Tarih: 18.05.2013 18:50

ÜLKEMİZDEKİ LÜMPEN MUHAFAZAKÂRLIĞIN MODERNLEŞEMEME PROBLEMİ

Facebook Twitter Linked-in

Muhafazakârlık her ne kadar hissi kabel vuku tadında bir hassasiyet olarak kolumuza takılsa da onu belli bir duyuşa tavıra ve tutuma karşı ?tepki? olarak okumakta fayda olduğunu düşünüyorum.

Lümpen muhafazakârlık ile ülkemiz,1980 yılında Mehmet Zahit Kotku?nun öğrencisi olan Nakşi kökenli Turgut Özal?ın iktidara gelerek elindeki tokmağı serbest piyasa ekonomisi davuluna ?ben buldum da ben ben? diye vurmasıyla tanışa gelmiştir efendim. Anavatan Partisi iktidara gelişi ile seküler Kemalistler, Liberaller ile Nakşileri aynı çatıda birleştirmiştir (Ufak bir beslenme sorunu vardı, o kadarcık).

-*-

1960?lı yıllarda kentlerin bir takım çekici; köylerin de itici faktörlerinin olması günümüzde oldukça tartışılagelecek bir hadiseye tanıklık edecekti. Hem köyün hassas kalbi hem de kentin şahsı muhteremi bu olaya neden olduğu için kendisinden nefret edecek, bin pişman olacaktır. (Ez cümle; kent kent olalı böyle eziyet görmemiştir).

60?larda başlayan ve 80?lerde seve seve artan kent nüfusu, elbette çağımızın modernleşememe sorunun da çıkış noktasını bünyesinde barındıracaktır. (Yazar bu gerçeği sesli söylediği için çok üzgün).

Hadi yavaş yavaş en heyecanlı kısma doğru gelelim. Ama önce şöyle bir 90?lı yıllar reyonuna uğrayalım mı değerli okurlar!

-*-

1990?lı yıllar öyle bir olaya tanıklık etmiştir ki sormayın gitsin. Kod adı ?radikal İslam?. Necmettin Erbakan?ın kurduğu Refah Partisi radikal İslam akımı ile geleneksel tarikat ulemalarını aynı şemsiye altında toplamıştır. Bu sayede birçok darbeye davetiye çıkarmıştır. Darbelerde muhafazakâr bir davranıştır da neyse? (Ufak bir metodoloji sorunu vardı, o kadarcık).

Gel gelelim 2000?li yıllara?

Dünyada İslamcı rejimlerin iflas etmesi ve bir takım tarikatlarla bağların gevşemesi, müthiş bir(!) 28 Şubat sürecinin sonunda Erbakan?ın imajının sarsılması ve bir de Kürt sorunun parti programından kalkması AKP?nin ortaya çıkmasına neden olmuştur (Ufak bir sindirim sorunu vardır, o kadarcık).

-*-

Sandıklardan çıkan ANAP, Rp, Akp oy yüzdeleri ne basit bir sınıfın iktidara gelmesinin ne de devletin sözcüsü olan sınıfın iktidardan gitmesinin sonucuydu.

İktidara gelen her parti oyunu aldığı sınıfın temsilcisi olduğu gibi o sınıfın kendini yeniden üretmesine de katkı da bulundu. Tüm modernliğiyle, lümpenliğiyle!

Yıllardır kendime niye bizim toplumumuz kalkınamıyor, geleneksel dincilikten bağlarını kopartamıyor, bir başkasının özgürlük alanına kendini sokana kadar sirayet ediyor; bizim toplumumuz niye modernleşemiyor diye sora sora, kendimi hep muhafazakârlığın eleştirisinde buluveriyorum. Bunu yaparken de farkında olmadan muhafazakârlığı üretiyorum.

-*-

ANAP: Lümpen muhafazakârlığın emekleme dönemiydi(emekleme öncesi dönemini Demokrat parti oluşturmuştu)

Refah Partisi: Muhafazakârlığın değil lümpen radikal İslam?ın koşma dönemiydi. (yazara göre en gerici dönem)

AKP: Modernleşmeye çalışan muhafazakârlığın koşmaya başladığı dönemdir.

Her modernleşmeye girişilen hamle batıya gitmek isteyen taşralıların veçhesidir.

Modernizm modern geçmişe sahip olanların çıkış noktasıdır.

Türk muhafazakârlığı var olan sistemi kutsayan, hatta ona ayinler düzenleyip türbeymişçesine mumlar yakan uygulayıcıları olmayı;

Jakoben laikliğin talih arayıcısı ülkesinin karşısına totAliter cemaatçi yapılanmayı koymayı tercih etmeyi;

Kapitalizmi neo-liberalizmle iki kere evlendirerek birbirine eklemlendirme çabasındaki oluşumu;

Mağrur, mağdur, garip, gariban, kimsesizlerin kimsesi gibi acı(n)tırak kimlikleri;

Terk etmediği sürece hiçbir zaman adını altın harflerle tarihe kazımış bir medeniyet projesinin altına imzasını atamaz!

Öyle değil mi değerli okuyucular?

Sevgilerimle.

Referanslarım: Doğu- Batı dergisinin ?Türk muhafazakârlığının eleştirisi? isimli 58. Sayısı. İçinden ?Türk muhafazakârlığının eleştirisi ve muhafazakâr söylem isimli bölümlerin makalelerinden kronolojiK ilham alınmıştır




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —