

Bahara duran ağaçlara sıralanmış serçeler kadar asude her şey?

Ali Abi omuzlarda yolculanmakta sevmediği dünyadan. Zerrece değer vermediği dünyadan sevgililer sevgilisinin yanına doğru seyri suluk halinde?

?Aldatan olma da bin defa aldanan ol? yüce erdemi ile gönüllere Sivas´ın Kutup Yıldızı?

Yolu gül olur? Gülce bir ömrün yolu elbette gül olur?Zaman ve mekan aşan duygularla birlikte yolu gül olur? Kadir bilir mi dünya bilemem ama, bir Yunus´u kollarına alan Yukarı Tekke, asude bir konuğunu ile hemhaldir aslında?

                                                                                  OSMAN ÇELİK



Anahtar Kelimeler: Sivas KUTUP Yıldızı