ÜROFLOWMETRİ TESTİ

ÜROFLOWMETRİ TESTİ

...

ÜROFLOWMETRİ TESTİ

Üroflowmetri testi, idrar akış hızı ve süresini ölçen testlere denir. Bu test ile idrarın ne kadar hızlı aktığı, ne kadar aktığı ve mesânenin ne kadar zamanda boşaldığı test edilir. İşeme testi olarak da bilinen bu test ile idrar yollarının ne kadar iyi çalıştığı değerlendirilir.

***

SÖKE OVASI

Söke Ovası yaz aylarında çok sıcaktır. Temmuz’dan itibaren Ağustos sonunda buralarda sıcaklık bâzen gölgede 30 – 40 – 50 dereceye kadar çıkar.

***

Haziran Sonu, 2024 DİDİM

Ufak tefek rahatsızlıklarım vardı; boyun ağrısı, bel ağrısı, eklem ağrıları vs. Ayrıca yaş nedeniyle ürolojik bâzı sorunlar: İşeme zorluğu, çatal işeme, bâzen idrarda kan…

Söke Devlet Hastanesi’ne gitmeye karar verdim. Didim’den minibüse binince tam 60 dakika kadar sürer, sonra Söke Devlet hastanesindesin.

MHRS’den randevu alıp önce fizik tedavide muayene oldum. El eklemlerim çok ağrıyordu ve artık enstrüman çalmada çok zorlanıyordum. Doktorum fizik tedavi görmemi önerdi. 10 gün sürecekmiş, Didim’den Söke’ye her gün gidip gelecek mişim.

Eklemlerimde ağrılarım çok fazla, enstrüman çalamıyorum, yapacak bir şey yok. Tedaviye başladım, her gün Didim’den Söke’ye, sonra Söke’den Diim’e Didim Seyahat minibüsleriyle gidip gelmeye başladım. Bugün tedavide yedinci günüm. Sanırım fizik tedavi olumlu sonuç vermeye başladı. Aylar sonra bugün çello çalabildim. Fizik Tedavim bir hafta daha sürecek.

***

“Yav her gün hastaneye gidiyorsun, öbür rahatsızlıklarına da baktırsana…”

İlk olarak MHRS’den Üroloji randevusu aldım. Sıram gelince doktorum Yavuz Balaban beye göründüm.

“Hocam, bir süredir idrarımdan kan geliyor. Böğürlerimde de küçük bir ağrı var.”

“İşeme zorluğu çekiyor musun?”

“Evet hocam, bir süredir var.”

Sekreterine tıbbî bir şeyler yazdırdı.

“Kan, idrar tahlili yaptıracaksın. Sonra Ultrason. En son üroflovmetri testi yaptıracaksın, sonuçları alınca buraya geleceksin.”

“Peki hocam. Ama anlayamadım, ne testi yaptıracağım?”

Doktorumun güzel sekreteri güldü.

“İşeme testi dayı. Çoook su içeceen, çişin çok gelince teste girip rahatlayacaan. Hadi git testlerini yaptırıvee de gelivee gaari.”

Şivesinden belli, Söke’li. Burada yaşça küçük olanlar yaşça büyük olanlara “dayı” diye hitap ederler.

“Tamam efendim, peki efendim. Hemen ürobilmem ne metri testlerimi yaptırıp geliyorum efendim.”

Bu ultrason, bu üroflowmetri testi falan, ne zor şeylermiş…

İlk olarak dört beş litre kadar su içeceksin. Mesâne dolunca tepine tepine ultrasonda sıra bekleyeceksin. Dile kolay, 4 -5 litre kadar su içilecek.

Neyse, sonunda bunu da hallettik. Sularımı içtim, mesâneyi doldurdum. Üroflowmetri, yâni işeme testine tâbi tutuldum.

Ama bilin ki çok zordu, Allah sevdiği kuluna bunu yaşatmasın, ooof of.

***

Asıl hikâye şimdi başlıyor.

Eveeet, Didim Devlet Hastanesinin bulabildiğim helâlarında sanırım beş altı kez üroflowmetri yaptım, yâni işedim. Çünkü dört / beş litre kadar su içmiştim.

Didim’e dönmek için hastaneden garaja giden dolmuşa binmek gerekiyor. Hastane helâlarında birkaç kez daha üroflowmetri yapıp yeni garajdan geçen minibüse bindim.

Söke Yeni Garaj….

Buradan Didim Seyahat minibüsüne binersin, 40-50 dakika sonra Didim’deki klimalı serin evinde olursun.

***

Fakat bugün böyle olamadı maalesef.

Yeni garajda sırasını bekleyen minibüs şoförüne durumumu anlattım.

“Kaptan, bir mâruzatım var. Ben hastaneden geliyorum. Bana bugün hastanede üç beş litre su içirdiler. Yolda zor durumda kalırsam bir benzin istasyonuna girer miyiz? “

Minibüsün asık suratlı muhteşem kaptanı suratıma bile bakmadı.

“Tamam ağbi, sıkıntı yok.”

Burada birisi diğerine “sıkıntı yok ağbi, hallederiz,” derse bilin ki sıkıntı vardır.

Yola çıktık, Söke’den beş on kilometre sonra benim alt taraf sıkıştırmaya başladı. Yirminci kilometrede olanlar oldu.

“Kaptan, ben burada ineyim. Arkandan gelen dolmuşla Didim’e dönerim, çok zor durumdayım. Üroflowmetri testi yaptırdıydım.”

“Sıkıntı yok ağbi, hallederiz.”

Beni Söke ovasının tam ortasında indirip, gaza basıp gitti minibüs.

***

Söke Ovası yaz aylarında çok sıcaktır. Temmuz’dan itibaren Ağustos sonunda buralarda sıcaklık bâzen gölgede 30 – 40 - 50 dereceye kadar çıkar. İyi ki sırt çantama bir havlu koymuşum. Sıcak beynimi yakıyor. Yarım saat sonra gelecek olan Didim minibüsünü bekliyorum. Sağım, solum, önüm, arkam göz alabildiğine Söke Ovası. Hiç ağaç yok, gölgelik yok.

Trafik çok hızlı akıyor, çok hızlı gidiyorlar. Bazılarının ardında karavan, bazılarının ardında motor yat, çoook hızlı gidiyorlar. Otostop çeksem birisi alır mı acaba?

Yok, hiç biri almadı. Direksiyonda ben olsam ben de almam.

***

Yarım saat sonra bir sonraki dolmuş gelecek. Sıcaktan kaynamış beynimle onu bekliyorum. Sıcak öyle bir sıcak ki Söke Ovası’nın sıcağı; yumurtayı koysan beş dakika sonra rafadan olarak yersin. Üstüne biraz tuz, biraz karabiber, pul biber, kimyon, kekik falan serpelersen tadına doyum olmaz.

Söke ovasının tam ortasından uzanan asfaltın kıyısında, alabildiğince uzanan pamuk tarlalarının içine birkaç kez üroflowmetri ihtiyacımı gördüm. Öyle ya, mesâne dolu, bitmek bilmiyor.

Hayatımda ilk defa yakından bir pamuk fidesi görüyorum.

“Merhaba pamuk fidesi, bendeniz Yakup. Üroflowmetri testi yaptırdıydım. Mesânem doluydu, burada dolmuştan inmek zorunda kaldım.”

Pamuk fidesinden ses geldi, veya bana öyle geldi. Sıcaktan beynim haşlanmış olduğundan pamuk fidesi ile konuştuğumu anımsıyorum.

“Eeeee, seni bırakıp gittiler mi burada?”

“Evet bırakıp gittiler sayın pamuk fidesi. Bana yardımcı ol lütfen. Bak, ben de sana gıda getirdim,” deyip dibine üroflowmetri testinden en son kalanları döktüm.

***

Güneşin sarı, kırmızı, mor, lacivert sıcağı beynimi haşlıyor.

Baktım, elli metre kadar ötemde bir sulama kanalı var. İçinden yeşil yeşil, nazlı nazlı su akan, sarı sarı bok kokan bir sulama kanalı. İçinde vırak vırak kurbağaları var. Çare yok, o bilmem

kaç derece sıcakta, beynimin rafadan yumurta olmaması için sulama kanalına kendimi atmak zorundayım .

Sulama kanalına kendimi attım, yeşil yeşil, irin gibi sıcak sıcak akan bir sulama kanalı. Kurbağalarla merhabalaştım.

“Merhaba kurbağa, nassın, niidiyon, nöörüyon?”

Kurbağaların birinden ses geldi, veya ben öyle zannettim:

“Merhaba gardaş, sen nassın, hoşgelmişsen, vıraaak…”

Sulama kanalından apar topar çıkıp yirmi metre ötedeki asfalta doğru koştum. Birkaç dakika içinde üstüm başım kurudu; güneş kırk derece, çamaşır kurutma makinesi gibi mübârek…

Offf, rüya mı gördüm, o irin gibi sulama kanalına dalıp çıktım mı, o kurbağa benimle konuştu mu, hâlen meçhul.

Yarım saat sonra Didim dolmuşu uzaktan göründü, derhal asfalt kıyısına fırladım, el kol ettim, havaya zıpladım ama dolmuş önümden geçip gitti. Tam yarım saatte bir gelirler.

Bendeniz çaresiz, Söke Ovası’nın tam ortasında, kırk derece sıcaklıkta Nevin öğretmeni aradım. İyi ki cep telefonumun şarjı biraz var.

“Nevin, ya birisi gelip beni buradan alsın, veya yarın gelip kokmuş cenazemi gömersiniz.”

Tepemde hastanede fizik tedavide kullandığım havlum vardı.

***

Ve Nevin öğretmen kırk beş dakika kadar sonra geldi.

Yüz metre öteden beni gördüğünde kahkahasının sesi Söke Ovası’na yayılıyordu.

“Hah hah hah… Kah kah kaaah.”

O muhteşemdir, ona çok teşekkür ederim.

Ve o asla, “O beni asla yolda bırakmaz.”

***

“Gülme, ne gülüyosun, evet biliyorum, durumum biraz komik. Bir saat sonra evimde yeni başlayacak olan bir öğrencimle çello dersim var. Beni yetiştirebilecek misin dersime?”

“Hah hah hah… Kah kah kahhh… Çello dersiymiş…”

“Yahu gülme!” dedim.

Sanırım biraz bağırdım.

“Hah hah hah, kah kah kah…”

Nevin gülmekten yarılıyor.

Şöyle bir tablo: Direksiyonda şım şıkırdık giyinmiş, makyajını yapmış, üstüne en yakışan kıyafetini giyinmiş Nevin öğretmen; ortalığı yakıyor.

Yanındaki koltukta, tepesinde havlu, terlerini silen, suratı terleyen, Söke Devlet Hastanesinde üroflowmetri testinden yeni çıkıp Söke Ovasının ortasında esir kalan bendeniz.

Zaten çoook güzel bir hanımefendidir Nevin Öğretmen.

“Hocam, iş görüşmesine gidecektim, onun için böyle giyindim. Sen arayınca apar topar arabaya benzin koydurup geldim. Geciktim kusura bakma.”

“Yav, tamam tamam. Şurada karpuz kavuncu var. Önünde dur da bir soluklanalım. Klimayı da sonuna kadar aç.”

***

“Hocam, emniyet kemerini tak, ileride çevirme var.”

Şak diye yolun ortasında durdu. Telaşla emniyet kemerimi taktım. Jandarma çevirmesine ulaştık.

“Hanımefendi, evraklar lütfen.”

Çok yakışıklı bir jandarma çocuk. Nevin öğretmen evrakları, ehliyetini, ruhsatını verdi.

“Tamam hanımefendi, gidebilirsiniz. Ama buraya yaklaşırken neden yolun ortasında durdunuz, trafiği tehlikeye soktunuz? Neyse, gidebilirsiniz, sorun yok. Bir daha öyle trafiğin ortasında cart diye durmayın.”

***

Nevin öğretmen sağolsun beni çello dersime beş kala yetiştirdi.

***

Üroflowmetri testi, idrar akış hızı ve süresini ölçen testlere denir. Bu test ile idrarın ne kadar hızlı aktığı, ne kadar aktığı ve mesanenin ne kadar zamanda boşaldığı test edilir. İşeme testi olarak da bilinen bu test ile idrar yollarının ne kadar iyi çalıştığı değerlendirilir.

Söke Ovası yaz aylarında çok sıcaktır. Temmuz’dan itibaren Ağustos sonunda buralarda sıcaklık bâzen gölgede 30 – 40 – 50 dereceye kadar çıkar.

Yakup Kıvrak, Temmuz sonu 2024

***

Not: Bu hikâyede anlatılan her şey tekmili birden gerçektir.



Anahtar Kelimeler: ÜROFLOWMETRİ TESTİ