Ara ara gök endamı, her bir yanı sarıyor avare bulutlarla… Doğanın üzerine hüzün şerbeti salınmış sanki yeniden…Öte dağların yamacına inen kırağıları da, fısıldamaya başladı serçeler! Tohum toprak, uzun bir devranın son şarkısını tamamlaya tamamlaya, kıvrılıyorlar alın yazısı saatine doğru…Tik tak tik tak ilerliyor kaderi ören alın yazısı zamanı...
***
Yıkık bir duvarın kenarında boy gösteren dut ağacı, yaz boyu gürleyen yapraklarının efil efil oynamasını, son bir veda sukutu ile seyretmeye devam ediyor..
Vakti tekin bularak serpeleyen yağmur, bir sır gibi fısıldıyor sonbaharın gidişini…Ekimin son çeyreğine kalan bir sığırcık korosu da, alel acele selamlayıp dolunayı, ebruli bir şarkıyı da gagalarında taşıyarak yol alıyorlar sıcak ülke telaşıyla!
Sıra sıra dizili kaysı ağaçları, yapraklarının güneş rengini, indirmeye kıyamasa da sonbaharın eleğimsağma yüreğine, bir mühür gibi iniyorlar nedensizce.
Bir sonbahar sukutu, her bir yanda hükümvar dinginliği ile yayılıyor sebepsizce!. Güneşin buruk silueti, güz güllerine emanet ederek sırların en sırlısını, kışa doğru kıvrılıyor nedensiz ve niçinsiz.
Ara ara yağmur uğurluyor sonbaharı.
Sararan yaprakların, bağbozumu sonu salınan sular gibi avare dolaşmaları, ayrı bir ahengi soluklatıyor ruhun giz saraylarına…
Sonbaharın hüzün yağmurları bunlar... İğri iğri ağaç dallarını, şerbetleye şerbetleye iniyorlar yarı aksak şiirler gibi
Sonbaharı uğurlayan bu hazan yağmurlarına kanatlarını açan serçecikler, kışın bir oyuk bulmanın girdabıyla ötüyorlar öteden beriden…Bir ot yığını veyahut, kör pencere,sağır kapıya mahkum olmuş anılarla örülü terk edilmiş evleri kolluyorlar kışı geçirmek için...
***
Bütün tabiat sözleşmişçesine sonbaharı uğurluyor adeta! Sararan yapraklar, kokusuna meftun ayvalar, kenara sicim gibi dizilmiş kaysıcıklar,kışa hazırlanan serçeler, yürek sarnıçlarını uğurluyorlar birkaç haftadır...
Birkaç haftadır, iğri iğri güz şerbeti sunan esrik yağmurlar, soy aşkların bildirisine bir bildiri daha ekleyerek, veda şölenine şölen katıyorlar. Son bir şiir, son bir aşk, son bir adanmışlık gibi!..Tabiatı renk cümbüşüne bürüyen bahar sultanının, hüzne dair en önemli şiiri sonbahar.
Toprağa kıvrılan cemre, ıtır kokan dağlar, berraklaşan gözeler sonbaharı uğurluyor sanki. Her şey, sonbaharın sükûnetle yol almasına odaklanıyor yeniden.
Tuhaf bir hüzün, tuhaf bir kırılganlık, tuhaf bir sessizlik, tuhaf bir incinme uğurluyor adeta sonbaharı...Yine gök emsalsiz bir rayıha salıyor birkaç gündür…Sonbaharın son yaprakları da, ağaçlardan ruhsat alarak iniyorlar rüzgarın kolları arasına…
Toprağın alacağı vardı diyorum kendimce.
Yağmurun toprakla son söyleşmesi diyorum kendimce. Son ağaç yaprağının, rüzgarla raksına meftunu diyorum kendimce…