--Sizi tanıyabilir miyiz ?
Sivas´ın Gemerek kazasının Sızır kasabasında doğdum. İsmim Süleyman Ulutaş. Çocuk yaşta çalışmaya başladım. Çünkü sekiz çocuklu bir ailenin altıncı çocuğuyum. Askerden dönünce Kayseri´de özel sektörde çalışmaya başladım. 01.01.2000 de emekli oldum. Yazları doğduğum köy olan Sızır´da, kışları Kayseri´de ikamet ediyorum. Evliyim dokuz çocuğum var yedisi kız, ikisi erkek. Birisi hariç hepsi yüksek okul mezunu.
--Sızır´dan biraz bahsedebilir misiniz?
Sızır ancak görerek yaşanarak anlatılır, çünkü bir cennet köşesidir. Ali Dağı´nın eteklerinde her yanından suların fışkırdığı, bir tarafı sık ormanlarında ki yayları, buz gibi sularıyla insana şifa verir. Bir tarafında Sızır´dan kaynayan sularla çalışan hidroelektirik santrali. Bir tarafında görülmeye değecek şelalesinden dökülen suların bir vadiden Kızılırmak´a karışana kadar değerlendirilmesi gereken güzelliklerdir.
Teleferiklerle, yüzme havuzlarıyla Türkiye´nin en güzel turizm bölgesi haline getirile bilir. geleceksin, göreceksin, yaşayacaksın. Anlatmakla tarifle bitmez.
--Şiir ve kültür hayatınız nasıl başladı?
Tabi ki çocukken başladım. İnanamazsınız ama ilkokul birinci sınıfta aşık oldum. Ve yazmaya başladım. Sivas´ın Divrik kazasından öğretmenim İbrahim Akkoç´ tan sazı görerek heveslendim. Babam çok güzel türkü söylerdi ancak saz çalmak günah derdi. Kendisi tef ile çalar söylerdi ben ise gizli gizli kendi kendime saz çalmaya başladım. İlk mahlasımı kendim takımıştım ( Kadersiz ). 1980´lerde benim saz çalmamı kabullenen babam mahlasımın yanlış anlaşılacağını, kadersiz mahlasının yanlış anlaşılacağını anlattı. Kadere inanmayan Müslüman olmaz dedi ve mahlasımı Destani olarak bana verdi.Türkiye´nin hemen her yanında saz çaldım söyledim bazı gördüğüm haksızlıklara isyan ederek konserler ve şölenlere gitmekten vazgeçtim. Sazı kendim çalıp kendim dinliyorum.
--Yayınladığınız şiir kitabı hakkında bize biraz bilgi verir misiniz?
İlk kitabımı Türk kültürüne bir katre olabilmek amacıyla çıkardım. İnşiallah amacına ulaşır. Çünkü âşıklık geleneğinin nesli kelaynak kuşları gibi tükeniyor. Her konuda olduğu gibi şiirde de hazır yemeyi alışkanlık haline getirdik.
Hasbel kader bir türkü çıkıyor bütün sanatçılar okuyup tüketiyorlar. Hiç biri araştırayım derleyeyim demiyor ( istisnalar hariç ). Millet olarak özümüze dönerek Türk şiirine sahip çıkmamız lazım. Bu kitaptaki amacımda buydu. Bütün şiirlerimi duraklı olarak kaleme aldım. Bizden yazmak, büyük Türk Milletinin de okuması dileğiyle saygılar sunarım. Kitabım Büyük Kitaplar Yayıncılık´ tan çıktı. İnternet üzerinden ve kitap mağazalarından temin edebilirsiniz.
--Yeni şiirlerinizden var mı? Varsa ne aşamada?
Tabi ki yeni şiirlerim var. Hani derler ya, beşikten mezara kadar aynen öyle. Duyduğumu, gördüğümü yazmaya devam ediyorum. Kısmet olur çıkarabilirsem yayınlanmaya hazır beş kitaplık şiirimi bilgisayara aktardım. Ancak ilim iltifat görmediği yerde eylenmez. Sizler alıp okuyacaksınız ki yayın evleri bizim kitaplarımızı bassınlar.
--Şiir ve kültür sevdalılarını tavsiyeniz nelerdir?
Her şeyden önce millet olarak okumamız lazım. Maalesef okumuyoruz. Benim görüşüm her insan okumalı çünkü her kitap alınır her kitap okunur. Bizim kitabımız oku diyor ama biz okumuyoruz. Soruyorum günah işlemiyor muyuz? Halk şiiri diyorlar ben Türk şiiri diyorum. Çünkü başka milletlerin şiirlerinde hece vezni ve kafiye yok. Dolayısıyla halk aşıklarının yazdıkları Türk şiiridir. Bizim milletimiz âşık bir millet.
Kime sorsanız ya türkü söyler ya da şiir yazar. Çok şükür uğraşsalar da bu kültürü yok edemeyecekler. Doğan Kaya´nın çıkırmış olduğu Sivas Halk Şiirleri ( Türk şiirleri ) beş ciltlik kitapta okursanız göreceksiniz nasıl cevherlerin olduğunu.
Okuyun, okuyun ve okuyun çünkü okumadan bir şey olunmaz. Okumayan topluluklar yalan yanlış her duyduğuna inanır. Bence en tehlikelisi bu. Saygılarımla?