Tacettin Kepenek


SEBASTİAN

Tacettin KEPENEK Yazdı...


“SEBASTİAN”

Ortaçağda, Avrupa da bir yerde; Efendi ile Uşağı arasında geçen günlük muhabbetten bir bölüm:

Sebastian sen nerelisin?

-Aman efendim şakamı yapıyorsunuz, ben dini bütün, Katolik bir İspanyol’um… Bilmiyor musunuz? 

Bak Sebastian, sen iyi bir Katolik olabilirsin ama bir İspanyol değilsin. Sen Sebaste’lisin… (Latince de Sebaste şehrinden gelen kişi)

-Estağfurullah efendim. Ben sadece sizin uşağınızım, benimle dalga geçmeyin lütfen… Hem Sebaste nerededir, onu bile bilmem… 

Sebastian, sen ve adamların, sabah akşam papazla birlikte kilisedesiniz. İnançlı dini bütün Katoliklersiniz ama yeterince çalışmıyorsunuz. Dünya yıkılsa umurunuzda bile değil... Ancak önemli bir sorunumuz var. 

Şu tepedeki yel değirmenlerini görüyor musun? Bunlar beni çok rahatsız ediyor… Sürekli rüzgâr esiyor ve boşuna dönüyorlar… 

-Haklısınız efendim.

Tanrı aşkına, sen ve inançlı adamların onları durdurmalısınız… 

-Aman efendim, rüzgârı nasıl durdurabiliriz...

Belki rüzgârı durduramazsınız ama yel değirmenlerini yıkabilirsiniz Sebastian...

-Yel değirmenlerinin suçu ne, anlamadım efendim. Zavallı köylüler, unlarını, bulgurlarını öğütüyorlardı…

İlahi Sebastian, köylülere unlarını, bulgurlarını ben veririm. O yel değirmenlerine ne gerek var. Bak, sen doğduğundan beri benim hizmetimdesin. Katıksız aşa, ağrısız başa alıştın ve sözümden dışarı çıkmıyorsun… Onlarda senin gibi olsunlar…

-Tanrıya şükür, sizin sayenizde mutlu, mesut yaşıyorum efendim…

Sahi siz Katolikler, hangi Tanrı’ya şükrediyordunuz Sebastian? 

-Bildiğimiz Tanrıya efendim. Hani bu dünyada yaşarken SİZLERE, öldükten sonra BİZLERE, adalet ve zenginlik verecek olan Tanrıya… 

Aferin sana Sebastian...

Sebastian karşı tepeye bakar mısın? Sağdaki yel değirmeninin üstüne pankart asmışlar. Pankarta “Doğal Olan Normal Doğum” diye yazmışlar…

-Efendim ben doğuramam ama siz nasıl isterseniz öyle yapalım… 

Köylülerin bir kısmı da, ortadaki yel değirmenin üstüne çıkmış, açız diye bağırıyorlar, duyuyor musun?

-Onlar anarşist efendim. Ortalığı karıştırmak istiyorlar, siz onlara inanmayın…

Soldaki yel değirmeninin üstüne çıkanlar da, adalet istiyoruz diye bağırıyorlar Sebastian... Biz ne zaman, tanrının adaletine karıştık?

-Efendim siz o hadsizlere bakmayın, onlar “SİZİN TANRININ” adaletinden istiyorlar…

Şimdi anladın mı Sebastian, bu yel değirmenlerini mutlaka ortadan kaldırmalıyız…

Sebastian, sana bir soru soracağım ama dürüstçe cevap vermeni istiyorum. Ben ölürsem ne yaparsın… 

-Aman efendim siz ölmezsiniz. Her gün “bizim tanrıya” dua ediyorum, benim ömrümden alsın, size versin diye…

Günde bir kere dua etmen yetmez Sebastian, sürekli dua etmelisin… Sizin Tanrı ağır işitiyor olabilir…

Aradan yüzyıllar geçsede, değişen fazla bir şey yok bu dünyada… Ha Avrupa’da, ha Amerika’da, ha Ortadoğu’da…  Efendi; İşverene, bürokrata, iktidar siyasetçisine ve yöneticisine dönüştü. Köylüler ve çiftlik çalışanları ise emekçi Vatandaşa... 

Sebastianlar ise yine aynı Sebastian... Sebastianlar oldukça, belki bu düzen değiştirilemez ama en azından iyileştirilebilir...

Tacettin KEPENEK