Bir zamanlar, Toro Bora, Bosna, Keşmir, Çeçenistan, Filistin, Doğu Türkistan gibi diyarların özgürlüğünü düşleyen Sivas’taki dindar camia, şimdilerde bunların yerine boş gördükleri koltukları düşlemeye başladılar. Bir çok anlı şanlı mücahit, müteahhitliğe terfi edip, manevi değerleri ise şahsi ikbali için kullanmaktan geri durmuyor.
Sivas’ta, seksenli ve doksanlı yılların ateşli dindar kesimi, şimdilerde evrim geçirmenin mutluluğunu yaşıyorlar. Din ve dünya işlerinin bir birinden ayrılması gerekliliğinin bir ifadesi olan Laiklik ilkesine sıkı sıkı sahip çıkan dindar camia, Fransa’yı dahi kıskandıracak bir anlamda, laikliği içselleştirmenin kıvancını yaşamaya devam ediyorlar.
Kendi istekleri ile evrime giren İslami kesim, camide dindar bir anlamda ibadetlerini yerine getirirlerken, camiden çıkar çıkmaz dünyayı kutsamaya ara vermemeleri, laikliği iyice içselleştirmişler yorumlarının yapılmasına neden oluyor.
Camide ibadetle meşgul olup, cami dışında din dışı pek çok şeye meyl eden dindar camianın, Laikleri bile kıskandıran bu tutumu laiklerce alkış alıyor.
Makam ve mevki konusunda da iyi bir sınav veremeyen Sivas’ın İslami kesimi, makam için her şey mübah dercesine, arkadaşına ve de dostuna dahi kazık atacak şekilde makam ve mevkiye saldırmaya devam ediyorlar.
Sivas’ta yaşayan dindar kesimin eşlerinin de muhafazakâr gettolarda yaşamayı tercih ettikleri, yığınla çanta ve yığınla yeni elbiseyi kutsayarak kendi ve eşlerinin yaşamlarının laikleşmesine katkı sundukları vurgulanıyor.
Meydanda “kahrolsun İsrail” diye bas bas bağıran pek çok İslamcının, kendi kurumlarındaki haksız idarecilerine karşı tam bir itaat ve korkaklık içinde oldukları belirtiliyor.
Dini camiye hapseden, sosyal hayatı ise vahşi kapitalizme göre yaşayan Sivas’taki İslami Camiaya mensup pek çok kişinin Laikliğe sıkı sıkıya sarılmaları hayretle izleniyor.
Ortak değerler için mücadele edelim, ortak bütçeler oluşturalım dendiğinde, “borcumuz var, ödememiz var” diye bahane uydurup topu taca atan dindar kesimin, “eşlerini Cumartesi günleri kadın günlerine” bırakıp, kendileri sokaklarda “melul mahzun” bir şekilde vatan kurtarmanın acınası lafazanlığını yaptıkları gözlemleniyor.