Ömer


Bizlere TAKKECİ İBRAHİM´in Duası Lazım


Bizlere Takkeci İbrahim´in duası ve sabrı lazım

 Başlığı okuyan bir çok kişi eminim kim bu adam diyecek ama anlatayım.

 Eskinin mesleklerinde takkecilik vardı günümüzdeki adıyla şapka diyelim. Bu işlerin tamiriyle uğraşan bir adam. Tek istediği bir cami yaptırmak. Allah´a her zaman dua eder her namazında Allah´ım bana bir cami yaptırmayı nasip eyle der. Kıt kanaat geçinmeye çalışan adam Allah´tan sadece cami yaptirmak için zengin olmak ister. Duasına her zaman devam eder. Bir gece rüyasında bir adam görür ona üç üzüm salkımını uzatıp "Bağdat´ta üç üzüm salkımı nasibin var git onu al" der.

Takkeci İbrahim Ağa uykusundan uyanınca bir anlam veremez hayır olur inşallah der önemsemez. Fakat ilerleyen günlerde de aynı rüyayı görünce durumu eşine söyler. Sonunda Bağdat´a gitmeye karar verir. Tabi o zamanlar öyle Bağdat´a gitmek kolay değildir. Kenara ayırdığı iki kuruş parasıyla bir kervana katılır ve Bağdat´a doğru yola koyulur.  Aylar süren yolculuğun ardından nihayet Bağdat´a ulaşmıştır. Ulaşmıştır ama nereye gidecektir. Cebinde parası yok yiyecek erzagi yok. Nereye gideceğini bilemez. Akşama kadar rahmetli olan din büyüklerinin mezarlarını dolaşıp dua ettikten sonra yorulmuş bir han´ın kapısının önüne gelmiş. Cebinde parası olmadığı için içeri girip biraz yemek istemeyede utanmış Han´ın kapısının önünde oturmaya başlamış. Gece yarısı çökmeye yakın Han´ın kapısı açılıp içerden bir adam Takkeci İbrahim Ağa´ya doğru seslenerek; "buyur içeri gel burda ne yaparsın ne kaldıysa ikram ederiz tanrı misafirini sokakta bırakacak halimiz yok ya" demiş.

Takkeci İbrahim Ağa çok mutlu olmuş davete icabet edip han´a girmiş oturmuş.

Han sahibi bir müddet sonra elinde bir kabın içinde 3 üzüm salkımıyla gelmiş ve Takkeci İbrahim Ağa´nın önüne uzatmış. "Bizim buraların üzümü meşhurdur beyim buyur tadına bak" demiş.

Takkeci İbrahim Ağa çok şaşırmış bir rüya sonucu düştüğü yollarda bir han´da kendisine üzüm salkımı ikram edilince çok şaşırmış ve gülmeye başlamış.

Hancı, İbrahim Ağa´ya şaşkınca bakarak;

"Niye gülersin baba bunda gülecek ne var ikramı beğenmedin mi yoksa" der.

İbrahim Ağa gördüğü rüyayı anlatarak şaşkınlığını gizleyemez. Bu seferde hancı gülerek İbrahim Ağa´ya;

"Aman beyim bir rüya görüpte ta İstanbul´dan buralara gelinir mi? Bende sık sık rüyamda bir adam gördüm bana İstanbul´da Takkeci İbrahim diye bir zat var onun evinin altında 3küp altın var git al dedi. Ama ben gitmedim bir rüyanın peşine düşülür mü?"

Takkeci İbrahim Ağa duyduğu şeyler karşısında donup kalmıştı. Bir rüya nereye getirdi konuştuğu adam neler diyordu. Takkeci İbrahim kendisiydi. Hancı kendisinide tanımıyordu. Hayretler içerisindeydi.

Takkeci İbrahim Ağa hemen ertesi gün yollara düşüp aylar süren yolculuğun ardından tekrar evine gelmiş. Ailesiyle hasret giderdikten sonra eline kazma küreği alarak doğruca bahçesini kazmaya başlamış. Bir müddet kazdiktan sonra kürek sert birşeye çarpmış heyecanla eğilip toprağı eşeledikten sonra 3 büyük küpü toprağın altından çıkarmış.

"Yarabbi sen nelere kadirsin" diyerek küpleri açmış hepside ağzına kadar çil çil altınla doluymuş.

Takkeci İbrahim Ağa hazinenin hepsiyle Allah için çok güzel bir cami yaptırmış. Ve en önemlisi de ne biliyor musunuz?

Şuan İstanbul´da Topkapı da bulunan camisinin çinileri nasıl biliyor musunuz?

Üzüm salkımlı!

 Kısacası Allah bizlere Takkeci İbrahim Ağa´nın sabrindan, duasından, takvasindan nasip etsin. Allah bizlere onun yolunda harcamayı nasip etsin.

Selam ve dua ile.

Selamın aleyküm...