Memlekete yolculuğumuz esnasında (bilirsiniz bayram sırasında yol kalabalık olur.) zaman zaman navigasyonla trafik yoğunluğuna göre gidiyorduk. Tosya yakınlarında alternatif yol önerisine uyarak otobandan çıktık.Navigasyon bizi bir köy yoluna çıkardı .
Beyaz bulutlarla uçsuz bucaksız bir gökyüzü açıldı önümüze ?Her virajı döndüğümüzde nasıl bir görüntü ile karşılaşacağımızı bilmeden ilerlemek benim için tarifsiz bir keyif. Bir köye doğru girdiğimizi fark ettik.Yolun iki yanında sık dikilmiş kiraz ağaçlarının arasında ilerlerken hayretle bir çığlık? Ağaçların üzeri kıpkırmızı kirazlar?Hepsine dokunma isteği .Sahibiyle karşılaşıp istediğim kadar yeme arzumu bastırmak çok güç..Bu kadar kiraz ağacının bir köyde olabileceğini hiç tasavvur etmezdim. Köy evlerinin yemyeşil avlularında sebzeler meyve ağaçları. Ardımda kalan ağaçlara baka baka köyden ayrıldık.
Yol ilerledikçe Tosya ya yaklaşıyorduk. Gördüğümüz bir çeşmenin yanında dursak mı derken bir pazar yerine geldik. Pazarda satıcı teyzeler . Yüzlerinde kaç yılın yorgun izleri, önlerinde sepetler içinde kirazlar. İçimde zıp zıp zıplayan bir çocuk edası var. Nasıl mutlu olduğumu anlatamam. Bir çırpıda arabadan indim pazarın içine doğru göz gezdirdim. Taze toplanmış kavunlar domatesler, salatalıklar ve daha birçok sebzeler.Bir teyzenin yanına çöktüm. Kirazları yapraklarıyla toplamışlar. Sebebini sordum. ?Yavrum böyle yapraklı toplayınca daha çok dayanıyor. ? dedi daha sonra komşusu olduğunu sonradan öğrendiğim bir teyze yanımıza geldi. Toplanmış kirazını alacak bir alıcı için pazarda dolaşan toptancıyla görüşmüş bir liradan fazla vermediklerini söyleyince yüzlerindeki üzüntü ve endişeyi görmeliydiniz. Emeklerinin sıcaktan bozulmasından duydukları endişe, mahsullerini kıymetinde ellerinden çıkararamak yok pahasına satmak zorunda kalmak. İçim acıdı.
Hep diyorlar ya tarladan şehir pazarlarına ulaşana kadar aracılar kazanıyor.Ne kadar doğru olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Sekiz ila on liradan aşağı bir fiyata alamayacağımız bu cam gibi taze meyvenin sahibini tatmin edemeyen şu durumuna bak ?Yazık çok yazık. Aldığımız kirazın fiyatını sormaya utanarak epeyce aldık. Birazını çeşmede yıkadık .Yola çıktık. Her kiraz tanesini ısırdıkça tazeliğinin damağımda bıraktığı rayiha tarifsiz? Ancak hayal ettiğim içtenlikte yeme arzumu arkamda bıraktığım teyzelerinyüzlerindeki endişe ve değerinin karşılığını göremedikleri o pazar yeri muhabbeti kesiyor.
Şimdi evimde mahalle pazarındaki kiraz tezgahlarının yanından geçerken kirazlarla aramızda sır gibi o anı var ?Beyaz tülbentli teyzeler bana bakıyor sanki?Gözüm tezgah üzerinde kese kağıdına takılıyor. ? 8 TL??
BAYRAM KOKUSU (Muhsine´nin Süt Annesi)
Bayram ziyareti için süt anneye geldik.Evin avlusunda başımı yukarı kaldırdım .İki katlı evin üst kat penceresinden dışarıya bakan süt anneyle göz göze geldik. Her zamanki yerinden dışarı bakıyordu.El salladım , o da bana salladı .İçeriye girdik üç nesil aile efradının bir arada olduğu bu bayram gününde selamlaşma ve hal hatırdan sonra merdivenleri birer ikişer çıkarak köşedeki açık kapıdan yarı oturmuş vaziyette yatağında buldum onu .Heyecanlandı, bende öyleydim. Bayram süt annenin evinde taze yapılmış badana kokulu bu odadır . Yeni değiştirilmiş sakız gibi tertemiz çarşaf ve nevresim.Ceviz sandık üstünde bakır mangal üstünde bakır güğüm.Muhtemelen dün gece avuç içine yaktırdığı kına .(Küçük gelinin iki ayağını bir pabuca sokmuştur.) Yatağın yanında komodinin üstünde ilaç poşeti,yatağın duvar kenarında duran beyaz tülbent örtülü bayram lokumu .Arefe günü onun ikramlığı için en az iki tepsi yapılan bu lokumlar bir iki ay onun yatağının yanında hep olur. Odasının duvarında kimler olduğunu ondan defalarca dinlediğim siyah beyaz fotoğraflar.Cam kenarında duran küpe çiçeği saksıları? Bayram kıyafetlerini giymiş. Kucaklaşıyoruz .Elini uzatıyor.İçtenlikle öpüyorum. Kına kokusuyla elindeki gül suyu kokulu tesbihin burnumda bıraktığı koku her zamanki gibi . Elime döktüğü kolonyayla karışan sepetinden ikram ettiği lokum. Bu iki tat yıllardır hep aynı duyguyu uyandırır bende. Her geldiğimde bayramı içinden dışına büyük samimiyet ve gerçeklikle yaşayan ve yaşatan süt anne ve ona has odasının kokusu bana geçer. Kokular vardır ya çocukluğunuzu çağrıştırır. Süt anne bazen çocukken size verilmiş bir armut. Yurt dışından yeğenleri geldikçe ona verilenlerden size de düşen bir çikolata. Öğrenciyken cebinize sık sık sıkıştırılmış harçlık, çeyizinize hediye edilen iğne oyalı örtüler, yazmalar. Sizi hatırlı meclislerde sözcükleri seçe seçe öven, toz kondurmayan güvenle yaslandığınız çınardır. Bu bayram ziyaretinin arkasındaki gerçek koku budur.
KANDIRMAK
Hastanede bir bekleme salonu.Ameliyata alınan yakınlarını bekleyen iki beyefendi. Ali ve Sadi Bey. Onlar gibi hastasını yan sandalyede bekleyen bir hasta yakını daha. Tanışıyorlar.Hastanızın nesi var? Hastaneler doktorlar derken sohbet ilerliyor.Babasının ameliyatına ilişkin hassasiyeti ve endişesi yüzünden okunuyor.Konuşma mesleklere, meslek inceliklerine, memleket meselelerine kadar ilerliyor. Görgü bilgi ve hassasiyeti etkileyici .Hasta yakını arada bir kardeşinden gelen telefona cevap veriyor. Babasının durumu ile ilgili bilgi veriyor. Bir komiser emeklisi olduğu için memleketin bugünkü durumlarından dem vuruyor . Mesleğinin zorluğunu inceliğini anlatılıyor. Bir süre sonra Komiser emeklisi hasta yakını ile Ali Bey yukarıya çay içmeye çıkıyorlar. Komiser emeklisi beyefendiye bir telefon geliyor.Çayından yudum almadan telaşla aşağı iniyor. Az sonra koşarak geliyor. Elinde epey miktar para var .Heyecanlı biraz da mahcup,ödeme için eksik kalan iki yüz lirayı ödünç istiyor. Ameliyathane kapısında aynı kaderi paylaşan, son derece zarif, dobra, güven veren adama Ali Bey eksik kalan miktarı tereddütsüz veriyor. Hastane burası insanlığın zor durumun paylaşıldığı yer. Alır almaz koşarak ödeme yapmaya gidiyor. Çayı bitince hala gelmeyen adamı merak ediyor Ali Bey. Endişeleniyor. Zira çayı soğumuş ?
Ayağa kalkıyor hesabı ödeyip aşagı inmek için hazırlanırken aşağıdan Sadi Bey yukarı geliyor. Komiser emeklisi beyefendiyi soruyor.Ali Bey aşağıda değil mi diye soruyor.?Benden iki yüz lira aldı? benden de diye atılıyor Sadi Bey.. İkisi de şaşkın. Biri esnaf diğeri ise insanlarla yüz yüze işlerde çalışan bu iki beyfendi dolandırıldıklarından çok , sözde komiser emeklisi olan dolandırıcının sahici tavırlarına şaşıyorlar.. Nasıl olur demeyin? bir gün bir yerlerde kusursuz bir kandırma hikayesine farkında olmadan siz de dahil olabilirsiniz. Seçtiği yolun sonunu düşününce ürperiyorum. Nasiptekinden ötesi için kolay yol seçenlerden, hırs yapanlardan, hırsızlık yapanlardan Allah korusun.
Her Veda Yeni Bir Başlangıçtır
Anılarımda derin izleri var. Kimi azimli kimi rahat, kimi sakin kimi asabi, kimi eringeç kimi zirve hedefli, kimi uykucu kimi cin gibi ; kimi sadakatli kimi vurdumduymaz, kimi sevecen kimi uzak ; bir de ben .Bir yol vardı önümüzde ...Yürüdük , koştuk, güldük , ağladık, çalıştık hırpalandık, heyecanlandik, estik, gürledik, sevdik, sevildik...Onlar avuçlarımdan uçuşup gittiler yolun devamini kendilerinin çizdiği başlangıçlara doğru...Bir öncekiler gibi, daha öncekiler gibi, daha da öncekiler gibi...Onlar hayatlarının bir kesitinde hayatımdan gelip geçen öğrenciler... Ben onlara onlar da bana çok şey öğreten?
Yedi Tepeli Şehre
Herkesin tatile gittiği şu günlerde sükuta erenşehir. Parktaki çınar ağacının altında yıldızlarına göz kırptım dün gece. Biliyorum kızıyorlar dostlar uzaktan.Bense keyf-i saadetteyim. Zira bu aralar sadece benimsin?
Sevdiğim sözler
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın malına
Rızkımı veren hudadır kula minnet eylemem.
Aşık Nesimi