SOSYAL MEDYA
Maneviyatın tam olmadığından mıdır yoksa gerçekten insandaki ihtiyaçların zamana mekana göre değiştiğinden midir bilinmez; insanlar son yıllarda sosyal medya da kendini gösterme derdinde. Herkesin elinde bir telefon sağa sola bakmadan gözlerini ayırmıyorlar. Özellikle gençler telefonu olmadan yapamıyor. Telefon hayatın değil vücudun bir parçası olmuş durumda. Eskiden yaşanılan hayatı Allah bilsin yeter derken bugün bunu insanlara gösterme telaşı sardı .Eski ile yeni durum arasında dağlar kadar fark var oluştu Diyeceksiniz ki iyi de şimdi pandemi var. İnsanlar sosyal medyayı kullanmadan duramazlar ki. Tamam bu yıl pandemi nedeniyle insan ilişkileri biraz daha mesafeli gidiyor o yüzdende telefona veya sosyal medyaya sarıyoruz. Sosyal mesafeyi koruyalım derken fiziki mesafe açıldıkça sosyal medyaya kapıldık. Aslına bakarsanız bir çok sıkıntı yaşamış biri olarak şunu ifade edeyim kiinsanlar arasındaki bu fiziki mesafe daha önceden başlamıştı. Büyüklerimizin dediği gibi şu akıllı telefon icat oldu muhabbet de sohbette kayboldu. Oysa satırdan satıra yazılanlar insanı çok etkilemiyor ama sadırdan sadra (gönülden gönle) olanlar insana etki ediyor. Özellikle bunu eğitimde daha çok hissettik.
Sosyal medya vücudun bir azası hatta bazıları için üzücü de olsa ruhun bir parçası haline geldi. Artık her şeyi sosyal medya dan hallediyoruz. Birinin hastası mı var yaz altına Geçmiş olsun Allah şifa versin cenaze mi var Allah rahmet eylesin. Vazifemizi böylece yerine getirmiş oluyoruz. Telefon açayım bir sorayım durumu nedir sesini duyayım diyenimiz kalmadı. Yazılanlar kusura bakmayın ama özellikle bazıları hiç samimi de gelmiyor. Zaten yazılacakları da telefon otomatik olarak oluşturduğu için ortaya sanal tatsız tuzsuz bir şey çıkıyor. Şunu hatırlamakta fayda var gönülden olmayan her şey maalesef karşıdaki insanı çokça yoruyor. Zaten karşıdaki insan size de inanmıyor.
Bunun yanında bir de Cuma mesajları var. Hayırlı cumalar. Her hafta bir Cuma mesajı gelmese şaşırır olduk. Bir de sadece hayırlı cumalar olsun la yetinmeyenlerimiz var. Aman Allah’ım ne güzel sözler ne dualar öyle. Mesajı okuyan gönderini tanımasak ulema arif bir şahıs olduğunu düşüneceğiz. Bir bakıyorsunuz ki gönderenin Cuma ile hiç alakası yok namaza dahi gitmiyor. Karşılaştığım bir hadiseyi izninizle burada aktarayım;vatandaş her Cuma bana mesaj atıyor iyi niyet besleyerek bu adam beni ne kadar da çok seviyor derdim. Bir vesile ile karşılaştık. Her Cuma bana dua eden bu mübarek vatandaş vermesi sünnet alması farz olan selamı dahi almadı. Yüzümüze bakmıyor. Ne diyeceğimi bilemedim ne mi yaptım tabi ki vatandaşı engelledim. Anladım vatandaş bizi gruba eklemiş her hafta standart mesaj gönderiyor.
Sosyal medya biraz da insanın kendini olduğu gibi değil olmak istediği gösterdiği bir alan oluyor. Dolayısıyla ortaya çift kişilik çıkıyor. Allah için bir kuruş dahi hayır yapmayan namazsız niyazsız Sosyal mücahitlerinden ve vatan aşkıyla yanıp askerden kaçan sosyal medya askerlerinden geçilmiyor. Acaba bu insanlar neden böyle diye düşünüyorum. Neden insan sosyal medyada farklı bir kişilik sergiler? Bunun belki bir nedeni eleştirilme yadırganma ve toplum içinde dışlanma korkusu. Korkuyoruz niçin? Düşüncemizi söylesek bizi yadırgayacaklar. Hele de Sivas gibi bir yerde eleştiren ya da öven bir düşünceniz varsa illa ki bir taraf için bittiniz artık. Allameyi cihan olsanız bir düşüncenin ideolojinin müntesibi iseniz sizi göklere çıkarıyor yok karşı tarafta iseniz yerin dibine sokuyorlar.
Sadece bu dert birkaç kişi de mi var yok maalesef hepimiz aynıyız. Ne yapacağız o zaman sosyal medyayı kullanmayalım mı? Bir dönem medyanın gücü mü gücün medyası mı tartışması vardı. Biz bunu şöyle soralım sosyal medya insanları mı yoksa insanların sosyal medyası mı ? Cevabı size bırakıyorum…