SİVASLI BİR ÖĞRETMEN VE ANA DİL

SİVASLI BİR ÖĞRETMEN VE ANA DİL

Artin KORKOR Yazdı...

Amcamın kızı Mayreni Korkor ,bana kuzenden de öte bir kardeşti.Sivas´ta aynı evde doğmuş,aynı evde büyümüş,beraber yiyip beraber içmiştik.Gezmelere kardeşlerimizle hep beraber giderdik.Annelerimiz hepimize anne babalarımız hepimize baba olmuştu.

Okul çağına geldiğimizde Ziya Gökalp İlkokulu´nda aynı sınıflarda okuduk. Mesrure hanım,Sulhi bey,Avni bey ikimize de hoca oldu.İlkokuldan sonra Mayreni,kız enstitüsünü seçti.Oradan mezun olduktan sonra Ankara Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu´nu kazandı.

Sivas´tan 1968 yılında dört kız arkadaşıyla beraber okumaya Ankara´ya gitti.Orada okula yakın bir ev kiralayarak, Mayreni ve dört kız arkadaşı bir kardeş gibi hep beraber hem oturdular hem de okullarına devam ettiler.

Ramazan ayı geldiğinde arkadaşları oruç tuttuğundan, Mayreni de onlara saygı gereği,Müslüman olmadığı halde onlarla beraber oruç tutar,sahura kalkar,onlarla beraber iftara otururdu.

Bu ahenkli birbirine saygılı okul hayatı dört yıl sürdü ve mezuniyetten sonra herkes Sivas´a evine geri döner. Mayreni yıllar sonra 1999 yılında ailesiyle beraber Avustralya´ya yerleşir. Bir gün orada Türk bir çocukla karşılaşır. Konuşma esnasında çocuğun güzel Türkçe konuştuğunu farkeden Mayreni,Türkçeyi nasıl öğrendiğini sorar.

Çocuk da haftada bir Türkçe dersi aldığını fakat üzgün olduğunu söyler. Nedenini sorduğunda, ders veren öğretmenin Türkiye´ye geri döneceğini ve bütün sınıfın buna çok üzüldüğünü söyler. Mayreni duyduklarından etkilenir ve Victoria eyaletinin Geelong şehrinde bulunan ?Victorian Scholl of Languages ?adlı devlet okuluna,Türkçe öğretmenliği için başvurur.Diplomasını gösterir ve hemen kabul edilir.Zaten o zamana kadar ders veren hocanın asıl mesleği öğretmenlik değildir ve Türkiye´ye kesin dönüş yapacaktır.

Mayreni bu okulda tam 15 sene,2017 yılında emekli olana kadar severek çocuklara Türkçe dersi öğretir.Ders verdiği çocukların bazıları büyüyüp,onlarda evlenip çoluk çocuğa karıştıklarında Mayreni´yi unutamazlar ve çocuklarını yine Mayreni´ye Türkçe öğrenmeleri için getirirler.

Geelong,Victoria eyaletinin ikinci büyük şehridir ve o yıllarda 100 kadar Türk aile yaşamaktadır. Ana dilini öğrenmek çocukların en doğal hakkıdır. Kimse buna engel olmamalıdır.Hatta çocuk birden fazla dil biliyorsa bunun kimseye zararı olmaz,aksine faydası olur.Zaten bazı diller artık yok olmak üzere.Türkiye´de Ermenice (Batı Ermenice Lehçesi) bugünkü Ermeni toplumunda sadece küçük bir azınlık tarafından konuşulmaktadır.

Unesco´nun koruma altına aldığı Ermenice,yok olma sürecine girmiştir. Yurt dışında yaşayan Türk ailelerinin ana dillerini öğretme problemleri varken, diasporada yaşayan Ermeni ailelerinde başka garip bir durum vardır.Bu durumu üniversitede hocam olan Prof.Nevzat Yalçıntaş, şöyle değerlendirir. ?Daha uzak ülkelere ve kendilerini daha çok asimile edecek kültürler içerisine gitmişlerdir. Almanya´ya 15 yıl evvel giden bir Türk doktorunun çocuğu ile Türkçe konuşamıyorsunuz.1920 lerde Amerika´ya gitmiş Türk Ermeninin evinde Türkçe konuşursunuz. Bunları hepimiz biliyoruz.Prof.Nevzat Yalçıntaş,Dünyada ve Türkiye´de Nüfus Sorunları,İstanbul 1975,s.112. ?

Peki ,Mayreni kendi ülkesinde kendi ana dilini öğrenebilmiş miydi? Elbette ki hayır.Bir zamanlar Sivas´ta sayıları 12 ye varan Ermeni okulları birer birer kapatılmış,Sivas Ermenileri kendi ana dillerini öğrenmekten mahrum kalmışlardır.Benim dedem Sivas Aramyan Ermeni Okulundan mezun olurken,dedemden sonra gelen kuşak Ermeni okullarını görememiştir.

Benim zamanımda dedemin gittiği okulun yerinde İmam Hatip Okulu vardı. Mayreni insan haklarını savunan, insanları, kökenleri ne olursa olsun seven biriydi. Her insanın kendi ana dilini öğrenmesi için, yıllarını vermişti. Hayat nelere kadir... Ait olduğun topraklarda ana dilin öğretilmesi bugün bile hala tartışılıyorken, Mayreni Avustralya´nın Geelong şehrindeki Türklerin,ana sütü gibi hak ana dili eğitimi için mücadelelere girişiyor o yıllarda.

Bugün Geelong şehrindeki Türklerin çocuklarının Türkçe ana dili öğrenmelerini ?Sivas´lı bir Ermeni´ye ? borçlu olmaları ?Tanrı´nın görünmez eli ? mi acaba?



Anahtar Kelimeler: SİVASLI ÖĞRETMEN
Melih Şeker
7.09.2023 16:23:47
Artin Bey. Atalarımız savaş halinde haklı ya da haksız bazı insanlık dışı olaylara karışmışlar fakat benim benim çocukluk ve hatta gençliğimde dükkan komşumuz Seval Mağazası sahipleri Tahir İşcanlı ve oğlu mahir İşcanlı ile babamlar iyi komşuluk ve dostluk ilişkileri geliştirmişler ve birbirlerine karşı saygılı davranmışlardır. Hatırladığım; Mahir ağabey ile babam Kemal Şeker hemen hergün öğle vakitleri Yeni Harman sigarasına iddialı tavla karşılaşmaları vardı. Hatta bir gün öyle bir kapışmışlardı ki ; öğlen vakti başlayan tavla maçları taaa gecenin saat 1'i,ne kadara sürmüş ve Mahir ağabey her nedense çoğu kez yenildiğinden Yeni harman sigaraları (babamın yeter Mahir işi tadında bırakalım demesine rağmen ) Mahir ağabeyin ısrarı karşısında kumara dönmüş ve katlamalı olarak biriken sigaraların tutarı bir ev fiyatına ulaşmıştı. Babam, gel Mahir burada bırakalım ben bir şey istemiyorum demesine rağmen Mahir ağabeyin hırs gözünü bürümüş ve ve en sonunda evini ortaya koymuştu. Bababm bırakmak istedi ise de "Kemal ağbi oynamazsan vururum seni " diye tehdit derecesine ulaşmıştı.Babam ise istemeye istemeye oynamasına rağmen evi de kazanmıştı. Ondan sonra üzgün bir biçimde ayrılınmıştı. Ertesi günü Mahir ağabeyin eşi babama gelmiş ve olayın doğruluğunu Mahir ağabeyin evin tapusunu illa babama vermek istediğini söylemiş ve konuyu bir de babamdan duymak öğrenmek istemişti. Babam ise Yok ...hanım ben ne sizin evinizi alırım ne de başka bir şeyinizi. Biz kaç yıllık komşu ve dostuz. Biz bu oyunu zevk için oynuyorduk ama Mahir hırsı ile işi kumara çevirdi. Senin için rahat olsun. Git evinde rahat rahat otur demişti.