SİVASLI Cesur Yürek SİNEMAYA

SİVASLI Cesur Yürek SİNEMAYA

Sivaslı Cesur Yürek Mihrali Bey, Türk Sineması tarafından keşfedilmeyi bekliyor. Yemen´de büyük kahramanlıklar gösteren ve adına türküler ağıtlar yakılan Mihrali Bey´in kahramanlıkları dilden dile dolaşıyor.

 Kültürel damarları çok zengin olan Sivas deyim yerinde ise saklı cennetler gibi keşfedilmeyi bekliyor. Çetin coğrafi şartların yoğurduğu Sivas insanı, ağıtta, türküde, manide duyguları ile coşarken ilginç insan portreleri ile de araştırmacıları bekliyor.

İlginç yaşamı irdelendiğinde Türk Sinemasına onlarca konu armağan edeceği belirtilen Mihrali Bey´in, hayatının mutlaka sinemaya aktarılması gerektiği vurgulanıyor.

Padişahın bir sözü ile Yemen´e gidip, orada büyük yararlılıklar gösteren bu ünlü kumandanın orada hayatını kaybetmesi ise Cesur Yürek vari bir sahneyi akıllara getiriyor.

Atlı birlikleri ile Yemen çöllerinde deli rüzgârlar gibi esen Kahraman Mihrali Bey´in hayatının mutlaka sinemaya aktarılması gerektiğini dile getiren araştırmacılar, bu ünlü Sivas kahramanının unutulmaması gerektiğini dile getiriyorlar.

Konağının da restore edildiği bilinirken, bu konak ve etrafında gerçek yaşamının ele alındığı bir belgesel ve akabinde beyaz perde çalışmalarının, Sivas´a çok önemli kazanımlar ekleyeceği vurgulanıyor.

 

MİHRALİ BEY KİMDİR?


Karapapak-Terekeme Türklerinden olan Mihrali, Tiflis vilâyetinin Borçalı sancağına bağlı Darvas Köyü`nde büyümüştür. Daha, küçük yaşlarda ata binmeye, silah kullanmaya başlayan Mihrali, kısa boylu, etine dolgun, kara yağız ve sevimli biridir. Genç yaşlardaki gözü pekliği, cesareti, mertliği ve çevikliği dillerde söylenir olmuştur.

Mihrali, on yedi yaşındayken babasını kaybeder. Ruslar, Mihrali ve kardeşlerinin uğraşmaların rağmen, Abdullah Ağa`nın Müslüman mezarlığına gömülmesine izin vermez ve Karapapakların inançlarına, adetlerine ters düşen bir usulle kendi mezarlıklarına gömerler.
Civar köylerde bulunan Karapapaklar, Çerkezler, Çeçenler, Lezgiler Darvas Köyü`ne gelip başsağlığı dilerler.
Mihrali, o gece rüyasında babasını görür. Babası hiddetlidir. "Utanmıyor musun? Beni o mezarlığa nasıl gömdürdün? Yazıklar olsun sana! Eğer benim na`şımı bu kafirlerin içinde korsan, hakkım haram olsun." der.

Rüyanın etkisiyle aniden uyanan Mihrali, yatağından fırlar. Babasının hayali gözünün önünden hiç gitmez. Kılıcını beline bağlar, hançerlerini kuşağının arasına sokar, yanına kazma kürek alır, dışarı çıkar. Vakit gece yarası olduğu için köy halkı derin uykudadır. Mihrali, doğruca mezarlığa gider.

Kısa boylu olmakla beraber, çevikliği sayesinde bir hamlede yüksek duvardan atlar. Nöbetçilere görünmeden babasının mezarına gelir. Mezarı kazar ve babasını çıkarır. Bir an önce oradan uzaklaşmak düşüncesiyle babasını omuzlar, koşar adımlarla mezarlıktan ayrılır. "Dur! Eller yukarı!" sözüyle hareketsiz kalır. Nöbetçiler, na`şı yere bırakmasını söyler. Mihrali bırakır ama, bırakmasıyla beraber, onların üzerine sıçrar. Dövüşmedeki mahareti sayesinde, nöbetçileri öldürür.
Mihrali, babasını tekrar omuzlayıp Müslüman mezarlığına getirir, defneder. Sabaha doğru evine gelir. Olup biteni ağabeyi İsa`ya ve annesine anlatır. Kaçıp dağa çıkmaya karar verir.
Mihrali, Osmanlı topraklarına geçer. .. Yemen İsyanı baş gösterir. Bilhassa İngilizlerin teşvikiyle Osmanlılara sık sık isyan bayrağı açan Araplar, gün geçtikçe işi azıtırlar. Mihrali`yi çekemeyen Vali Reşit Paşa; "Bu isyanı bastırsa bastırsa, Mihrali bastırır." diye Abdülhamit`e haber gönderir. Niyeti, Mihrali belasından (!) kurtulmaktır. Padişahtan gelen haber; "Dilerse gider, dilerse gitmez. Ben, O`nu her şeyde serbest bıraktım." şeklindedir. Durum Mihrali`ye bildirildiğinde; "Gitmem." demeyi yiğitliğine yediremeyip atlısını toplayarak yola çıkar. Adana`da büyük bir kalabalık Mihrali`yi karşılar. "Oralar sıcaktır, sıcağına dayanamazsınız." diye vazgeçirmeye çalışırlar. Mihrali, geri dönmeyi gururuna yediremez. Yola çıkar ve bir zaman sonra Yemen`e varır. Yanındaki kardeşi bu sırada yüzbaşıdır.
Kimsenin baş edemediği ve bir zamanlar eşkıya iken sonradan büyük bir vatansever olup vatanına hizmetler yapan bu destan kahramanı Mihrali, Yemen`in sıcağına dayanamaz, hastalanır ve orada ölür (1906). Atlılarından çoğu da telef olur. Ancak, üç-beş kişi geriye döner. Bunlardan bazıları Acıyurt Köyü`nden Yüzbaşı Ahmet, Yetim İsmail, Mahmut Çavuş; Kurdoğlu Köyü`nden Gökçe Çavuş, Kuşkayası Köyü`nden T. Hüseyin`dir. Mihrali`nin kardeşi Ali Bey ise Yemen dönüşü gemide öldürülmüştür. Bir söylentiye göre, Sıvas`taki Karapapakların lideri olmak için Ali Bey`i, Tavşankuloğlu Hüseyin öldürmüştür. Mihrali Bey`in oğlu Rüştü Bey ise 1932`de vefat etmiştir.



Anahtar Kelimeler: Pazartesi SİVAS POSTASInda