İbrahim Balaban


Buhara´dan SİVAS´a VII.Bölüm


1963 yılı Temmuz ayında İnşaat Mühendisliği 3.sınıf öğrencisi olarak, staj için Devlet Su İşleri Samsun 7.Bölge Müdürlüğüne bağlı Tokat DSİ 72. Şube Baş Mühendisliğine okuldan aldığım belge ile müracaat etmiştim. Şube Baş Mühendisi Süreyya Bedestenlioğlu, binanın üst katındaki makam odasında oturuyordu ve kapısı her zaman olduğu gibi açıktı. Bu disiplini ile bütün mühendisler ve teknik personel sadece çalışıp iş üretmekle meşgullerdi. Binanın merdivenlerinden çıkıp koridorunda yürürken cam gibi kaygan ve parlak yüzeyinde kayıp düşmeden kapısını çalıp odasına girdim. Staj için geldiğimi söyleyip evrakımı verdim, kısa bir düşünmesinden sonra benim şube baş mühendisliği binasındaki mühendislerin yanında değil de şantiyede fiili olarak çalışan mühendisin emrinde stajımı yapmamı istedi. Hemen Hikmet Yeğiner isimli birisini aradı, o şahıs da 15 dakika sonra Baş Mühendisin odasına girdi. Hikmet Yeğiner Bey ARA (Adna Reşat Ayhan) şirketinin şantiye şefi imiş ve aynı zamanda yetkili hissesi olan çok disiplinli bir mühendismiş. Hikmet Beye İbrahim´i al ve şantiyende çalıştır, stajı ile ilgili ödemeyi ve staj defterini kendim tasdik edeceğimdedi. Hikmet Bey kullandığı araba ile beni Tokat´tan şantiye tesislerine getirdi. Şantiye, yarım daire şeklindeki dışı sac kaplı, içleri duralit ve izolasyonlu ofis, yatakhane ve yemekhane, banyosunda da gazyağlı termosifon ile ısıtılan sıcak suyu vardı. Çamaşırımı da orada yıkayıp bana verdiği odada kuruturdum. Odamda küçük bir masa ile sandalyem vardı, akşamları staj defterimi yazmak için kullanırdım. Odam ofisin bitişiğindeydi, şantiye mühendisi Mehmet Sülü Bey ve iki topoğraf Tokat´ta ve Pazar Nahiyesinde kiraladıkları evlerde aileleriyle kalıyorlardı. Topoğrafın yardımcı elemanları şantiyeye yakın köylerden geliyordu. 35 günlük stajımın 5 gününü Tokat Kazova Sol Sahil Sulaması, 2.Kısım Projesini ve arazi durumunu topoğraflarla dolaşıp öğrenerek geçirdim. Arazi Sulama Sistemi;

1-      Ana kanal, arazinin en üst kotlarından 10 km de 4 metre azalarak Kaz Gölü istikametinde devam ediyordu. Düz toprak olan yerlerde şevleri 1.50 metre yatay 1 metre dikey olarak kazılınca akan su kanalda bir aşındırıp sürükleme (oyma) yapmıyordu. Ana kanal oyulmuş dereye rastlayınca sifon denilen iç çapı 4 metre olan betonarme bir boru ile tekrar rakortmanla ana kanala birleşiyordu.

2-      Arazinin sulamasına tersiyer tabir edilen ve araziye suyu dağıtan yine %0.04 meyilli, taban genişliği 1.50 metre olan şevleri 1.50 metre yatay ve 1 metre dikey olan bu kanallar arazinin sulamasında kullanılıyordu.

3-      Ana kanaldan tersiyer kanallara suyu getiren kanalların meyilleri fazla olduğu için mutlaka betondan yapılıyordu. Meyil durumuna göre ya merdiven basamakları gibi yan duvarları dik açık kutu şeklinde üst seviyelerdeki kanallardan sulama suyunu araziyi sulayacak kanallara ulaştırıyordu.

Baş Mühendis Süreyya Beyin kontrol ettiği betondan yapılmış bir yedek kanalın kalitesi hoşuna gitmemiş olacak ki o bitmiş yedek kanalın betonlarını kırdırmıştı. Hikmet Bey buna çok üzülmüştü ama emire karşı boynu kıldan daha inceydi, sonraki beton işlerine daha titiz olmasını sağlamış oldu.

       Staja başlamamdan iki ay evvel nisan yağmurları mevsiminde Reşat Azizoğlu´nun talimatıyla ekskavatörü 2. Kısım Sol Sahil Sulamasının son kilometresi olan Kaz Gölüne göndermişler. Ana kanaldan Kaz Gölüne suyun akışını sağlamak için çalışan ekskavatör bataklık zemine saplanmış, paletlerinin altlarına koyduğu kalın ahşaplar da batmasına mani olamamış. Ekskavatörün kurtarılma işini suların iyice azaldığı zamana kadar göle terk etmişler. Ekskavatörün terkedilmiş halini ve Kaz Gölünün çevresini inceleyip şantiyeye geri döndük. Staja başlamamdan bir hafta sonra takeometre ve nivo aletleri ile 3 kişilik ekibimle, tersiyer kanalları aplikasyonu için arazi çalışmalarına başladım. Ekilip biçilen tarlaları, üzüm bağları, karpuz, kavun tarlalarına fayda sağlayacak küçük sulama kanalları olan tersiyerlerin arazide güzergah tespitleri için aletlerle ölçümleri yaptım. Daha sonra ofiste çizimlerini yapıp idareye tasdik için verilecek 5 takım adet paftaları hazırlıyordum. Önce şeffaf aydıngere çini mürekkeple antetli A1 paftalara (594x841mm) çizerek ozalit kağıtlarından kopya çoğaltmak gerekiyordu. Bunun için paftayı içine alacak ebattaki ahşaptan 3 cm derinliğinde olan boy menteşe ile açılır kapanır 3 mm cam kapaklı kutuyu kullanıyorduk. Ayrıca 40x35x120 cm ebatlarındaki kapaklı kutunun alt kısmına ızgara ile ayrılmış bölme altına bir tabak amonyak doldurduğumuz kabı yerleştirirdik. Önce güneşin tam tepemizde olmasını beklerdik, aydınger paftası, ebadındaki ozalit kağıdını kesip gölgede kutuya yerleştirir üstüne aydınger paftasını sererek camlı kapağı kapatırdık. Bu camlı çerçeveyi güneşe karşı takriben 3 dakika kadar tutunca çini ile çizilmiş ve yazılmış hatların dışında kalan kısımların rengi beyazlaşırdı. Sonra fazla vakit geçirmeden ozalit kopyayı amonyak kutusuna rulo yaparak yerleştirirdik. 5 adet kopyayı bu şekilde hazırladıktan sonra amonyak kutusunda bekleyen paftaları 20 dakika sonra çıkarıp A4 (210x297mm) ebadında katlayıp dosyalarını hazırlardık. Şantiye Şefinin imza ve mührü ile yazılmış yazı ile DSİ 72. Şube Baş Mühendisliği evrak kayıt kabul ofisine teslim ederdik.

          Bir gün araziye çıkma hazırlığı yaparken nivelman alet (nivo aleti) kutusunu taşıyan yardımcı eleman elindeki kutuyu beton zemine düşürdü. Hikmet Bey bu elemanın dikkatsizliğini ömür boyu unutmaması için var gücüyle yüzüne patlattığı şamarın sesini hala duyarım. Bu aleti Ankara´da bakım ve ayar yapan firmaya gönderdik. Proje Sorumlu Mühendisi Mehmet Sülü Bey pafta tanzimleri için Bana ve Topoğraflara yol gösteriyordu, ondan çok şey öğrendim. Tokat´tan şantiyeye gelen sendikaya kayıt olmuş bazı yerli işçiler ve onların başlarındaki puantör eleman ile birlikte şantiyenin Diyarbakırlı Aşçısı ve yardımcıları ile ileri geri konuşarak huzursuzluk çıkardılar. Bunlara karşılık veren yemek işleri sorumlusu Bahri Ustanın kafasını yardıkları için yüzü gözü kan içinde kalmıştı. Bu duruma dayanamayan Hikmet Bey sopa ile hadlerini bildirip şantiyeden kovdu. Aradan  10 gün geçince şirketin puantörlük görevini yapan sendikacı tekrar kamyonet dolusu adamlarla şantiyeye geldi. Hikmet Bey onlarla anlayacakları dilde konuşup geri gönderirken sendikacı olan şantiye puantörünün kamyonetten inmesini emretti. Kamyonet ve içindekiler ayrılıp gittikten sonra şirket işçisi olup işe zarar vermeye çalışan sendikacı puantörün işine son verdi ve yaya olarak 4 km mesafede olan Pazar Nahiyesine, oradan da köyüne veya Tokat´a gitmesini söyledi. Pazar ile Tokat yol mesafesi 26 km idi, tekrar gelirse jandarmaya teslim edeceğini söyleyerek huzurlu çalışmayı sağlamış oldu.

        Stajım süresince çok verimli olduğumu söyleyen Hikmet Bey, 35 günlük stajım bitince şirketinde kendilerine çalışmamı istedi. Böylece arazi ve ofis çalışmaları ile bir ayda ARA şirketi için çalıştım. Yıldız Teknik Okuluna eğitime başlayacağım için vedalaşmam sırasında bana 750 Lira verdi ve Hikmet Bey nerede olursam olayım kapısının benim için ardına kadar açık olacağını söyledi. Bu samimi davetini fırsat bilerek son sınıftan mezun olunca DSİ ye 2 yıllık mecburi hizmetime başlamadan 1 ay daha aynı şirkette çalışmak için Tokat´a gittim. Tesadüfen Hikmet Bey de Tokat´tan şantiyeye gidecekmiş aracında 2 kişi daha varmış. Ama beni tek kabinli pikabın arkasına alarak şantiyeye götürdü. Önceki yıl kaldığım odama ve ofise yerleştim, Mühendis Mehmet Sülü Beyin denetiminde arazi ve ofis çalışmalarıma devam ettim. Kahvaltı ve yemekte birlikte oluyorduk, yemek sırasında nikahlı olduğumu ve bir ay sonra düğün yapacağımı söylemiştim. Çalışmalarımın verimli olduğunu ve benden memnuniyetini ifade ediyordu ben de bunu istismar etmeden haftada bir defa enerji almak için kendi odasındaki özel hatlı telefonundan nişanlı-nikahlımı arayabilir miyim? diye sorardım, gülerek onay verirdi. Telefonda özlediğim sesi duyunca çalışma gayretim iki misli artardı, bir aylık çalışmam sonunda Hikmet Beyden müsaade istedim muhasebeciyi çağırdı ve geçen seneki ücretimden 1250 lira daha fazla vermesini söyleyerek 2000 lira almış oldum. Sivas´a dönünce Altuntabak Mahallesinde bir ev kiraladım. Kayınpederimin tanıdığı İhsan Buyruk´tan halı ve ev eşyası aldık. Ferhatbostan Mahallesinde kullandığımız evin bazı eşyalarını da taşıyarak yeni ve kiralık da olsa ilk evimize taşındık. Evimizde Babam, Annem ve Ben kalıyorduk. 22 Kasım 1964 Pazar günü için Sivas TCDD 4. İşletme Müdürlüğünün Gar Düğün Salonunda akrabalarımızın, dostlarımızın, arkadaşlarımızın, iş amirlerimizin katılımı ile yaptığımız düğünle birlikte yaşamamıza güç veren hayatımıza başladık.

        Yıldız Teknik İnşaat Mühendisliği son sınıf öğrencisi olduğum yıl Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünden eğitim bursu almıştım. Bunun karşılığında 2 yıl mecburi hizmet olarak çalışmam gerekiyordu. Bana ihalesi Elsel İnşaat Ticaret Limited Şirketine yapılmış sulama amaçlı Yeşilhisar-Akköy Barajı inşaatının kontrol mühendisliği görevini verdiler. 30 Kasım 1964 Pazartesi günü DSİ Kayseri 12. Bölge Müdürlüğüne müracaat ettim. Bana Yeşilhisar-Akköy Barajı inşaatı kontrol mühendisi olarak gerekli personel kayıtlarını yaptılar. İşyerim olan Yeşilhisarlı Şoför Salim´in kullandığı araç ile Yeşilhisar´daki müteahhitlik firması Elsel Şirketine gönderdiler. Şirketin Şantiye Şefi Ferruh Olgaç Bey henüz yeni başlayacak olan iş için bana taş duvarlı, toprak bacalı, 8 odalı 1. Kata merdiven ile çıkılan binada bir oda verdi. 4 ay bu binadaki odayı ofis olarak kullandım. Kontrollüğüme tayin olan sürveyan; laborant, yazı ve evrak işleri sorumlusu memur, topoğraf, şoför olarak başlangıçta 13 kişi mevcudumuz oldu. Müteahhit sözleşme gereği onlara da ayrı bina kiraladı. Yeşilhisar´daki bu yerleşmemiz, işyerimize 11 km uzak olduğundan kontrol için zaman kaybetmemize sebep oluyordu. Şantiye Şefine işi daha sağlıklı ve gecikmelere sebep olmamak için baraja yakın yerdeki işçilerin ve ayrı yerde bizim kontrollük elemanlarının barınacağı yerlerin yapımını hızlandırmasını istedim. 3 ay içerisinde kendi şantiye binasını, işçi yatakhanesini, yemekhane ve kontrollük için projesine uygun olan ikiz lojmanı yaptılar. İkiz lojmanın yarısını ev,  diğer yarısını da ofis, laboratuvar, arşiv ve yazı işleri olarak kullandım. Kontrollük ekibime barajın daha yakınında taş duvarlı yatakhane, banyo mutfak ve yemek yerleri yaptırdım. Böylece Müteahhit ve Kontrollük işçileri ayrı ayrı yerlerde olmuş oldu.

Kontrollük personeli idareden arazi ve yemek parası aldıkları için kendi yemeklerini yapıyorlardı. Bu arada 25 Ocak 1965 Tarihinde evimi Sivas´tan Yeşilhisar´a taşımam için Çakırın Memmedin evini kiraladım. Müstakil evin duvarları taş, tavanı toprak ve farelerle mücadele ederek 4 ayı geçirdiğimiz evin bir odasını mutfak, bir odasını yatak ve oturma, diğerini yatak odası olarak kullanıyorduk. İçme, yemek ve kullanma suyumuzu Yeşilhisar´ın dışındaki çeşmeden fıçılara dolduran sucu, eşeği ile her gün 4 ahşap fıçı dolu suyu getirirdi. Çarşıdan sebze, ekmek, meyve ihtiyacımızı alırdık. Ayda bir defa Kayseri´deki ucuz fiyatla satış yapan dükkandan kuru erzak, yağ vs alırdık. Resmi kontrollük ikiz lojmanının teslim işleri bitince oraya taşındık. lojmanın kullanma suyu ihtiyacı için 10 tonluk su deposunu binadan daha yüksek tepeye koyup her gün tankerle su takviyesi yapıyorduk. Yeşilhisar´dan baraja kadar olan kısımda yapılması gereken 11 km lik devlet yolu üzerinde dereleri kesen çeşitli menfezler ve demiryolunu kesen bir adet üst geçit köprüsü de ihaleye dahildi. Toplam ihale bedeli13.5 milyon lira idi, işi başlatıp vaktinde ve daha ucuza bitirmek üzere gayretle çalışmaya teşvik ediyordum. Şantiye Şefi Ferruh Olgaç kesin hesap uzmanı Nihat Bey, Baş formen Satılmış Bey, topoğraf ekibi çok dürüst kişilerdi. Ferruh Bey evini Yeşilhisar´a taşımadan evvel hafta sonları Ankara´ya gidip iki gün kalırdı. Onun yokluğunda şantiyeye ben sahip çıkardım. Niğde ve Yeşilhisar tren istasyonu sorumluları ile seferler hakkında bilgi paylaşımı yapardım. Üst geçit köprüsü inşaatına yaklaşan trenlerin yavaş ve kontrollü geçişlerini sağlardım. Bir gün Oflu şoförün kullandığı uzun şase Mercedes kamyonunu ile şantiyeden Yeşilhisar´a giderken hemzemin geçitte tam da demiryolunun ortasında arıza yaptırdı. Telaşla istasyonlarla haberleşme yaptım, Allah´tan tren gelmeden Rizeli Burhan Usta motorun bakımını ve hava yapan mazot borusunun havasını alarak çalıştırdı. Rahat bir nefes aldığımızı anımsıyorum. Çok korkmuştum sonra istasyonlara yolun serbest olduğunu bildirdim. İki aylık zaman içinde üst geçit köprüsünü projesine göre bitirdik.

        Yeşilhisarlı şoförüm Salim, Kore gazisiymiş, biraz sinirli bir hali vardı ama geçinip gidiyorduk, fakat aracının temizliğine çok dikkat ederdi. Bir gün bana Yeşilhisar´dan değirmenci Hasan Efendi isimli birisinin taş ocaklarını göstermek istediğini söyledi. Bu taş ocaklarını barajın kaya dolgusunda kullanmamızın gerektiğini biliyormuş. Baraj ihale olunca bu Hasan Efendi Mal Müdürlüğüne müracaat ederek Yeşilhisar´ın içinden akan derenin de10 km sini kum çakıl ocağı için ve o civardaki sağlam kayası olan dağın ruhsatını almış. Kaya ocağını görmem için Şoför Salim Beni Hasan Efendi ile dağda buluşturdu. Hasan Efendi koşarak bana gösterdiği sert ve sağlam kaya parçalarını övdükten sonra, şayet bu dağdan baraja kaya taşıttırırsam kamyon başına bana 1 Lira vereceğini söyledi. Ben de kendisine ben hiç para istemem şayet karar verirsem sana birkaç gün içinde söylerim. Her bir kuruş harcamada tüyü bitmemiş yetimin hakkı var dedim. Fakat merak etme burası uygun olursa burada kaya ocağı işletiriz dedim. El sıkıştıktan sonra Şoför umutlu bir şekilde beni lojmana götürdü. O anda benim ne düşündüğümü bilmediği için problemsiz ayrıldık. Ben ise barajın dolu savak kazısından çıkacak kayayı baraj dolgusunda kullanmayı ve taşıma mesafesi dahilinde olduğu için ayrıca bir ödeme yapmayacaktım. Şoför Salim hemen her gün Hasan Efendi haber bekliyor diye beni sıkıştırıyordu. Ayrıca Mal Müdürlüğüne giderek müdür beyle kum çakıl ocak ruhsatı hakkında görüştüm. Ocağın ruhsat tarihi bir yıl içinde bitince DSİ olarak ruhsat alacağım diye resmi yazı yazdım. Fakat Hasan Efendinin haberi olmamasını istedim, gerçi haberi olsa da devlet olarak DSİ ye mani olamazdı. Konuyu sessiz ve derinden halletmeyi uygun buldum. Kum ocağının ruhsat yenileme tarihi gelince Mal Müdürlüğü resmen DSİ ye 5 seneliğine işletme ruhsatı verdi. İhtiyaç olduğu zaman gelince ekstra ödeme yapmadan gerek devlet yolunun stabilize malzemesini, gerekse köprü menfez betonları için malzemeyi yakın mesafelerden kullanmış oldum. Ocak yeri gösterme, taşıma mesafesi tayin ve tespiti kontrol mühendisi olarak benim görevim ve sorumluluğumdaydı. Şoför Salim´in ters davranışını Bölge Müdürümüze anlatarak  kendime başka bir şoför istedim ve  şoför Salim´in başka birime atamasını yaptılar, yerine Gürünlü Şoför Orhan´ı verdiler.

      Baraj dolgusunda kullanılacak geçirimsiz kil dolgu, kaba filtre, ince filtre malzeme ocaklarını laboratuar deneylerimin sonunda karar veriyordum. Asla müteahhitin itirazlarına fırsat vermiyordum. Çoğu kez şantiye şefini ikna ederek müşterek karar alıyorduk. Her gün  serilip sıkıştırılan kil dolgu normal netice verirken, bir sabah  çabuk metod ile sıkışmış kil dolgunun 3 yerinden numune alarak labaratuardaproktor deneyi yaptım. Özel kum ile boşluk hacmi ve sıkıştırılmış ağırlık mukayesesini yapınca sıkışma oranı %80 bile değildi. Halbuki en az %98 olması gerekirdi, bunun sebebini araştırınca benim gösterdiğim kil ocağından değil de baraja daha yakın kumu bol yerden taşıyıp gece vardiyasında dolguda kullanmışlar. O gün şantiye şefi Ferruh Bey Ankara´da olduğu için fazla iş yapıp aferin almak istemişler. Laboratuar deney ve kararları tamamen kontrol mühendisi yetkisinde olduğu için, kil dolgunun barajın bütün yüzeyindeki 20 cm kalınlığındaki malzemeyi takriben (700 m3 ) dozerlerle sıyırttırıp barajın mansap tarafına taşıttım. Yeniden alt tabakayı havalandırmalarını ve keçi ayaklı silindirlerle sıkıştırmalarını istedim. Bir daha yanlış ocak kullanmamalarını tembih ettim. Şantiye Şefi Ankara´dan dönünce bana teşekkür etti. 11 km lik devlet yolu için menfezler ve üst geçit köprüsü yapımında şu tespitleri yapıyorduk. Yeşildeftereyazılanlarımüteahhit ve kontrol mühendisi olarak imzalıyorduk.

1-      İmalatın yapılacağı yerin tabi zemin rölevesinin alımı

2-      Projesine göre temel kazılarının yapıldıktan sonra tekrar rölevesini alarak hacim hesaplarının yapılması

3-      Zeminden su çıkmış ise su debisinin belirlenerek imalata su pompaj zammının tutanağa geçirilmesi.

4-      İmalatın dozajını, hacmini, kullanılan çimento, demir miktarının tespiti

5-      Taşınan malzemelerin taşıma mesafelerinin tespiti

Bütün bunlar fiyat belirlemede lazım olduğu için tutanağa geçirilerek müteahhitlik ve kontrollük ile iki nüsha imzalıyorduk. Hakedişleri, tanzim ettiğimiz yeşil defterleri, tutanakları Nevşehir´de Tatlarin Barajının da kontrol mühendisliğini yürüten ve Akköy Barajı ile birlikte iki barajın baş mühendisliğini yapan Afyonlu Mühendis Cihan Artırma´yakontrol ettiriyorduk. Sonra bu dokümanları DSİ 12. Bölge Müdür Muavini Mühendis Mehmet İndap´a takdim edip onayını alıyorduk.

         11 km lik devlet yolu kazı işlerini yapmak için;

1-      Yol güzergahı boyunca yol ekseninin sağ ve solundan 30 ar metre tabi zeminin topoğrafik okumalarını yapıyor ve karşılıklı imzalıyorduk.

2-      Yolda dolgu olacak ise nebati toprağı en az 50 cm derinliğinde kazıp güzergah dışına atıyorduk. Şayet uzak yere taşımak gerekiyor ise depo mesafesini tespit edip tutanak tanzim ediyorduk.

3-      Yol hafriyatından çıkan kazı malzemesini

a-      Toprak

b-      Küskülük

c-      Yumuşak kaya

d-     Sert kaya

Sınıflarını belirleyip tutanak tanzim ediyorduk

4-      Yarmalardan dolguya veya depoya taşınan kazı malzemesinin en kesit çizim ve hacim hesaplamasını yapıp taşıma mesafesini bürükner eğrisi metodu ile hesaplayıp tutanağa geçiriyorduk.

5-      Yola, dolgu yapılan malzemeyi en fazla 50 cm kalınlıkta sererek titreşimli silindir ile sıkıştırıyorduk.

Böylece yolda çökme olmasının önüne geçiyorduk. Yol dolgu ve kazı işleri bitince irice malzemeden 20 cm kalınlığında temel altı malzemesi serip sıkıştırdık. Sıkıştırma işini 5 pas geçerek yaptık. Sonra üzerine maksimum dane çapı 2.5 cm olan tuvanen (karışık) stabilize  malzemesini 15 cm kalınlığında sulu lastik tekerlekli silindir ile 7 pas geçerek sıkıştırdık.

        Yol ve TCDD üst geçit köprüsü bitince Yeşilhisar´a gidip gelmemiz daha kolay oldu. Fakat Soğanlı ve Akköy köylüleri yaya ve eşekleri ile yolu kullanırken yolda sağ ve solundan hareket eden vasıtalara dikkat etmiyorlardı. Bir gün Yeşilhisar´dan şantiyeye araçla giderken kalabalık eşekli bir grupta karşımdan geliyorlardı onlara yol vermedim, onlara gidiş gelişleri için tavsiyede bulundum. İçlerinden birisi bana beyim biz inaduk ama sen bizden daha inatmışsın dedi. Böyle böyle yöre halkını da trafiğe alıştırmış olduk.

        Esas işimiz sulama barajı inşaatının yapımına gelince iş sırası şöyle oluyordu;

1-      Müteahhitlik şantiye tesislerinin yapımı

2-      DSİ kontrollük ikiz lojmanının yapımı

3-      Laborant, sürveyan topoğraf ekibinin yatma,  yıkanma,  yemekhane tesisinin yapımı

4-      Derivasyon tünelinin giriş ve çıkış ağızlarının belirlenip kazısının başlanılması ve betonlanması

5-      Tünelin su alma şaftının kazılarak tünele birleştirilip betonlanması

6-      Tünel betonu ile kaya arası boşluğuna çimento su karışımı kontak enjeksiyonu yapılması. Bu enjeksiyon, 1 hacim çimento ile 1  hacim su karışımının 1 bar basınçla yapılması.

Derivasyon tüneli beton kaplaması bitirilince aynı zamanda barajın oturacağı yamaç ve taban kazısına da başlanmıştı. Kil çekirdeğin altı ve yamaçlarındaki eksen boyunca 4 metre taban genişliği, yan şevleri 1 metre yatay 5 metre dikey meyille hendek kazıldı. Tabanda ve yamaçlarda ayrıca 1 metreye 1 metrelik enjeksiyon başlık betonu döküldü. Yedi günde yeterli sağlamlığa erişen beton üzerine perde enjeksiyonu için delik aralıkları üçer metre ve delgi derinlikleri

  1. Kademe için 2 metre, 2 bar
  2. Kademe için 2 ila 4 metre, 3 bar
  3. Kademe için 4 ila 7 metre, 4 bar
  4. Kademe için 7 ila 11 metre, 5 bar
  5. Kademe için 11 ila 14 metre, 5 bar basınçla

Çimento karışımları enjekte edildi. Enjeksiyonun başlamasından evvel delgiye su enjekte ediyorduk. Suyun zemine nüfuz etmesine göre 1 hacim çimento, 3 hacim su mikser karışımı ile başlayıp. 1 hacim çimento 1 hacim su ile devam edip şayet boşluk çok ise 1 hacim çimento 1 hacim ince kum1/2 hacim su ile enjeksiyon devam edilirdi. Bu kademeli delgiler arasında da kontrol delgileri ve basınçlı su testi ile perdenin teşkil edilip edilmediğine bakardık. 10 dakika zaman içerisinde manometredeki basınç düşmez ise zeminin daha fazla enjeksiyon kabul etmediğine karar verirdik. Fakat barajın oturduğu taban ve yamaçlarda dahil boşluğu olmayan gabro cinsinden kaya malzemesi idi. Yani fazla enjeksiyona ihtiyaç duymayan kaya sınıfıydı. Ama barajın su kaçırmaması için çok dikkatli ve titiz çalışmamız gerekiyordu. Barajların perde enjeksiyon işleri  çok önemli ve inşaatın can damarıdır. Kil dolgunun en az %98 lik sıkışması yani optimum rutubette maksimum sıkışmasının temini ve ideal killi çakıllı malzemenin kullanılması şarttır. Laboratuarımız yatak odama bitişik idi,  gece yatarken bile  proktor sıkıştırması yapan personelimin silindiri 3 kademede özel tokmağı ile belli yükseklikten düşürerek her kademeye 25 tokmak vurması gerekiyordu. Bir gece laborantın vurduğu tokmağı saydım 22 defa vurunca yataktan çıkıp yanına gittim niçin 22 tokmak vurdun dedim ve deneyi tekrarlattım. Kil malzemesini seçerken laboratuarda şu deneyleri yaptırırdım.

-          Atterberg Likit Limit Deneyleri

-          Atterberg Plastik Limit Deneyleri

-          Özel fırında kurutarak hassas terazilerde tartıp ve proktor deneyi neticelerinin grafiklerini çizerek iyi veya kötü diye sınıflandırırdık

Müteahhit şantiye şefi Ferruh Olgaç ve Ben birbirimiz tam anlamıştık. Çok üstün vatansever bir kimseydi. O kadar çok sevmiştim ki küçük oğlumun adını Ferruh koydum, çünkü gençliğinde kabakulak hastalığı geçirdiğinden çocuğu olmamıştı. İş için çok kavga ederdik ama neticede el sıkışırdık ve her zaman devletin emanetinden yana olurduk. Bizim barajın zemini, az enjeksiyon yediği için,  Taşeron Ertuğrul Beyin getirdiği Vakfıkebirli ekibinin hoşuna gitmemiş olsa gerek kendilerince bir çare düşünmüşler. Bunların formenleri, Şantiye Şefi Ferruh Beye ne kadar çimento açığınız varsa hallederiz demiş. Ve daha önceki işlerden tanıdıkları ve DSİ ninenjeksiyon işlerini kontrol eden Nihat isimli sürveyanı da kendilerinin kaldığı yerde olmasını istemişler. Güya gece gündüz enjeksiyon işlerini kontrol etmesinin gerekli olduğunu söyleyerek Vakfıkebir grubu ile kalmaya başladı. Biraz yaptıkları enjeksiyondan sonra,kalan Çimento karışımlarını boşa dereye akıtarak bu sürveyana fazlasıyla kayıt işlerini yaptırıp açık kapatmayı ve devleti zarara uğratmayı planlamışlar. Deredeki çimento çökeltisini incelediğimde şantiye şefine resmi yazı ile enjeksiyon işinin durdurulmasını istedim. Sürveyan Nihat´a yedirip yutturmadan gerisin geri Bölge Müdürlüğüne gönderdim. Kötü niyetli enjeksiyon taşeron ekibi mikser ve kazanlarını yüklediği kamyonetleri ile şantiye şefinin kaldığı binanın önünde durup kavgaya başladılar. Ferruh Beyle beraber derhal Yeşilhisar Jandarma Karakoluna gidip durumu anlattık. Jandarmada otururken yarım saat sonra merdiven çıkışında bir gürültü oldu. Jandarmalar yukarı çıkmak isteyen enjeksiyon ekibinin küçük kardeşini tutup üzerini aradılar. Üzerindeki kendi yörelerinde yapılmış tabanca ve dolu mermi ile yukarı çıkmak istemiş. Sonradan öğrendiğim jandarmaların arasında Sivaslı hemşehrim de varmış. Jandarma bu ekibin hepsini Sivaslı Savcı Selahattin Beye götürdüler. Savcı Bey bunları tutuklayıp nezarete attı, ertesi gün adliyede Hakim karşısına çıktılar. Hakimde bunları Yeşilhisar´a tekrar gelmemelerini söyleyerek serbest bırakıyor. Sonra başka bir enjeksiyon taşeronu ile işimizi bitirdik.

       Kil dolgu, ince filtre, kalın filtre ve dolusavak kazısından çıkan kayanın kullanıldığı baraj dolgusu hemen hemen yarı yüksekliğe gelmişti. Su alma ağzı seviyesinden 5 metre daha yüksekte idi. Soğanlı Köyü ve baraj rezervuar alanını besleyen derelere aşırı bir yağmur yağdı. Sel sularının sürükleyip getirdiği kesilmiş meyve ağaçları, su alma şaftından tünele geçemediği için dallı budaklı ağaçlar şaftı tıkadı. Sel suyu tünelden akmaz oldu,  Allah´tan yağmur kesilince su daha fazla yükselmedi. İşçilerden biri şaftta biriken ağaçların üzerine çıkarken suya düştü. Tünele su gitmediği için işçi şafttan aşağıya düşmedi ve yüzerek kıyıya gelip kurtuldu. Fakat ağaçlar şaft ve tünelin su girişini iyice tıkamıştı. Ertesi günde değişen bir şey yoktu, kimse cesaret edip tünelin mansap girişinden şaftı tıkayan ağaçların durumlarına bakamıyorlardı. Ön keşif için baş formen Satılmış Beyle beraber el fenerimle tünele girdim, ağaçların durumuna bakarak sıkıntıyı nasıl gidereceğimizi düşündük. Satılmış Beye ve dinamitle ateşleme işini yapan Ustaya şunları yaptırdım. 2 Metre uzunluğundaki 5 cm çapındaki yuvarlak kalın meyve dalının ucuna 140 gramlık 3 adet dinamit lokumunu bağlayıp, 1 adet adi elektrikli kapsülü izole bantla sardık. Hepsini birlikte naylonla sararak gözüme kestirdiğim ağaçların arasına yerleştirdik. Ateşleme kablosunu tünelin dışına çektik ve manyeto ile etraftaki yerlerin emniyetini alarak ateşledik. Elhamdülillah hiçbir zarar vermeden tek atışla şaftı ve tüneli açmış olduk. Sonra Kaymakamlık ve Jandarma kanalıyla birkaç gün içinde köy muhtarları ve bahçe sahiplerinin kendilerine ait baraj gölü içinde kalacak olan bütün ağaçların kesilip taşınmasını ve rezervuarın temizlenmesini sağladık. Şayet sel suyu daha yükselseydi bitmemiş baraj dolgusunu tamamen alıp götürürdü. Çok şükür böyle bir sıkıntı olmadı.

             Kontrollük lojmanı için taşımaya ihtiyaç duyulmayacak su kaynağı araştırıyordum. Barajın sağ sahil yamacında yüksek dağdan ve kumlu yamaç zemininden çıkan bir su etrafında yeşillik gördüm. O yerin sahibi Soğanlı Köyünden birisiymiş, yükseklik kontrolü yapınca su kaynağının binamızdan 25 metre daha yüksek olduğunu tespit ettim. Köylüye buraya bir küçük beton su kaptajı yapacağım ve kaptajdan taşan fazla su yine senin yeşilliğine akacak. Karşı sahildeki binanın 6 metre yükseğine 10 m3 lük su deposu yapacağım. Depoya suyu 7.5 cm çapında galvanizli boruyla götüreceğim dedim,  anlayışlı davrandı ve kabul etti. Hemen depo sistemi, boru hattını kaptaj ile birlikte projelendirdim. Bölge müdürlüğünden onayını aldım, maliyetini ve %25 karını da koyarak Elsel Şirketine (Ferruh Olgaç´a) yaptırdım. Zaten binadaki iç tesisatı olan lojmana tankerle taşıtmadan su getirmiş oldum.

              Tünel betonu dökerken müteahhitin küçük jeneratörü arıza yaptı. Lojmanda kullanmam için dairenin bana verdiği jeneratörü vererek beton dökümünün devamını sağladım. Ev aydınlatması için fitilli pompalı lüks denilen lambayı bir müddet kullandım.

         Resmi bayramlarda Ferruh Beyle beraber Kaymakamlığın protokolü olarak davetlere katılırdık. O zamanlar Kaymakam maaşı 750 TL imiş, kontrol mühendisi olarak 2200 lira alıyordum. Hanıma aman dikkatli ol,  kendi aranızda maaş hususlarını konuşmayın dedim.

          Baraj, yol ve müştemilatın inşaat işlerini ihale bedelinden daha ucuz ve beklenen tarihten önce bitirdik. O aylarda Kayseri´de oynanan olaylı futbol maçında Berber Memiş arkadaşımı kaybetmiş ve bazı akrabalarım yaralanmıştı. İnşaatın geçici kabulünü yaptırmış ve kesin hesaplarını Baş Mühendislik ve DSİ nin12. Bölge Müdürlüğünün tasdikini alarak Ankara Barajlar Dairesi Reisi Refik Akarun Beyin bilgisine sunmuştuk. Barajlar Genel Müdürlük yetkili mühendisi DSİ camiasında bu kadar çabuk biten ve kesin hesapları teslim edilen ilk proje olduğunu söyleyerek tebrik ettiler. DSİ 12. Bölge Müdürü Uğur Beyi ziyaret ederek Nisan 1968 de yedek subay olarak askere gideceğimi, o zamana kadar 4 aylık kalan sürede bölgesine bağlı Sivas 121. Şubeye tayin edilmemi rica ettim. Müdür Bey gerekli talimatı vererek 1967 Kasım ayında Sivas Şubesine tayinim yapıldı. 121. Şube Baş Mühendisi Orhan Bey bana Etüd Plan Şefliği görevini verdi. Bu 4 aylık kısa dönemde Kızılırmak taşkın koruma işlerinde proje çalışmaları yaptım. Nisan 1968 ayında 91. Dönem İstihkam Yedek Subay Okulunun bulunduğu Kağıthane- İstanbul Okul Komutanlığına teslim oldum.