TÜRKİYE? NİN SOSYOLOJİK YAPISI-1-

TÜRKİYE? NİN SOSYOLOJİK YAPISI-1-

TÜRKİYE? NİN SOSYOLOJİK YAPISI-1-

Bu makale dizimde, Türkiye? nin toplumsal olarak geçmişini ve bugününü, artılarıyla ve eksileriyle tartışmayı hedeflemekteyim.

Öncelikle, ülkemizin geçmişten günümüze kadar olan toplumsal nitelikleri incelenecektir. Daha sonraki kısımda da ?Türkiye?nin Toplumsal Yapısının Bugünkü Durumu? ele alınacaktır. Türkiye?nin toplumsal yapısını 3 ayrı grupta incelemekte fayda var:

  1. 1.      Otoriteye ve Birincil Gruba bağlılık
  2. 2.      Toprağa bağlılık
  3. 3.      Dinsel bağlılık

 Şimdi bunları ayrı ayrı analiz edelim.

  1. 1.      Otoriteye ve Birincil Gruba bağlılık: Otoriteye bağlılık, insanların bir lider olmadan hareket edememelerine neden olmaktadır. Bu durum insanların her şeyi ?devlet babadan? beklemelerine neden olmuştur. Geleneksel aile yapılarında, baba ya da en yaşlı aile bireyi; kırsal kesimde, büyük topraklara sahip toprak ağası otoriteyi elinde bulunduran kişi ve gruplardır. Bu durum, bireylerin ve toplulukların, bağımlı kişilikler veya kitleler oluşturmasına neden olduğu gibi, başına gelen en ufak olayın suçlusunun devlet olduğunu düşünmesine sebep olmaktadır. Mesela insanlar, gökten yağan çamurlu yağmura bile, ??bunlar hep başbakanın yüzünden başımıza geliyor?? diyebilmektedir. Gökten çamurlu yağmurda yağar; karlı yağmurda yağar ama önemli olan kişilerin bireysel olarak çabaları ve yapıp ettikleridir.

Diğer taraftan, kırsal topluluklarda ve kentlerin gece kondu bölgelerinde, birincil gruplara bağlılık söz konusudur. Aile, komşuluk, akrabalık, hemşerilik bağlılığı canlı olarak varlığını korumaktadır. Bu özellikler, Osmanlı devlet geleneğinden günümüze kadar varlığını sürdürmektedir.

Ülkemizde, akrabalık ilişkileri aracılığıyla, kırsal alandaki akrabayı, hemşeriyi koruma altına almak gibi sorun çözme alışkanlığı, hukukun kurumsallaşmasını engellemiştir.

Kırdan kente göç ile beraber, yerleşik düzene geçilmesi bir dizi toplumsal bunalımı beraberinde getirmiştir.  Yasalara alışamama, kent kültürüne uyum sağlayamama, köy kültüründeki birincil grup ilişkilerden kaynaklı olup, bugün yozlaşmış olan bazı kurum ve ilişkilerin kaynağını oluşturmaktadır.

 Mesela, eve girerken kapının dışında çıkarılan ayakkabıların orada bırakılması köyün verdiği güven ortamını kentte de devam ettirme tutkusudur. Başka bir örnek daha verecek olursak, apartmanın balkonundan halı silkeleme, elektrikli süpürgenin icat edilmediği döneme nostaljik duygusallık besleme kompleksidir. Veya beşinci kattaki mutfağın camından demlikteki çayı ?foşuurtt? diye aşağı sallamak, sallama çay ile özdeşim kurma ruh halidir. Belediyelerin yaptırdığı ca?nım kaldırımları kullanmayarak, yolun ortasından aheste aheste yürümek;  ?dar geldi sana Ankara, Safiye de kaçtı Osman?a türküsünü ?dar geldi bana kaldırım? şeklinde kente uyarlamak, özgürlüğün dik alasını bu şekilde çıkarmaktır. Es kaza bir araba çarpsa da böcek gibi ezilsem; son nefesimi ?batsın bu şehir? ile versem tarzında bir arabesk kültürüne şehit gitme hevesinden başka bir şey değildir.

  1. 2.      Toprağa bağlılık: İnsanların doğup büyüdüğü ?yerlere? bağlı olması toplumsal yapımızın bir başka özelliğidir. Sıla özlemi, toprak hasreti bu niteliğimizin birer ürünüdür.

Mesela, ?beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar? şeklindeki şarkı sözleri, insanımızın toprağa bağlılığının türkülerimize yansımış halidir. Bir başka örnek verecek olursak, insanların vefat ettiklerinde baba ocağına defnedilmek istenmesi, toprağa bağlılığın bir başka halidir.

  1. 3.      Dinsel bağlılık:  Türk toplumu, din ve geleneklerine bağlı bir topluluktur. Ve insanların birçok davranış örüntüsünün temelini oluşturmaktadır.

Örneğin, Üniversite?de başını kapatmak isteyen genç kız bunu dinsel inançlarından(aralarında süs, hava atmak isteyenleri ayrı bir zaman tartışalım) dolayı yapmak istemektedir. Altında siyasi nedenler aramak, dananın altında buzağı aramak gibidir. Dini bayramlarınız vardır, içerisinde hem dini vazifeler yerine getirilir hem de akraba ziyareti yapılır. Ya da Orta Asya?ya çekirge, hamam böceği, karınca dış satımı yapmanın dinen caiz olup olmadığını öğrenme çabalarına girmek, özünde her ne kadar Müslümanlık vecibelerimizde problem olduğunu gösterse de söz?ünde Müslümanmış gibi yaşamaya çalışılması, dindar(!) bir toplum olduğumuzu göstermektedir.

-*-

Otoriteye ve birincil topluluklara bağlılık, insanların içe dönük bir özellik kazanmasına neden olmuştur. Çünkü karar verme sürecinde etkin bir rol oynayamayan, akraba ve komşuları ile sınırlı dünyada yaşayan insanlar, kendileri dışında gelişen olaylara pek ilgi duymazlar. Örneğin, çevreyi koruma ve onu temiz tutmak, hayvanları korumak ve sahipsizlere sahip çıkmak gibi. Gerçi ülkemizin henüz, insana değer verilmesi gerektiğini fark edememiş olması, ona çevreyi koruma, hayvanları koruma için duyarlılık kazanamaması üzerine ?ne alaka?? sorusunu sordurmaktadır.

Dışa kapalı ve içe dönük olmaları, insanların çevrelerine karşı kuşkucu ve güvensiz olmalarına neden olmuştur. Ayrıca kendisi dışındaki olaylara pragmatist bakması kaçınılmaz olacaktır. Herkes için fayda sağlayacak kamu hizmetlerinin hep başkaları tarafından yapılmasını ister, yani ?nemelazımcılık? duygusu hakimdir?

Referansım: Gökçe, Birsen., Türkiye? nin Toplumsal Yapısı ve Toplumsal Kurumlar (2004), Ankara: Savaş Yayınevi



Anahtar Kelimeler: 0