SİVAS?TA BETON, APARTMAN, KALORİFER ve SİNEMA

SİVAS?TA BETON, APARTMAN, KALORİFER ve SİNEMA

SİVAS?TA BETON, APARTMAN, KALORİFER ve SİNEMA

1922?25 yıllarında şehrimizin içinden geçen beş akarsudan biri olan Mısmılırmak üzerindeki ağaçtan yapılmış Karaağaç Köprüsü`nün taşıyıcı kirişleri çürür; bu durum tehlike arz ettiği için zamanın teknik heyetince köprü tablasının betondan yeniden yapılması için rapor hazırlanır. Ama Sivas`ta betonun, kalıbın, inşaat demirinin ne olduğunu, nasıl kullanıldığını yerli ustalardan hiçbiri bilmediğinden; Sivas`taki köprü, cami, çeşme, konak gibi eserlerin taş işçiliğinde pek çok emekleri olan Taşçı Vahap Usta-Dayı Ahmet`in babası- Samsun`da kısa bir süre beton işçiliği ile ilgili staj gördükten sonra. Karaağaç Köprüsü`nü söküp kısa sürede öğrendiği teknik bilgileri uygulayarak köprüyü yeniden yapar. Böylece Sivas`ta beton, inşaat malzemesi olarak ilk defa kullanılmış olur.

Sivas`ta ilk apartman 1932 senesinde İhsan Bey tarafından Beyaz Rus mimar Todor Ustaya İnönü Caddesi`nde dört katlı sekiz daireli olarak yaptırıldı. İsmine "Emek Apartmanı" denilen bu binayı kısa zamanda diğerleri takip etti. Halkımızsa yavaş yavaş ağaç, taş, kerpiç gibi geleneksel malzemelerle yapılmış olan koca bir ailenin birlikte yaşadığı ev ve konaklarda oturma yerine çekirdek ailelerin yaşadığı apartmanlarda oturmayı tercih etmeye başladılar.

1933 yılında temeli atıldıktan kısa bir zaman sonra tamamlanan lise mektebinin ek pavyonu Sivas`ta kaloriferle ısıtılan ilk binalardan biridir. İsmet Paşa İlk Mektebinde okuduğumuz 1940 veya 41 yıllarında, "Kışın evlerimizde nasıl ve nelerle ısınırız?" konusunun işlendiği ders saatlerinde muallimimiz Fikriye Akumut, kaloriferin -bu kelimeyi zor telaffuz ederdik- nasıl bir ısıtma aracı olduğunu tanıtmak için sınıfımızı lise mektebinin yeni yapılan ek binasına götürmüştü. Binanın kalorifer dairesi denilen, elektrik ışığıyla aydınlatılmış bodrum katma indiğimizde; çevresi bezle sarılı onlarca boruyu, vanayı, uğuldayarak çalışan motoru, kalorifer kazanı dedikleri kocaman bir sobanın içinde kömür denilen siyah bir cismin yanmakta olduğunu merakla izledik. Eli yüzü isten simsiyah olmuş yalnızca gözleri ışıldayan yaşlı bir amcanın, "Aha şu gördüğünüz altında ataş yanan kazan var ya..." deyip anlattıklarını korku ve hayretle dinlemeye çalışıyor, bu binada oturanların yanıp haşlanmadan nasıl olup da kaynatılmış su ile ısınabildiklerine bir türlü aklım yatmıyordu.

- Sinema ?

1939 senesinde Kuşbaz Zabit Efendi`nin oğulları Cabir ile Rüştü kardeşler, Uzunyol Caddesi`ndeki evlerinin büyük bir odasını sinema salonu haline getirmişlerdi. Burada, mahalledeki genç arkadaşlarına yüz para, beş kuruş ücret karşılığında sinema izlettiriyorlardı. O akşam gösterilen acıklı bir filmi izlemekte olan gençlerden biri efkârlanıp sigarasını yakarken filmlerin alev almasıyla tutuşan evin yanması Sivas`ta çıkan ilk sinema yangını olarak kayıtlara geçmiş olabilir.

Sivas`ta ilk sinemanın 1930?35 senelerinde, Bengiler civarındaki Çay Hamamı`nm yakınlarında bir yerde açıldığı söylenir. Bizzat o sinemaya gidenlerden dinlemiştim: Filmde oynayan oyuncuların dudakları kıpırdıyor ama sesleri çıkmıyormuş. Bu yüzden halk buna "sessiz sinema" diyormuş. Sinemaya gelen izleyiciler filmdeki artistlerin hareketlerini, dudak kıpırtılarını kendi düşüncelerine göre yorumladıkları için bazıları kahkaha atıp gülerken bazıları da üzülürlermiş. Daha sonraları alt yazılı filmler gösterilmeye başlanmış; ama o zamanlar okuma yazma bilenler az olduğundan okumayı bilenler yanında oturanlara sesini duyurabilmek amacı ile heceleye heceleye bağırarak okumaya çalıştıkları için sinema seyretmenin pek tadı kalmamış. Şükür ki, 1936 senesinde Tan Sineması açılmış da ahali ağız tadıyla sinema seyreder olmuş.



Anahtar Kelimeler: 0