Tarih: 16.05.2024 17:25

TÜRKİYEDE ACİL DURUMLAR VE ACİL KÜLTÜRÜ

Facebook Twitter Linked-in

TÜRKİYEDE ACİL DURUMLAR VE ACİL KÜLTÜRÜ

Günümüzde, sağlık politikalarındaki hızlı değişmeler, tıbbi cihaz ve uygulamalardaki teknolojik gelişmeler, bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış tedavi yaklaşımlarının deneyimli profesyoneller tarafınca daha yaygın kullanılmaya başlamasıyla sağlık hizmetlerinin içerisinde acil sağlık hizmetlerinin yeri ve önemi giderek artmaktadır. Deprem, sel, çığ gibi doğal felaketlerin yanı sıra savaşlar, sınır ötesi operasyonlar, kitle imha silahların kullanılması tehditlerinin varlığı ise hastane öncesi acil sağlık hizmetlerini vazgeçilmez bir konuma getirmiştir.

Hastane öncesi acil sağlık hizmetleri, doğrudan yaşam hakkı ile ilgilidir. Acil tıbbi yardıma ihtiyacı olan bireylere yer ve zaman kısıtlaması olmaksızın yaşam kurtarıcı tedavilerin başlanması ve hastanın güvenli bir şekilde sağlık kuruluşuna naklinin sağlanmasını amaçlamaktadır. Bu amaçta başarılı olabilmemizin temel şartlarından biri, bu hizmetten yararlananların ve de bu hizmeti sunan sağlık profesyonellerinin ‘’Acil Kültürü’’ farkındalığının bulunmasıdır. Bilinen insanlık tarihi boyunca bu uygulamalar ‘yardım’ ve ‘taşıma’ adı altında yapılagelmekte olup bu konudaki önemli tarihsel gelişmeler aşağıda sıralanmıştır :

- 1487 yılında İspanya’nın ‘’Malaga Kuşatması’’ sırasında atlı arabalarla tarihte ilk ambulans benzeri araç kullanıldığına dair kayıtlar mevcuttur.

- 1590 yılında Fransa ordusu, yaralı askerlerin taşınması için özel birlikler kurmuştur.

- 1732 yılında bir maden işçisi tarafından ilk defa ağızdan-ağıza soluk verme uygulaması yapılmıştır.

- 1797 yılında Romalılar ve Yunanlılar savaş alanındaki yaralı askerleri taşımak için savaş araçlarını kullanmışlardır.

- 1865-1869 yılları arasında A.B.D.’de hasta ve yaralılar bölgesel olarak hastaneye üzerinde at resmi çizilmiş arabalarla taşınmıştır.

- 1878 yılında ilk sivil ambulans organizasyonu İngiltere Londra’da kurulmuştur ve sonradan tüm dünyada yaygınlaşmıştır.

- 1896 yılında boğulma kurbanlarının yeniden canlandırmasını açıklayan ilk büyük yayın yapılmıştır.

- 1915 yılında bilinen ilk tıbbi hava taşıma Arnavutluk’tan Sırp Ordusunun geri çekilmesi sırasında kullanılmıştır.

- 1920 yılında Roanoke, Virginnia ve New Jorsey sahilinde ilk gönüllü kurtarma timleri oluşturulmuştur.

- 1930 yılında Türkiye’de ilk yasal düzenleme ‘’tıbbi imdat ve yardım teşkilatının kurulması’’ ile olmuştur.

- 1960 yılında Kardiyopulmoner Resüsitasyonun (kalp ve akciğerlerin yeniden canlandırılması) etkili olduğu gösterilmiştir.

- 1960-1966 yılları arasında A.B.D. ve Fransa’da ambulanslarda paramedikler ve hekimler görev almaya başlamıştır.

- 1968 yılında A.B.D.’de acil durumlarda 9-1-1 telefon ve faks numarası olarak kullanılmaya başlanmıştır.

- 1970 yılında Cincinnati Üniversitesinde Acil Tıp Anabilim Dalı açılmıştır.

- 1985 yılında Türkiye’de Ankara Numune Hastanesi bünyesinde, 077 telefon numarası ile ‘’Hızır Acil Servis’’ uygulaması başlamıştır.

- 1993 yılında Türkiye’de Dokuz Eylül Üniversitesinde Acil Tıp Uzmanlığı ve Paramedik programı açılmıştır.

- 1994 yılında Türkiye’de Sağlık Bakanlığı bünyesinde ‘’112 Acil Yardım ve Kurtarma Merkezleri’’ kurulmuştur.

- 1996 yılında Türkiye’de Sağlık Meslek Liselerinde Acil Tıp Teknisyenliği bölümleri eğitime başlamıştır.

- 2000 yılında dünyada ilk kez ultrasonografi cihazı ambulanslarda kritik hasta bakımında kullanılmaya başlamıştır.

Yaşamı tehdit eden Afet ve Acil Durumlarda acil sağlık hizmetlerine erişim birçok toplumda önemli bir beklentidir ve aynı zamanda yukarıda belirttiğim gibi doğrudan yaşam hakkı ile ilgilidir. Bugüne gelmesinde önemi olan tarihsel gelişmelerini aktardığım acil sağlık hizmetlerinde 2024’de dünyada ve özellikle bu güzel ülkemizde geldiğimiz nokta maalesef ambulanslarımızda %40-80 arasında acil müdahale gerektirmeyen, acil durumlar kapsamında olmayan hastaların taşınıyor olmasıdır. Oysa ki acil sağlık hizmetleri, yararlanıcıya (hastaya) birtakım ayrıcalıklar tanımakta, hizmete başvuruyu ve hizmete ulaşmayı kolaylaştırmaktadır. İlk yazımda dile getirdiğim gibi ülkemizde acil durumlar ve acil kültürü henüz tam olarak gelişmediğinden acil sağlık hizmetlerinin bizzat yararlanıcısı tarafından suistimal edilmesi hizmetin sunumunu olumsuz etkilemekte, acil hastaların mağduriyet yaşamasına neden olmaktadır. Diğer taraftan hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinde çalışan sağlık görevlileri bilgi, beceri ve deneyim açısından istenilen kalitede ve seviyede değillerdir.

Acil sağlık hizmetlerinin etkinliğini artırmak için toplumda acil durum bilincinin ve kültürünün geliştirilmesi yönünde idareciler tarafından politikalar gerçekleştirilmelidir. Bu amaçla, okullarda ve kamuoyunda acil durumlarla başa çıkma becerilerini geliştirmeye yönelik eğitim programları düzenlenmelidir. Ayrıca, halka yönelik bilgilendirme kampanyaları ve etkinlikler aracılığıyla acil durumların nasıl tanınacağı, ne zaman acil sağlık hizmetlerine başvurulması gerektiği ve bu hizmetlere nasıl erişileceği konularında bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —