İbrahim Balaban


Buhara´dan SİVAS´a VIII.Bölüm


 Buhara´dan Sivas´aVIII.BÖLÜM

24 ay süren askerlik görevimdeki hatıralarım şunlardır:

Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk Diyor ki:

Süngü, kuvvet, şeref ve haysiyetin müdafaa edemediği haklar, başka hiçbir prensiple müdafaa edilemez.

        30 Mart 1968 Cumartesi günü 91. Dönem Yedek Subay Okuluna giriş yaptığımda:

1-      Cevdet Sunay Cumhurbaşkanı

2-      Cemal Tural Orgeneral Genel Kurmay Başkanı

3-      Refik Yılmaz Orgeneral Kara Kuvvetleri Komutanı

4-      Necdet Uran Oramiral Deniz Kuvvetleri Komutanı

5-      İrfan Tansel Orgeneral Hava Kuvvetleri Komutanı

İstihkam Okulu Tarihçesi

      Okulumuzun tarihi 1557 yılında, Kanuni Sultan Süleyman zamanında, Süleymaniye Medresesinde mühendis ve mimar yetiştirmek gayesiyle açılan Dar-ülHendese´ye ve Mimar Sinan´a dayanmaktadır. I. Mahmut, yeniçerilere nazaran devlete daha bağlı olan, Hasekilerle Bostancı Ocağı eratından mütehassıs yetiştirmek için, Üsküdar da Kumbarahane ve Mühendishane adıla bir okul açtı.

      1747´de III. Mustafa zamanında, Sadrazam Koca Ragıp Paşa evvelce dağıtılmış talebelerden hayatta olanları toplayarak, Kağıthane civarında Karağaç Mevkiinde öğretime başlattı. Derslerin ağırlıklı noktasını hendese( mühendislik) teşkil etmekteydi. Bu arada Fransız Uzmanlar da öğretimle meşgul oldu. Derslerin ağırlık noktası riyaziye (matematik, geometri) ve tahkimata kaymaya başlayınca Hendesehane Okulunun adı ? İstihkam Okulu? na çevrildi.

       III. Selim ordu ve donanmanın esasını okula dayandırmayı düşündüğü için bu konuya çok önem verdi. 1795´te Mühendishane-i Berri ve Mühendishane-i Bahri Hümayün Okullarını evvelce gördüğümüz okulu genişleterek kurdu. Sonra her iki okul birleştirildi. Bir kanunname ile yeniden teşkilandırılarak ehliyetli hocalar ile eğitime başlandı. 11 ve 12 yaşından itibaren talebe alınarak bunlardan bir kısmı lağımcı ( ateşçi),  bir kısmı kumbaracı (topçu birliği), diğer bir kısmı da tersaneye bağlı mühendisler olarak yetiştirildi. İstihkam Subayları 1914 senesine kadar bu yeni kurulan okulda eğitim görmüşlerdir.

       İstiklal Savaşından sonra, 1926´da Harbiye´de Fen Tatbikat Okulu adıyla tekrar kurulan bu öğretim müessesi, 1948´de İstihkam Okulu adını almış ve 1953´de de Kağıthane´deki, bugünkü binasında faaliyete geçmiştir.

                                                                                        Tümgeneral İbrahim Ersan

                                                                                          İstihkam Daire Başkanı

       91. Dönem İstihkam Yedek Subay Temel Kursu´nun yüklü bir eğitim devresini, ciddi bir gayret ve disiplin içinde başarı ile bitirmemizde emekleri geçen ve bizleri ?Asteğmen? rütbelerimiz ile Silahlı Kuvvetlerimizin hizmet bekleyen görevlerine yeni değerler olarak katan Komutanlarımız ve değerleri personellerinin isimleri şunlardır:

1- Şerafettin Özeren                        İstihkam Binbaşı

Harekat ve Eğitim Şube Müdürü

2- Fevzi Özçalışkan                        Levazım Binbaşı

                Levazım Mal Saymanı

            3- Müfit İlhan                                 Personel Yüzbaşı

                Personel Şube Müdürü

            4- Kemal Cansu                              Doktor Üsteğmen

                Sağlık Şube Müdürü

 

EĞİTİM KURULU :

1-      Sabahattin Yöntem                   İstihkam Albay

 

Eğitim Kurulu Başkanı

 

2-      Cevdet Tezcan                          İstihkam Albay

 

NBC- ADM Harbi

 

3-      Sabahattin Kılıç                        İstihkam Albay

İstihkam Birliklerinin Kuruluşu

İstihkam Tabiyesi

4-      Adnan Sunar                             İstihkam Albay

Karargah Çalışmaları

5-      LebipAltınobaİstihkam Albay

Askeri Yollar ve Hava Meydanları

6-      E. Kemal Yalçın                        Muhabere Albay

Muhabere Hizmeti ve Öğretim Metodları

7-      Mustafa Peşkircioğluİstihkam Yarbay

Kurslar Taburu Komutanı

8-      Hüseyin Kuzgun                        İstihkam Yarbay

Harp Silah ve Araçları

9-      Niyazi Öcalan                            İstihkam Yarbay

İstihkam İstihbaratı Arazi Etüdü ve İkmali

 

10-  İlhan Temizcanİstihkam Binbaşı

Fenni Hizmetler Engeller Ve Engellerden Geçiş

                  Sahra Tahkimatı

11-  Yaşar Şentayİstihkam Binbaşı

Kara Mayın Harbi

12-  Mustafa Göçmen                        İstihkam Binbaşı

Askeri Köprüler

13-  Hulusi Özkul                              İstihkam Binbaşı

Özel Harp

14-  Turan Altuğ                               İstihkam Binbaşı

Genel Taktik

15-  Ünsal Yetkin                               İstihkam Yüzbaşı

Genel Taktik

16-  Mahmut Lomçalıİstihkam Teknik Yüzbaşı

İstihkam İş Makinaları

17-  Kutlu Küçükvuralİstihkam Hava Yüzbaşı

Gizleme

18-  Mustafa Karaman                          İstihkam Hava Yüzbaşı

Ordu Bakım Sistemi

19-  Yaşar Kümbüllüİstihkam Teknik Yüzbaşı

Benzin- Dizel Motorları

20-  Coşku Ürünayİstihkam Üsteğmen

Su İkmali

21-  Mustafa Demir                                  Doktor Teğmen

İlk Yardım

22-  Ali Arbeyİstihkam Teğmen

Harita ve Hava Fotoğrafları

23-  İ. Hakkı Tanesİstihkam Astsubay

Halat Donanımı ve El Aletleri

24-  Erdoğan Coşkun                                 İstihkam Yüzbaşı

Yedek Subay Öğrenci Bölük Komutanı

 

25-  Çetinay Albay                                      İstihkam Teğmen

Yedek Subay Öğrenci Bölük Komutanı Muavini

26-  Suat Önder                                          İstihkam Asteğmen

Birinci Takım Komutanı

27-  Ekrem Aksel                                       İstihkam Asteğmen  Mimar

İkinci Takım Komutanı

28-  Kadri Kov                                          İstihkam Asteğmen Makine Mühendisi

Üçüncü Takım Komutanı

29-  Rana Alsan                                         İstihkam Asteğmen Mimar

4.Takım Komutanı

BÖLÜK İDARE SUBAYLARI :

1-      Ünal Demirağ                               İstihkam Asteğmen Mimar

2-      Kemal Karagülle                           İstihkam Üstçavuş

Bölük İkmal Assubayı

                   91. Dönem Andiçme Töreninde silahlar el koyup andiçtik.

                   Barışta ve Savaşta,

                   Karada, Denizde ve Havada,

                    Her zaman ve Her Yerde,

                    Milletime ve Cumhuriyetime,

                    Doğruluk ve Muhabbetle Hizmet,

                    Ve Kanunlara ve Nizamlara,

                    Ve Amirlerime İtaat Edeceğime,

                    Ve Askerliğin Namusunu,

                    Türk Sancağını Şanını,

                    Canımdan Aziz Bilip,

                    İcabında Vatan, Cumhuriyet ve Vazife Uğrunda,

                     Seve Seve Hayatımı Feda Eyliyeceğime,

                     Namusum Üzerine

And İçerim.

                   Yüzbaşı Turan Altuğ, Binbaşı rütbesini almadan evvel Bölüğümüzü, makinalı tüfek, bazuka (eğitim mermisi ile) el bombası kullanma tatbikatı için Hasdal´a  götürdü. Önce hafif makinalı tüfekle atış talimi yaptık. Sonra M1 tüfekle 500 metre mesafedeki hedefe atış talimi, daha sonra bazuka ile eğitim mermisi kullanarak daatış talimi yaptık. Sonra 1 metre yüksekliğindeki beton duvarı siper alarak el bombasının emniyet pimini çekipüçe kadar saydıktan sonra sanki düşmana fırlattığımız bombanın sesini duymak için duvar dibine çöktük. Patlama sesini duyduktan 2-3 saniye sonra tahribatın neticesini bulunduğum noktadan baktım. Emniyet içinde görevimi yerine getirip arazideki arkadaşların yanına oturdum. Allah´tan bu görevi yapmamdan evvel Yüzbaşı el bombası atış talimini durdurmadı. Şöyle ki benim yaka numaram 3732 ve benden oniki kişi evvel yaka numarası 3719 olan arkadaşımız İnşaat Mühendisi Uğur Tarhan, Yüzbaşının nezaretinde el bombasını fırlatırken Yüzbaşı, Beton Sütresinin arkasına gizlendiği halde meraklı arkadaşımız ayağa kalkarak patlamanın nasıl olduğuna bakmak istemiş. Patlama meydana gelince küçük bir metal parçası Uğur´un sol kaşının üzerine saplandı. Kanamayı durdurmak ve metal parçayı çıkarmak için Uğur´u Askeri Hastaneye gönderdiler. Gerekli operasyon yapıldıktan sonra ne şehit ne de gazi olan arkadaşımız tekrar Hasdal´daki gurubumuza katıldı. Okul Komutanlığı el bombası tatbikatının durdurulmasını emretti. Fakat bu emir gelinceye kadar ben tatbikatı yerine getirmiştim.

                   Her Yedek Subay Öğrencinin el bombası tatbikatını bizzat Yüzbaşı Turan Altuğ yönetiyordu. Meraklı Uğur´un kazasında Yüzbaşının hiçbir ihmali olmadı. Neticede bir hafta bantlı sargılı dolaştıktan sonra derslere başladı.

                   Bir gün İstihkam Binbaşı İlhan Temizcan 3. Takımımızı Hasdal´a götürdü. İkişerli arkadaşlarımızı eşleştirdi ve iki kişilik avcı boy çukurunu kazma ve kürek kullanarak yapmamızı emretti. Ben ve ekip arkadaşım İstanbul teknik Üniversitesi Hidrolik Kürsüsü Öğretim Görevlisi MehmetcikBayazit çukuru kazmaya başladık. Çukuru ben kazıyordum, Mehmetcik de kazılanları kürekle dışarı atıyordu. Aradan 30 dakika geçtikten sonra Binbaşı kazılan çukurları denetledi. Çok düzgün kenarlarla kazabildiğimiz avcı boy çukurumuzu birinci ilan etti. Mükafat olarak kantine dönünce ikimize bir şişe cocacola ısmarlayacağını söyledi. Kantine girince acaba Binbaşı unuttu mu derken kapıdan girişini gördük. Mehmetcik ile konuşup gülüşürken herhalde Binbaşı her ikimize de birer kola alır dedik. Fakat Binbaşı tam söz verdiği gibi ikimize bir şişe kola aldı ve bize uzattı. Gülerek teşekkür ettiğimiz Binbaşımızın yarım şişe kolasını yudumlamış oldum.

                   177 kişilik 91. Dönem Yedek subay Öğrencisi Bölüğü olarak her gün ikişer saatlik silahhane nöbeti tutardık. Bu nöbetlerin 02:00 ila 04:00 arasında silahhanedeki silahları sayıp teslim aldıktan sonra elimde tüfeğimle nöbet bekliyordum. Silah deposunun demir kapısı kilitli ve anahtarını da cebimde taşıyordum. Binanın bodrum katında hamam, çamaşırhane gibi yerlerin demir kapı ve pencereleri vardı ve aynı kattaydı. Gecenin saat 03:00 de sessizliğin tam olduğu bir ortamda aniden çamaşırhanenin demir kapısının büyük gürültü ile çarpıp örtülmesi suretiyle meydana gelen inanılması güç bir sesle anormal sıçrama ile irkildim. Demir kapının sebep olduğu sesi incelediğimde karşısında mevcut olan demir pencerenin havalandırma amacıyla açık olması ile oluşan hava akımından kaynaklandığını anladım. Fakat o sessizlikte bodrum katında meydana gelen korku sıçraması neticesinde ensemdeki saçlarım dökülerek avuç içi kadar kısım saçsız kaldı. Doktordan aldığım pansuman solüsyonu ve sarımsağı ince tuza batırıp tahriş ederek saç köklerimin canlanmasını sağladım. Takriben bir ay sonra tedaviyi bitirmiş oldum .

                  Yedek Subay Okulundaki ders ve tatbikat eğitimimizi bitirdik. Okuldan aldığım 8634 nolu diplomama göre 177 kişilik mevcut içerisinde 15. olarak pekiyi dereceyi hak etmişim. İstihkam Asteğmen olarak 30 Eylül 1968 Pazartesi günü çektiğim kura ile Ankara 28. Tümen İstihkam Taburunda 3. Bölük Komutanı Önder Yüzbaşının emrinde kıta hizmetime başladım. Kıta hizmeti genel olarak sabah iştimaları ve tekmil verme ile başlayıp yürüyüş, koşma, arazi temizliği ve istihkam taburunda gece nöbetleri tutarak geçiyordu. Nöbetçi olduğumuz gecelerde erlere okuma yazma, askerlikle ve hayatlarında sağlıklı ve başarılı olmaları hususlarında dersler veriyordum. Nöbetçileri denetleyip parolanın bilinip bilinmediğini anlıyordum. İstirahat zamanında da er ve erbaşların uyum içinde olup olmadıklarını, mutfak ve yemekhanenin temizliğine, banyo ve yemekhanelerdeki nizamı sağlıyordum. Koğuşlarda yatma ve kalkma disiplinine uymalarına dikkat ediyordum. 07 Ekim 1968 tarihine kadar sabah 08:00, akşam 17:00 saatleri arasında tabura gidip gelirken Yıldız Mühendislik Okulundan sınıf arkadaşlarım Ferhat İlk ile Hüseyin Yazıcı geldiler. Onlar da kıta hizmetini 28. Tümende Piyade Asteğmen olarak tamamlamışlar ve Teğmen olarak Cebeci İnşaat Emlak Dairesindeki görevlerine başlamışlar. Biraz sohbet ettikten sonra Hüseyin beni 28. Tümenin Kurmay Başkanı ile tanıştıracağını söyledi. Birlikte gittik Kurmay Albay olan Kurmay Başkanı ile tanıştık. Bu tanışma için Bölük Komutanımız Önder Yüzbaşıdan müsaade aldım. Hüseyin´e Kurmay Başkanı ile tanıştırmak istemesinin sebebini sordum. Kurmay Başkanı kendisinden bir istekte bulunmuş fakat kıta hizmetini tamamlayınca bu isteği yerine getiremeden tayin olup Milli Savunma Bakanlığı İnşaat Emlak Dairesine gitmiş. Bu arada neden Kurmay Başkanını ziyaret ediyorsun diye Bölük Komutanım Yüzbaşı Önder´in canı sıkıldı. Benden yana hiçbir talep olmadığı halde arada kalmış oldum. Meğer Kurmay Başkanı Hüseyin Yazıcı´dan Tümen Karargah Bölüğünün Erat Gazinosu ve Ekmek Fırını yapmasını istemiş. Tabi Hüseyin´in sihirli yüzüğü olmadığı için ve bu işler boyacı küpüne daldırılınca olmayacağından başlayıp yapamamış. Bana güvendiğinden ustaca bu işin mesuliyetini yüklemek istemiş. Neticede Hüseyin ile Kurmay Başkanına gidip selam çakarak ne söyleneceğini dinlemeye başladım. Hüseyin sözünün başında Komutanım Erat Gazinosunu ve Fırın İnşaatını bütün Yedek Subay ve Mühendisler altı aylık kıta hizmetini bitirince Tümenden ayrılıyorlar. Bu inşaat işlerini yapsa yapsa Mühendis İbrahim Balaban yapar dedi ve yükü benim sırtıma sararak ayrılıp gitti. Kurmay Başkanı ile karşı karşıya kalınca şartlarımı sıraladım. Komutanım şunlar olursa zaten kış ayları geliyor mart sonuna kadar ancak kaba inşaatı bitiririm dedim. Komutan isteklerimi sıralamamı istedi. Taleplerim şunlardı:

1-      Üç İstihkam Bölüğünden onar kişi toplam 30 kişi kalıpçı, demirci ve beton işlerini bilen tecrübeli erler istedim.

2-      Ordonat taburundan ne zaman araç reo veya kamyon istersem derhal temin edilmesi

3-      Malzeme alımında Levazım Sorumlusu ile gecikmeden inşaat demiri, kalıplık ve iş iskelesi kereste alımı, çimento, kum, çakıl temini. Ankara sitelerden ağaç talaşı, hayvan besi ahırlarından yanmış hayvan gübresi. Dökülen betonun donmaktan korunması için naylon örtü, branda kaplaması ve inşaatta kullanılabilecek her türlü nalburiye malzemelerinin alımı.

4-      Kaba inşaatın tamamının bitirilmesinden sonra bölüklerden gelip çalışan listeme giren erlere on günlük mükafat izni verilmesini arz ederim dedim.

      Kurmay Başkanı bütün birliklere yazı ile emir verdikten sonra ertesi gün proje çalışmamı Yenimahalle 5. Durak Aydın Sokak 19 Nolu evimde geç vakitlere kadar çizim ve hesaplarla   hazırlık yaptım.

      Kalıp, demir, beton ve kullanılacak yardımcı malzemeleri, koruyucu olacak planyadan çıkmış ağaç talaşlarını, kuru gübreyi temin ettim. Demir, kereste, kum, çakıl ve malzeme alımını üç ayrı yerden teklifler alarak en uygun fiyatlarla Levazım Albay ile satın almayı bitirdik. Ekim, Kasım aylarında her iki yapının temel inşaatını bitirip üst yapıların kalıplarına başladık. Aralık´tan Mart ayına kadar her gün otomatik hava raporlarını dinleyerek kalıp, demir işlerimizi bitirdik. En son tabliyelerin betonunu dökeceğimiz gün hava raporu Mamak´ta sıfırın altında 4 derece olacağını öğrendim. Hava şartları imkan vermediğinden betonu mutlaka dökmem gerekiyordu ve zaman yaklaşıyordu.

      Sabah erkenden tabliye beton dökümüne başladık. Önceden kolonların betonunu dökmüştük ve kalıpları 25 gündür sökmeden yerinde bırakmıştık. Hava şartları çok soğuk olduğundan olması gereken miktarda su kullanıp çok karıştırdığımız 300 dozlu betonu sıkıştırarak tesviye ettik.     Kalaslarla yapılan yolluklar üzerinde el arabalarıyla betonları taşıyıp yerleştirdik. Demir küskü ve tokmaklarla betonun iyi derecede yerleşmesini sağladık. Elektrik ve su tesisatını sıva üstü düşündüğümüz için o işlere zaman harcamadık. Akşam saat 17.00 de betonun dökümü ve sıkıştırılmasını bitirdik. Son tabliye tesviyesini bitirince üzerine naylon örtü serdik. Naylonun üzerine  15 cm kalınlığında marangozhane talaşı, onun da üzerini branda ile kapladık. Brandanın üzerine de 15 cm kalınlığındaki gübre serdik. Son olarak 2. branda ile betonun koruma işini bitirdik.  Alt kısımlardaki iskelelerin aralarında altı adet 200 litrelik variller içinde hurda kerestelerden yaktığımız ateşle kalıp altlarını sabaha kadar ısıtmayı sağladık. Eve gittiğimde  zaman saat 22:00 ye geliyordu. Saçlarım talaş ve gübre tozlarıyla doluydu. Sıcak bir banyo ve işin önemli kısmını bitirmenin huzuru ile yastığa başımı koydum. Sabah servisi ile Tümene gittiğimde ilk işim iskele rampasından çıkarak betona temas eden naylon örtüyü kaldırınca beton yüzeyinin terlediğini gördüm. Verdiğim sözü yerine getirmiştim 1969 Şubat ayının son 10 gününde 30 kişilik mükafatı hak eden canla başla çalışan İstihkam Bölüklerinden usta inşaat erlerinin izinlerini de halletmiş oldum.

       Bölük Yüzbaşısı Önder Komutanım kaytardığım intibasını uyandırdığım için benden savunmamı istedi. Yazılı savunmamı istemesinin yanında İstihkam Tabur Komutanı Binbaşımıza da sözlü şikayet etmiş. Binbaşım beni çağırınca durumu sözlü olarak anlattım. İyilik ve yapmam gerekeni insanlıktan, fedakarlıktan başka bir niyetimin olmadığını anlattım. Beni hoş gördü elini sıkıp makamından ayrıldım. Yazılı savunmamı isteyen Önder Yüzbaşının aklına geleni tam olarak anlayamadım. Fakat inşaatı bitirdikten sonra hiç İstihkam Taburu 3. Bölükten ayrılmadım. Sadece 2 gün üst üste Yüzbaşı Önder´den izin alarak Ankara Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesine yatırdığım bacanağım Süleyman Abinin durumu için gitmiştim. Diğer günlerde de resmi çalışma saatlerinin dışında ilgilendim. Süleyman Abide Profesör Ragıp Hocanın tetkiki ile akciğer kanseri olduğu saptandı. Ameliyat olmasını şart olduğunu ancak %5 bir ümit olduğunu söylediler.Hocanın cumartesi mesaisi sona ermeden ameliyat için vezneye 950 Lira parayı yatırırsam pazartesi ameliyat yapabileceklerini anlattılar.  Ankara Oran Sitesinde kooperatif hissem vardı A gurubu üyelik için 2000 lira yatırmıştım. Derhal kooperatif yetkilisinin Kavaklıdere ofisinde durumu anlattım ve üyeliğimi bozdurdum. Çektiğim paradan 950 lirayı hastane veznesine yatırarak hocaya bilgi verdim. Pazartesi sabah saat 09:00da Yenimahalle´den Cebeci Tıp Fakültesi Hastanesine eşimle beraber gittik. Saat 09:30 da Ragıp Hoca odasında ve üzgün bir halde bekliyordu. Maalesef %5 bile umut olmadı kanser her tarafı sarmış ve asistanı ameliyatın dikişlerini yapıp kapatıyor dedi. Sonra doktorlara dedim ki Hocam hasta ameliyatının başarılı geçtiğini bilsin ve kanser lafını asla duymasın. İki gün içinde kuşetli tren ile Sivas´a göndereyim dedim. Ragıp Hoca 4 aylık bir ömrü olabilir dedi. Bu arada ENDOKSAN tatbikatı yapalım dedi. Reçetesini alıp kayınpeder ve baldızla beraber ameliyat olmuş ve kurtulmuş bir hasta morali ile trenle Sivas´a gönderdim. Süleyman Abiden başka herkes hastalığının ne olduğunu biliyordu 5 ay sonra Allah´ın rahmetine evinde kavuştu.

       Sonunda bu durumu Önder Yüzbaşıya anlattım tokalaşıp ayrıldım. 30 Mart 1969 Salı günü Teğmen olarak Milli Savunma Bakanlığı İnşaat Emlak İşleri Daire Başkanlığındaki görevime başladım.