Bilindiği üzere Sivas Oğuzların Anadolu´ya yürüyüşü ile kurulmuş bir Selçuklu yurdu, sinesinde Türklüğü ve Türk kültürünü taşıyan abide bir şehirdir. Abide şehirler abide gibi insanların omuzunda istikbale taşınır. Her zaman her fırsatta sadece övünerek tükettiğimiz yahut populist yaklaşım ve söylemlere kurban verdiğimiz şehir için düşünceye dalması gerekenler sığ dünyaları etrafında ezberledikleri üç beş cümle ile dönmekten başka ne yapmaktadır?
Yapmamız gereken çok şey var. Üzerine konuşulacak çok şey var. Şehri sömüren çeşitli dernek, vakıf, sendika ve sözde sivil toplum örgütleri ile tamamen siyasi kazanımlar uğruna samimiyetten uzak bir şekilde parti teşkilatlarında menfaatlerinin devamı için çaba sarfedenler dışında şehir üzerine düşünen, düşleyen insanlara kulak vermeli, kulak verip dört köşe dinlenmelidir.
Sivas Tarihin konusu ve kokusu olan bir şehir. Sivas Edebiyatın konusu ve sözü olan bir şehir. Sivas Akeolojinin, Antropolojinin, Sanatın, Folklorün merkezi olan bir şehir.
Sivas göbeğimizin kesildiği yer. Sivas´a sadece oturduğu koltukla bağlı olanlar yahut görünüşte ve gösterişte Sivaslı olanlar devlet yetkililerini yanlış yönlendirmekten vazgeçmeli, ününü unvanını, makamlarının ağırlığını kullanarak şehri karanlığa mahkum etmemelidir.
İnsanlar ve yaratılmış tüm canlılar ve yaşayanlar gibi şehirlerin de ruhu vardır? Sivas´ın ruhu talan mı? Yalan mı? Şehir kimliğini niçin bulamıyor? Çok şey yapılıyormuş gibi görünüyor veya öyle aktarılıyor ancak istikbale kimliği üzerinde uzanan bir şehir olmaktan çok uzağız. Çünkü sadece tarihi mirası ve kültürü dar bir çevrede populist yaklaşım ve söylemlerle tüketiliyor. Görev süreleri dolanlar ve şehirde çeşitli makamlarda bulunanlar bir gün gidecek. Kalacak olan ve şehri yarınlara taşıyacak olanlar kendine değil şehre ve toprağa sevdalı olanlardır. Şehrin, toprağın, tarihin, dinin ve insanın sadece edebiyatını yapanların gördükleri tek hayal kendileridir.
