TASFİYE SÜRECİNDEKİ TÜRK TARIMI
Yıllardır kendi üreticisini desteklemeyen Akp iktidarı çiftçilerin ellerindeki ürünlerin stokçuya ucuza satmasını seyretti ve ürettiğinden kazanamayan çiftçilerimiz bunun neticesinde ,şehirlere göç etmesine,tarımdaki nitelikli üreticinin toprağını terk etmesine sebep oldu. Öte yandan tarımsal üretim yerine,inşaat sektörüne destek verilince geçimini sağlamak amacıyla çiftcimizin bir kısmını da bu inşaatlarda işçi yada bekçiliğe mecbur etti.
Bu tabloyu devletin kendi kurumu olan TÜİK verilerine bakıldığında bile Türkiye’de çiftçi sayısı son 12 yılda yüzde 48 azalırken, tarım alanları da 18 yılda yüzde 12.3 azaldığını görmekteyiz .
Son zamanlarda artan tarımsal girdi maliyetleride %300/500 civarında bir artışı ortada iken bunun altında bir taban fiyat vermek,ithal ürünlerin bir çoğuna gümrük vergilerini sıfırlamak,tropikal ve altyapısı olmayan unun büyük kısmını bizden ,buğdayı Kanada ve Amerikadan ithal eden bir ülke olan Venezuelada tarım yapmayı düşünmek ,kuraklık yaşayan Nijerden 1milyon dekar araziyi kiralamak,yine 750 .000 dekar araziyi 2014 yılında Sudan da kiralayıp ancak hiç bir üretimin olmamasını iyi anlamak gerekmektedir.
Insanlık tarihi kadar eski olan ve buğdayın anavatanı olan yurdumuzda deposuna mazot koyup tarlaya gidemeyen çiftçimize destek verilerek daha ucuz ve kaliteli ürünleri üretmek yerine,üst üste yapılan bu hamleleri TÜRK tarımın tasfiyesinden başka bir şey olmadığı düşünüyorum.