Tacettin Kepenek


SEFALETİ İNKAR ETMEK!

Tacettin KEPENEK Yazdı...


SEFALETİ İNKAR ETMEK!

14 Mayıs 2023 seçimlerine kadar, rahmetli cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, “boş tencerenin yıkamayacağı, hükümet yoktur” söylemi, siyaseten herkes tarafından kabul edilen ve dillendirilen bir öngörüydü...

Toplumun bir kısmı, kendi tencereleri boş olduğu için çoğunluğun da kendileri gibi olduğunu düşündüler... Nasıl düşünmesinler ki? Ülkenin içinde bulunduğu yüksek enflasyon, bariz bir şekilde azalan satın alma gücü, genç işsizlik oranları derken, yaşanan bütün olumsuz ekonomik ve sosyal gidişattan, neredeyse herkes şikâyet ediyordu...

Birlikte yaşayan ve aynı sıkıntıları birlikte paylaşan toplum kesimlerinin, özellikle ücretli çalışanların, dar gelirlilerin, emeklinin ve işsizlerin, seçimlerde bu kötü gidişe dur diyecekleri ve hükümete ikaz da bulunacakları zannediliyordu....

Bunların hiç birisi olmadı...

Peki defalarca denenmiş, doğrulanmış, adeta kural haline gelmiş olan bu siyasi öngörü neden gerçekleşmedi?

Cumhur ittifakı tarafından ortaya atılan PKK-HDP ile Millet ittifakı birlikte hareket ediyor propagandası kitleleri fena etkiledi. Bu iktidara oy vermek istemeyen toplum kesimleri öyle ya da böyle, dolaylı ya da dolaysız, montajlı ya da montajsız adeta hain ilan edildi...

Terörist başı İmralı’dan mektup yazmayınca huylananlar oldu. Hizbullahçıların ne kadar mübarek adamlar olduğu yeniden keşfedildi...

Togg otomobili sokak sokak gezdirilince zannedersin bedava dağıtılacak. Gabar da petrol bulundu denilince zannedersin ki benzin bedava olacak. Karadeniz de doğal gaz çıkarılınca zannedersin artık doğalgaz parası ödenmeyecek...

Bir toplum aynı anda ve hep birlikte bu kadar unutkan ve aldanan olabilir mi?

Şimdi ise rasyonellikten uzaklaşmış bir siyaset kurumunun ve ona uyan halk kitlelerinin ortaya çıkardığı büyük paradoksu hep birlikte yaşıyoruz. Anlıyoruz ki, “Boş tencere, hükümet yıkar” öngörüsünün gerçekleşebilmesi için toplumun çoğunluğunun rasyonel düşünen bireylerden oluşması gerekli...

Seçimler geçtikten hemen sonra Haziran ayında, 4 kişilik bir hanenin açlık sınırı 11 bin lira, yoksulluk sınırı 34 bin liraya çıktı...

Derin yoksulluk içinde bulunan 4 milyon 400 bin hane yani yaklaşık 8-10 milyon kişi sosyal yardımlar ve destek ödemeleri ile yaşamaya çalışıyor...

Çalışacak durumda olup da, iş bulamayan yaklaşık 5 milyon kişi ortalıkta dolaşıyor...

Açlık sınırı civarında geliri olan 12-13 milyon hane, yani yaklaşık 35-40 milyon kişi var...

Yoksulluk sınırı üzerinde geliri olan tahminen 5-6 milyon hane, yani 15-20 milyon kişinin tuzu kuru, işi tıkırında...

Bu hükümeti yeniden iktidara getiren insanlar, yaşadıkları sefaleti ve yoksulluğu inkâr edercesine, mutlu bir azınlığın yemesine içmesine, arabasına, evine, lüks yaşamına bakıp ülke ekonomisinin iyi olduğuna kendilerini inandırdılar ve kandırdılar. Şimdi ise yaşadıkları yaman çelişkinin altında kalmış durumdalar...

Sadece kendileri mi?

Tacettin KEPENEK