"ZERON ÜZERİNE"

Yakup KIVRAK Yazdı...

“ZERON” ÜZERİNE

Dostum Kenan Benli’nin bu kitabını okuduğumda her satırı bana Nâzım Hikmet’in “Memleketimden İnsan Manzaraları” adlı uzun, muhteşem şiirini anımsattı.

Kitabı ve öyküleri yazan ben olsam, “Sivas’tan, Ulaş’tan İnsan Manzaraları” ismiyle yayınlardım.

ZERON hârika bir kitap. Her öykü Sivas’tan, Ulaş’tan bir insan öyküsü.

Bir tohum, bin insan öyküsü…

***

“Buğday gibiydi bozkırın uşağı Zeron. Çorak toprağı yara yara çıkardı zemheriden bahara. Başka topraklarda yetişmesi mümkün değildi. Yalnızca bu toprakta, bu iklimde yetişebilirdi. Sert kışların soğuğundan, kavurucu yazların sıcağından alırdı tadını başak taneleri. Bu toprağa ayak basan herkes bilirdi lezzetini. Kaldı mı şimdi kıyıda köşede bir avuç tohumluk? Kaldı mı bir avuç tadımlık? Her bir başak tanesi savruldu ayrı diyarlara. Alışamadıkları gurbet ellerde kaybettiler tatlarını. Kimi terk-i diyar eyledi çoktan, kalanlarsa çaresiz bekliyorlar ölecekleri zamanı.”

***

Bu türden kitapları korumak, kollamak, müzelerde saklamak gerekiyor; yüz yıllar, bin yıllar, on bin yıllar, yüz bin yıllar sonrasına bugünlerden, Anadolu’dan selamlar yollamak adına.

Ulaş’lı sevgili Kenan Benli’yi bu çalışması için yürekten kutluyorum.

 

***

MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI

Nazım Hikmet Ran, 1950

 

Haydarpaşa garında, 1941 baharında saat on beş. Merdivenlerin üstünde güneş, yorgunluk ve telaş. Bir adam merdivenlerde duruyor bir şeyler düşünerek. Zayıf, korkak. Burnu sivri ve uzun yanaklarının üstü çopur. Merdivenlerdeki adam, Galip Usta. Tuhaf şeyler düşünmekle meşhurdur. “Kâat helva yesem her gün,”

Diye düşündü beş yaşında. “Mektebe gitsem,”

Diye düşündü on yaşında. “Babamın bıçakçı dükkânından Akşam ezanından önce çıksam,”

Diye düşündü on bir yaşında. “Sarı iskarpinlerim olsa, kızlar bana baksa,” Diye düşündü on beş yaşında. “Babam neden kapattı dükkânını? Ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına,"

Diye düşündü on altı yaşında.

“Gündeliğim artar mı?”

Diye düşündü yirmi yaşında. “Babam ellisinde öldü, Ben de böyle tez mi öleceğim?”

Diye düşündü yirmi bir yaşındayken. “İşsiz kalırsam,”

Diye düşündü yirmi iki yaşında.

“İşsiz kalırsam,”

Diye düşündü yirmi üç yaşında.

“İşsiz kalırsam,”

Diye düşündü yirmi dört yaşında.

Ve zaman zaman işsiz kalarak “İşsiz kalırsam,” diye düşündü elli yaşına kadar. Elli bir yaşında

“İhtiyarladım,” dedi.

“Babamdan bir yıl fazla yaşadım.” Şimdi elli iki yaşındadır, işsizdir. Şimdi merdivenlerde durup kaptırmış kafasını

Düşüncelerin en tuhafına, “Kaç yaşında öleceğim, ölürken üzerimde yorgan olacak mı?” Burnu sivri ve uzun, Yanaklarının üstü çopur. Denizde balık kokusuyla Döşemelerde tahtakurularıyla gelir

Haydarpaşa garında bahar. Sepetler ve heybeler Merdivenlerden inip Merdivenleri çıkıp Merdivenleri tutuyorlar. (…)



Anahtar Kelimeler: "ZERON ÜZERİNE"