Hemşerilerim her bir memleketin insanı bir birine benzer.Bilirim ki bizim SİVAS´ımız insanı da bir birilerine benzerler.
Anlatayım hafızamdakini de sizler de bana hak vereceksiniz.
Kocamış KİRKOR´un defter gibi hafızası der ki sene bilirim ki 1996.
KUDRETLİ TANRIM önümü açtı. Kazancıma yetişemez oldum. Amma kibre kapılmadım, kendimi bilmeye çalıştım.
Çünkü aslımı neslimi unutmadım ki. Anam Kemahlı Öksüz Manuşak Babam da Değirmen Ustası Sivaslı Bedros Usta...
FRANSA´da işlerimi takip etmekteydim.
TANRIM kazancımı bol eylemekteydi. LYON muhitinde bir arkadaşımı ziyaret ettim. Bir ticaret konusu için sözleşmiştik. İş yerine gittim. Beni sağ olsun yolda karşıladı.
İnşaat alanından içeriye doğru gidiyorduk ki zannederim öğle yemek arası idi.
Öte yakada öbekleşmiş bir gurup insanın yemek yedikleri gözümü ilişti.
İşçilerden biri, yerde ekmek olsa gerektir ki aldı ?ÜÇ DEFA ÖPÜP BAŞINA KOYDU?
O anda benim yüreğim ?hop? etti. Bunlar SİVASLI dedim içimden.
Arkadaşıma bu işçiler kim dedim. KALFASINI çağırıp sordu. Kaçak işçiler imiş dedi bana. İnşaat alanında bir baraka gibi yerde kalıyor imiş...
Aklıma yer ettim onları ziyaret etmeye.
İştir, sözleşmedir, konuşmadır, yemektir der iken karanlık çöktü.
Ben işim bitince o barakaya doğru yöneldim. Kapıyı vurdum ?kaçak işçiler çekinerek açtılar? buyur ettiler.
Yedi kişi idiler. Tuaf tuaf sıfatıma baktılar.FOTER ŞAPKAMI, KIYAFETİMİ SÜZDÜLER?
Dedim onlara ?benden size zarar gelmez bir bardak çay içmeye geldim Tanrı misafiriyim? dedim.
Dedim ?TÜRKİYE´den gelmişsiniz hangi memlekettensiniz? dedim.
Öğle zamanı o ekmeği öpüp alnına koyan ortaca yaşı olanı dedi ki SİVASLIYIZ?
Şöyle sandalyeye çöktüm ve dedim ki ben de SİVASLIYIM?
Hepsinin gözleri dolu dolu oldu.
Beni tepeden tırnağa süzdüler.
Dedim ki ?bakmayın kılığıma kıyafetime, iş anlaşması için böyle giyindim ben de sizdenim. Öksüz bir ananın ve horantanın iaşesi için elleri ve ayakları yarık yarık olan Sivaslı bir babanın evladıyım??
O anda bir sessizlik hasıl oldu.
Baktım ki o yedi kişi ve ben ağlamaktayım.
Yine baktım ki hemşerilerim hepimiz GÖZ YAŞLARIMIZI AVUÇLARIMIZIN İÇİ İLE SİLMEKTEYİZ.
Hemşerilerim ben dünyayı çok gezdim GİDİP GÖRMEDİĞİM MEMLEKET KALMADI sayılır amma bir tek bizim SİVAS insanı gözyaşlarını göstermemek için AVUÇ İÇİ İLE SİLER.
Bir müddet sonra ayıktık çay tuttular içtik.YEDİ SİVASLI da kaçak gelmişler FRANSAYA?
Film gibi olaylar gelmiş başlarına?Anlattılar anlattılar, anlattılar.
Adı hala hatrımdaki birinin ismi HUBUYAR idi.
Dedi ki FRANSAYA geldikden birkaç ay sonra Sivastan haber aldım ki ?ANAM ÖLMÜŞ??
?Kendimi dağlara taşlara vurdum kuzular gibi ANA ANA ANA diye mer mer meledim? dedi?Hepimizi gene tuttu bir ağlama?
Çok oturdum sarıldık ayrıldık?
Devlisi gün, o hemşerilerimin patronu ile görüştüm.
Dedim ki ona ?dün nizaya düşdüğümüz anlaşma senin dediğin gibi olsun ben hakkımdan vaz geçiyorum. Amma bir şartım var? dedim.
Adam şaşırdı. Fransız milleti paraya düşkündür. Şartın nedir dedi.
Ben de dedim ki; ?Sizin nüfuzunuz var bu muhitte. Dün gördüğüm şu 7 kişiye oturum al? dedim.
?Aval aval yüzüme bakarak neden? dedi.
Dedim ki onlar benim memleketlim.
Ana ve babamın toprak kokusu SİVASLI dedim.
Adam şaşkınlıkla baktı ve dedi ki ?Peki Mr. KİRKOR.Siz SİVAS MİLLETİNDENSİZ? galiba dedi?
(Bu mektupluk bu kadar hemşerilerim. Bu KOCAMIŞ KİRKOR yine başınızı ağrıttı. Kudretli TANRIM sizleri korusun. AMERİKA´dan Sivasıma selam ederim. Küçüklerin gözlerinden öperim. Hanım hemşerilerimin hatırlarını sual ederim.)