Osman ÇELİK


BAHAR GELDİ HABERLİ MİYİZ?

Osman Çelik Yazdı...


"İyi ki bilmiyor kalabalıklar

Yağmura bakmayı cam arkasından

İnsandan insana şükür ki fark var"    

     

Baharın tılsımını, sağa sola usulünce iliştiren yağmurlar da olmasa, yüreğimizin hükmüne esaret olan serzenişler de ayılmayacak sanki! 

Dağların yamaçlarında erimeye ramak kala tükenen kar kümecikleri, son bir veda sukutuyla eğrelti sulara karışıp damla damla ilerliyorlar Bahar Sultanının ayağına doğru.

***

İğri iğri yağan yağmurlar, bir şiir gibi çağıldıyorlar yeniden hayatın seyri alemine doğru.

Kül renkli kara bulutlar, ötelerden taşıdıkları bahar bayramlıkları ile arzı endam ediyorlar aylar sonra... 

Cama vuran asude yağmur taneleri, bir şiirin son mısrasında soluklanırcasına keşkeleri alıp götürüyorlar ötelerden ötelere. 

***

Uzunca bir kışın ardından, yağmur taneciklerinin gökle söyleşen endamı, esrik tebessümleri, içselleştire içselleştire soluklanıyorlar yeniden! 

Yağmur, şerbetliyor tadı tuzu kaçmış hayatın kıyısını köşesini. 

***

"Toprağın alacağı vardı diyorum kendimce" 

Kendimce, insanın alacağı vardı diyorum! 

Yağmur damlalarının o gizemli raksı, dağıtmaya çalışıyor sanki durağanlığın insan içine işleyen nekahetini. 

***

Çisil çisil bir asudelikle, sere serpe uzanan yılkılar gibi iniyorlar dağlara tepelere. 

Toprağın alacağı vardı diyorum sorgusuz ca. Kardan tipiden sonra, toprağın zarafetle vuslatı var diyorum kendimce...

Gök gürültüsü henüz işitilmeden, dağların öte diyarlarındaki gölcüklere sızım sızım sızıyor yağmur huzmeleri.

Sere serpe bir tutkuyu anlatırcasına, cama vuran yağmur zerreleri ile bütünleniyor sanki her şey.

Her şey, çizilmiş resimler gibi kaderin hükmüne boyun eğe eğe vakti zamanı gelince tamamlıyor bir birini.

Yarım kalmış bir öykü, mısrasını yitirmiş bir şiir, kahramanı burkulmuş bir masal gibi her şey bir diğer yarımını arıyor sanki. 

***

Sakin suların çağıldaması akabinde, çayır kuşlarının raksa duracak olması, nişane değil de nedir sahi?

Kalabalıkların umarsızca yürümelerine aldırmadan, usulcana bahar dağıtıyor ebruli tebessümlerini. 

Uzun bir aradan sonra, toprağın alacağı vardı diyorum kendimce.

Hayallerde dönüp duran yılkı atlarının ayak seslerinin, ayyuka çıkmasını bilmişçesine, yağmur yağıyor ve alıp götürüyor insan ruhunu bilinmez alemlere! 

***

Diri olmaya çağırıyor insanoğlunu bahar. 

Yeniden ve yine yeniden yüreğe dönmeyi ve insanın kendi küllerinden yeniden dirilmeyi öğretiyor bahar insana. 

'Her mutluluk bir gün mümkündür" sözünün içini doldururcasına, dirilen toprağın içinde kıvrılan tohumcuklar gibi ruhun bilinmez labirentlerini, yeniden diriltiyor bahar ilk yağmurlarla birlikte! 

***

Kış boyu, yanımızda yöremizde seslerine aşina olduğumuz serçelerin seslerine, yeni karışan seslerle birlikte, sabır taşı çatlamak üzere olan eleğimsağmanın renk ahengine ramak kala, yağmur iğri iğri bir müjdeyi salıveriyor yeniden gönüllere... 

Bahar geldi! 

Tüm ihtişamı ve utandırılmış tebessümleri içinde barındıra barındıra bahar geldi! 

Bahar geldi haberli miyiz!