TONUS’UN KIZAKLARI....
Elektrik, telefon ve televizyonların olmadığı, motorlu taşıtların yollarımızda pek görülmediği dönemlerde, 1960 - 1970 Li yıllarda çok kar yağardı. Öyle ki yüksek kesimlerde 2 - 3 metreyi bulurdu. “ Adam boyu yağmış “ denirdi. Yüksek geçitler yol vermez, Kulmaç Dağları ve Karatonus bahar sonuna kadar gelinlik giyerdi. O dönem yol açma çalışmaları da ancak şehirlerin ana yollarında yapılabiliyordu. İlçe bağlantı yollarını, köy yollarını açmak her zaman mümkün değildi. Millet kaderiyle başbaşaydı.
Kar çöktü mü; Tonus Köylerinin bazıları, kar az olursa; Sivas - Malatya yoluna erişmek için, Ulaş güzergahını kullanır; yol üstünde Kötüköyde ( Kazanpınar) İmamoğlu’na veya Küpeli Köyü’ndeki tanıdıklarına yahut Geven Ağaları’na misafir olurlardı. Eğer kar çok olursa; bunlarda diğer köyler gibi Karaboğaz güzergahını kullanırdı.
Karaboğaz’dan geçerek Sivas - Kayseri yoluna çıkarlardı. Bu da Hanlı Köyü’ne kadar yolculuk demekti. Bu yolculuklar da ancak kızaklarla yapılırdı. Bazı günlerde her iki güzergahta da kızaklar bile işlemezdi.
Köylerden; gerek şehirlere, gerek komşu köylere; çoğu kez yolcular aniden çıkardı. Hemen kızaklar hazırlanır; atların kuyruğu topuzlanır koşulurdu. Ahırdan çıkarılan atların sırtları örtülüp; her ihtimale karşı, yem torbaları doldurulup kızağa konurdu. Yolcular eğer hasta ise, kızağın üstüne yatak yorgan serilir; yok normal yolcular ise, kilim serilip binilirdi.
Koşum atlarına çok iyi bakılırdı. Evin delikanlıları atların arpalarını, keslerini ve yemlerini güzden hazırlarlardı. Atların bakımı, gençler arasında yarışa dönerdi. Evinde yetişik delikanlısı olmayanların geneli at beslemezdi. At beslemek için evde iki üç babayiğidin olması gerekirdi.
Dağın Ardı köylerinden ( Kızılhüyük - Taşlıhüyük - Harmandalı - Kürkçüyurt - Mutubey - Şekerpınar’ı Mezrası ve Yukarı İbicek, Aşağı İbicek’ten gelen yolcular; genelde Altınyayla’da ( Büyük Tonus) kızaklara binerlerdi. Diğer taraftan Tahyurt ve Bayındır Köyleri bazen Ebesil’den ( Samankaya), Ganah Boğazı’nı kullanır Şarkışla’ya gider; çoğu kez de Güzeloğlan- Kaleköy- Şahlı güzergahından Karaboğaz’a girerlerdi.
Tonus Ovası’nın poyrazı kurşun gibi işler; Karaboğaz’ın sazağı dudakları, dilleri dondururdu. Irmaktan her geçişlerinde üstleri sırılsıklam olurdu. Çoğu zaman kızakları yan yatarak devrilir; üstlerinde bulanan giysileri, dondurucudan çıkmış gibi buz tutardı.
Geceye kaldıklarında yol üstündeki köylerde ( Gazibey - Çongar - Güney ) bir tanıdıklarına misafir olurlardı. Sıcak odaya girdiklerinde, ellerinin ve ayaklarının buzunu çözmek için karlarla ovulduğunu hatırlarım.
Kışın en şiddetli aylarında üç dört saat yolculuklar yapılırdı. Kimi lohusa taşırdı, kimi yaralıları, kimileri de yaşlı hastaları. Zaman zaman tipi tutar, sabah erken saatlerde de sis çökerdi. Bütün bu zorluklara rağmen, umuda yolculuk vardı.
Şimdi her birinin anlatacağı hikayesi, unutulmaz anıları var ama, maalesef onlarda kıratlarla gittiler. O kışlarda; gözleri kardan kamaşan, elleri ayazdan donan yiğitlerin gittiği gibi.
Belki o dönem, farkına varılamadı. O atlara, o kızakçılara, onları misafir eden hanelere çok şey borçlu olduğumuzu şimdi daha iyi anlıyorum. Misafir oldukları evlerde, şiddetli kar yağışı nedeniyle günlerce kaldıkları olurdu. Kar sertleşir veya kızaklar gidebilecek şekilde yol açılınca tekrar yolculukları başlardı.
Bu misafirlikler büyük dostluklar kurar; bu dostluklar ileriki yıllarda akrabalığa kadar giderdi.
El, ayak çatlatan ayazlarda, buzlarda, tipilerde bu günkü İlçenin; şu an Devlet Hizmetinde görev yapan Mülki İdare Amirleri, Akademisyen, Bürokrat, Hukukçu, Öğretmen, Mühendis, Subay, Polis ve daha nice kutsal meslek sahibi gibi evlatlarının kaderini taşırlarmış meğer.
O kızaklar; yolda, belde kaldılar; tipi, boran, ayazda kaldılar ama yılmadılar. Hep umut doluydular. Umut taşıdılar.
Hem hasta, hem öğrenci, hem düğün alayı götürdüler, getirdiler. Hasret kavuşturup; küskün barıştırdılar. Köyleri, evleri, hısım akrabaları kaynaştırdılar. Yurtdışına işçi göçünü ( Almancı ) taşıdılar kızaklarla, arabalarla.
Kimi gün erzak, bazen davul zurna ile kınacı, çeyiz; kimi zaman nur topu gibi bebek getirip; ebeleri, dedeleri mutlu ettiler. Çoluk çocuk, genç ihtiyar, şehit, gazi, asker taşıdılar. Düğün alaylarında yarış ettiler Tonus Ovası’nda.
Kimi gün de ya karalı bir haber, ya yaralı bir yiğit, ya da cenaze getirdiler. Hastaların bir kısmı ya kızaklarla döndüler, ya da sevinçleri, mutlulukları kara toprağa gömdüler.
Köylerden umutlarımız aktı yağız atlarla, tipide, kışta, fırtınada. Siyah perçemli yiğitlerin kullandığı kızaklarla gittiler.
Sinemizde köyümüz, yarınlar İçin şehirlerde hayallerimiz vardı. Umutlara, hayallere döndük yönümüzü Tonus’un Kızakları ile. Gittiler gitmesine de; kimileri umdukları ile, bazıları da buldukları ile mutlu oldular.
Yaz aylarında aynı Kızakçılar, atarabaları ile hizmet ettiler, komşularına, akrabalarına, köylülerine. Bazen gönüller kırıldı, dostlar darıldı ama hiç kimseyi darda bırakmadılar.
Bu büyük hayalleri, umutları, bu ağır hasret yükünü kimler mi taşıdılar? Evinin, yuvasının olanca derdine rağmen kimler mi ağladı, güldü bizimle? Kimler miydi o hasret kavuşturan kızak sahipleri?
Altınyayla’dan ( Büyük Tonus) Hamza Çavuş’un Ali Öztoprak, İbrahim Çavuşlar’dan Yusuf Dabak, Nenniler’in Üsük Emmi, Yağız Emmi, Muzaffer Taşdelen, Kirizler’in Kamil Ağca, Halıtlar’ın Kadir Uğur, İsmail Akbulut......
Şahlı Köyün’den( Doğupınar) Çil Hacı, Haceli’nin Ümmet, Durak’ın Mehmet Gürbüz....
Kaleköy’den ( Kale Mahallesi) Hacı Yusuf’un oğlu Edip, Kahya’nın oğlu Mevlüt, Reşit’in oğlu Süleyman( coruh), Demirciler’in Ahmet, Faraş Hacı’nın oğlu Kuzubey, Muhtar Yusuf’un oğlu Nazım, Hacı Mirzagil’in Yusuf, ....
Başyayla Köyünden( Mezere) Bekir’in Mehmet, Mantıcılar’ın Gani, Hanifiler’in Haydar, Bekirler’in Fikri, Hanifiler’den Abdullah (Apık),.......
Alaca’dan ( Yeşilyurt Mahallesi) Hacı Bayram, ......
Deliilyas Beldesi’nden; Mıhtat’ın Emin Demirkoparan, Şaban Tek, Mahmut Darıcı( Goca Mahmut), Ethem Baş( Kara Etem), Haşim Baş, Edo’nün Rahmi Darıcı, Tekkeşinin Ağa, Güveli’nin Ali Üzük ve Salih Akbulut .....
Kızılhüyük Köyün’den; Gazi Ağca, Ahmet Turan Kitiş ......
Taşlıhüyük Köyün’den; Halit Kaya, Kazım Temiztürk, Halit’in Hasan Yılmaz, Seyit’in Ahmet......
Harmandalı Köyün’den; Zekeriya, Hacı Yusuf Dönmez, .......
Kürkçüyurt Köyün’den ( Altınyurt Mahallesi) ; Mustafa Saf( Cakka), Mustafa Şimşek( Ado), Aliveli’nin Osman Toprak.....,
Mutubey Köyün’den; Hacı Mustafa Doğan
Gümüşdiğin Köyün’den; Veli’nin Abdullah ....
Tahyurt Köyün’den; Hasan Gökçe ( Hasan Çavuş), Süleyman Çakmak.....
Başören Köyün’den; Hacı Karabulut ( Çukurun Hacı ), Abidin....
Bayındır Köyün’den; Kadir Parlak, Halife Çınar ......
Adını zikredemediğim daha nice koçyiğitlerdi.
O yıllarda, o yollarda bizimle ağladılar, bizimle güldüler. Derdimizi azaltıp, sevincimizi çoğalttılar. Bizimle donup; bizimle üşüdüler. Hülasa o toprakların kaderini, hayallerini, umutlarını bizimle şehirlere taşıdılar.
İyi ki de varlarmış. İyi ki de taşımışlar. Çoğu zaman ücretsiz, kendileri hasta olarak; götürüp getirdiler yolcularımızı, hastalarımızı. Onlara ne kadar dua etsek, ne kadar helallik istesek azdır. Allahım bu Koçyiğitlerin hepsinden razı olsun.
Biliyorum ne yapılsa hakkınız ödenmez. Sizler yine büyüklük ederek; sizi unutanları Allah’ın huzuruna borçlu götürmeyin. Hakkınızı helal edin.
Bu yazıda adı geçen veya geçmeyen tüm hasret kavuşturan, umut taşıyan kızakçıları saygıyla yadediyorum. Şu an aramızda yaşayan bu koçyiğitlere Allah’tan sağlıklı ömürler, vefat etmiş olanlara da rahmetler diliyor; kaynak kişilere teşekkür ediyorum.
Ruhunuz şad, mekanınız cennet olsun Tonusun Kızakçıları.....
Saygılarımla...
Bekir Güzeldağ...20. 11. 2020
—————
KAYNAK KİŞİLER...
Muzaffer Yılmaz...Kaleköy
Dündar Akbulut ..Gaziosmanpaşa
Sedat Darıcı....Delilyas
Osman İbicek....Altınyayla
Nadir Bıyık ...Altınyayla
Necmettin Gürbüz..Şahlı
Faruk Tokuş.... Mezere
Kadir Dabak... Altınyayla
Mevlüt Tek .... Başören
FOTO: AA.