Sivas, kendi büyüklüğünden habersiz, kupkuru bir şehri anımsatmakta.
Varlığından habersiz bir şehrin, geleceğe dair önemli düşünceler geliştirmesi elbette beklenemez.
Yarınlara yönelik büyük hedeflerin ortaya konulması elzemken, bu hedefleri somutlaştırmadan, Sivas´ın gelişmesini beklemek hayalden başka bir şey değildi.
**
Sevgili okurlar, sosyologların ve psikologların, Sivas halkı üzerinde ciddi araştırmalar yapması gerekir.
Bugüne kadar böyle bilimsel bir araştırmayı göremedik.
Neden Sivas, bir türlü kendi varlığından habersiz? Neden bu şehrin insanları, ortak çalışma aşkından hoşlanmıyor?
Dillerden düşmeyen tek şey, Sivas´ın kalkınması gerektiğidir. Lakin, bu sözlerin de içinin doldurulması lazımken, her ne hikmetse şehrimizde bu minvalde ortak bir çalışma da vücut bulamıyor.
Sivas´a özgü bir haleti ruhiyeyi oluşturduğumuzu ve çepeçevre etrafımızı saran nekahetten bir türlü kurtulmak istemeyişimizi, nasıl anlamlandırabiliriz?..
Başarılı bir iş veya düşünceyi, nasıl yerle bir ederiz gayreti hâkimken, yerle bir olanın da, yanında kendimizi hazır ve nazır bulma çabasını da elden bırakmıyoruz.
Hadi çıkın bunun içinden. Irmağın ötesinden bu tarafa, bir türlü geçmeyen Cumhuriyet Üniversitesi sosyolog ve psikologları da, bu durum karşısında sanırım çaresiz kalırlar.
Sivas´ı, en güzel özetleme hali; ne kimse öteye gitsin, nede yok olsun mantığı.
Artık Sivas´ın, acil bir şekilde önceliklerini belirlemesi lazım. Nasıl ve ne yönde yeni adımlar atılması gerektiği konusununsa, fikri olgunluğu yakalaması lazım.
Birileri beceremesin yok olsunda biz, bu başarısızlıklar üzerine kendi karalığımızı kuralım sığlığını bırakmak zorundayız.
Ortak akıl denilen üst duyarlılığı, Sivas´ın tamamına egemen kılmanın bir türlü yollarını öğrenemedik. Bütün dost sohbetlerde, ?filanca şehir bunu yapmış, diğeri şunu yapmış? türü örnekleri vermek yerine, başka şehirlerin Sivas´ı örnek almasını ne zaman sağlayacağız?..
***
Sevgili okurlar, şehir kimliğinin omurgalaşmasına katkısı olan herkesin, ?derin benlik? açmazından sıyrılarak, Sivas için üretme aşkı içerisinde hareket etmesi gerekmektedir.
Göç vererek tükenen bir şehrin, başka bir kurtuluş reçetesi bulunmamakta.
Kendi büyüklüğünü bilen ve bu büyüklük çerçevesinde gelecek yüzyılı ete kemiğe büründürecek bir Sivas için çalışmanın vaktidir.
Bu elbette, köklü bir zihniyet değişimi gerektirmektedir. Tortulaşmış ve bizi daima gerilerin en gerisine atan hantal zihniyet yerine, entelektüel bilgelik etrafında şekillendirilecek modern bir zihniyet, Sivas için olmazsa olmazdır.
