Tarih: 06.06.2013 09:10

YALANLA DEVRİM OLMAZ !

Facebook Twitter Linked-in

Son bir haftaya damgasını vurdu Gezi Parkı?nda başlayan ve yayılan gösteriler. Çevrenin korunması, ağaçların kesilmemesi ve çevre duyarlılığına dikkatlerin çekilmesi amaçlandı belki ama sonrasında meydana gelenler pek hoş olmadı.Polisin müdahale sırasında aşırıya kaçan tutumu toplumun hiçbir kesiminde takdir toplamadı. Aksine polisin kullandığı gaz, sosyal medya kışkırtıcılarının ekmeğine yağ sürdü ve kargaşadan nemalanan zümrelerin Gezi Parkı?nda ki halis niyetlilerin oyunun dışında kalmasını sağladı. Yani meydan tamamen bazı grupların öncülüğünde siyasi bir havaya büründü. Gösteriler sırasında araç yakarak, binaları ateşe vererek, kamu malına zarar vererek demokrasi isteyenlerin ne kadar demokratik (!) oldukları görülmüş oldu. Meydanlardan polislerin çekilmesi eylemcilerin daha doğrusu bu eylemden nemalananların işine gelmediğinden nereden geldiği belli olmayan gaz bombaları atıldı ve bu ihale de polise kaldı. Medyanın eylemlere duyarsız kaldığından şikayetçi olan gruplar bence de haklı çünkü medya mutlaka olayların içinde yer almalı ve sosyal medya kışkırtıcılarına imkan vermemeliydi. Olaylar sırasında yaşanılanlar sosyal medyada paylaşıldı ama bu görsellerin büyük bir bölümünün montaj olduğu ya da yabancı ülkelerde meydana gelen kazaların eylemdeymiş gibi gösterildiği anlaşıldı. 28 Şubat?ın mimarlarından sayılan Doğan Medya Grubu eline hükümeti köşeye sıkıştıracak bir fırsat geçmişken sosyal medya kışkırtıcılığının çok daha etkili olduğunu gördüler ve meydanlara yer almama kararı aldılar. Yani medyaya yapılan bir sansür yoktu, meydan da yer almayarak sansür varmış havası estirildi. İsimlerini yaptıkları sanatla duyduğumuz birçok isim meydanlarda ki bu eylemlere destek verip duyarlılıklarını gösterdi ama bu sanatçıların içinde öyle isimler vardı ki resmen provakatör rolü üstlenip bu rolün hakkını verdiler. Hatta yine sanat camiasında olan ve Gezi Parkı?nda olan bir arkadaşım daha ilk gün sosyal medyadan ? burada onlarca ölü, yüzlerce yaralı var ? diyerek tahrikçi bir davranış sergiledi. Evet olayın yayılmasında başrolü müdahale sırasında ayarı kaçıran polis ve duyarsız sanatçılar oynadı. Medyadan ziyade devletin gerekli birimleri olaylar sırasında kaç kişinin yaralandığını, varsa ölüm sayısını, zarar gören kamu mallarını açıklamalı ve toplumu bilgilendirmeli. Gerçi rakamlar açıklansada gruplar bu açıklamayı da beğenmeyecek ve açıklamayı gerçek bulmayacaklar. Sokaklarda gezinen bu pek muhterem kitle vatanperverlik bayrağını ellerine aldılar ve geriye kalan bütün insanları ve bu ülke vatandaşlarını yok saydılar. En çok bağıranın en haklı olduğu sözünün pratik halini görüyoruz ama eylemin başlangıcı ve sürecin ilerleyişinde ki oyunu farkedenlerin evlerinde kaldığı,bütün tahriklere rağmen bu oyuna gelmediklerini görüyor, bu  insanları tebrik ediyorum. Gelişen, büyüyen bir Türkiye?yi kimse istemiyor, işin garibi içerde de bu büyümenin kendi siyasi yaşantısını ve çıkarlarını sonlandıracağını bilen bir grup bu fırsattan yararlanıp yine postaldan medet ummaya başlıyor. Darbelere maruz kalmış, 80 döneminde ki çatışmaların bizlere neler kaybettirmiş olduğunu bilen bir ülkeyiz, tabiki birçok kesim geçmişden gerekli dersi çıkardığı için bu oyuna gelmiyor. Oyuna çekilmek istenilen hedef ise gençler. Çünkü onlar hayatı dizilerden, magazinden ve neon ışıltılarından ibaret sanıyorlar. Evet bizim her haliyle uyanık bir nesile ihtiyacımız var. Direniş 24 saat daha devam ederse Avrupa Birliği kararıyla hükümet düşecek sözüne inanan ve bu hevesin peşinde koşan nesle değil. Keza direniş bile zeki insanların işi, bu seviyede bir zekayla bulmaca bile tamamlanamaz. Taksim platformu üyeleri Bülent Arınçla görüştü ve taleplerini iletti. İşin garibi eyleme öncü olan sanatçılardan bir tanesi dahi o platform içinde yoktu.Sanırım görevlerini yerine getirdiler ve artık devre dışı bırakıldılar. Dönelim Taksim Platformu üyelerinin ilettikleri taleplere. İletilen taleplere bakınca amacın ne olduğu ortada. Yani ülkenin gelişimine katkıda bulunacak bütün projelerin durdurulması isteniyor ancak unutulmasın ki o projelerin yapılmasını istenen çok büyük bir kitle var. Yapılmasını istemeyen projelerin durdurulması için tek çözüm sandık önünüze gelir halk iktidara gerekli dersi verir ve iktidarın yeni sahipleri projelere dur der. Ama siz ülkenin gelişimine sokakta eylem yaparak karşı çıkarsanız kendiniz çalar kendiniz oynarsınız. Muhalefetin süreç sırasında ki tutumu malum. Tabi burada Milliyetçi Hareket Partisi lideri sayın Devlet Bahçeli?ye ayrı bir parantez açmak lazım. Sokağa çekilmek istenen ülkücüleri uyaran Bahçeli bir devlet adamına yakışır tutum sergiledi ve siyasi mücadelenin sandıkta olması gerektiğinin altını çizdi. Ama Chp lideri Kılıçdaroğlu ise siyaseti beceremeyen bir lider olduğunu bir kere daha gösterdi ve bana göre miadını doldurdu. Sanırım Kılıçdaroğlu kendini İnönü, Erdoğan?ıda Menderes sanıyor. Sayın Başbakan Afrika gezisi sonrasında mutlaka bir açıklama yapmalı ve tansiyonun düşürülmesi için atılan adımları devam ettiren bir tavır sergilemeli. Evet bütün amaç ülkenin gelişimini sağlamak ama elinde çomak olanlara bu fırsattan faydalanma izni vermemeli. Ve ey benim güzel halkım, insanım, abim, kardeşim, bacım. Uyanık olalım, sakin olalım, gaza gelmeyelim ve birbirimize sahip çıkalım. Unutmayın oynanan oyunda piyon çok olabilir ama hamleyi yapan hep bir kişidir, vesselam.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —