Züleyha Üstün

Tarih: 22.03.2016 19:11

Son Bakış

Facebook Twitter Linked-in

SON  BAKIŞ                                                    

       Bizim milletçe takdir edilecek hasletlerimiz çoktur.Şehitlerimize verdiğimiz değer de  bunlardan biridir.Biz de şehit  al bayrağa sarılmış, acısı geride kalanların yüreklerini dağlayan milletin kalbinde minnettarlıkla son bulan kalabalık bir uğurlamanın ifadesi değildir.

      O tarihten bu yana vatanın bütünlüğü, milletin bekası için bedenini  ruhunu bu topraklara adamış ama bağımsızlığa halel getirmemiş, emaneti kendinden sonrakilere devretmiş koca yürekli aslan neferdir.O şairlerin şiirlerinde  dize dize yazılandır.

Ne güzel anlatmış şair:" Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın,

                                       Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın!!!"

      Düşünceler ne kadar farklı olursa olsun;  o toplumun her kesiminde aynı değerdedir.ülkenin neresinden bir şehit haberi gelse tüm yurt büyük bir cenaze evine döner.Hepimizin yüreği şehit yakınlarının yüreği ile birlikte yanar.

      Peki kimdir onlar? Onlar bazen davullarla zurnalarla askere uğurlanan... Sevinç, gurur ve garip bir duygunun ; gidip dönmemenin gelgitlerini yaşayan bir delikanlı. Bazen hayatını geleceğini bu mesleğe adamış polis, subay olabilirler.Hiç farketmez, onlar bıçaksırtı yürüdükleri bu yolda mağrur dimdik ...Gidip dönmemeyi en derin hislerle idrak edenlerdir. Bu yüzdendir ki sevdikleriyle, hayalleriyle, arzularıyla başka hiçbir mesleğe benzemeyen bir yaşamın kahramanlarıdır.Hep bir tarafları yangın yeriyken ;sevdiklerinde buldukları değer, huzur,diğer yanlarıdır.

        Taa...Ki günün birinde bazen bir pazar yerinde hamile eşin yanında, bazen uyurken  , bazen bir şarapnelin soğuk parçasında ya da; namert bir namlunun acımasız, pervasız, kahpe kurşunuyla yere  düştüğünde tüm milletin kalbinde atan bir şehittir artık...

        İşte o andan sonra bir yanı cennettir ;diğer yanı geride kalanlara, hayallerine geleceğine açık giden bir gözün gördüğü son fotoğraftır.O böylece babasının kulağında duyduğu en son ses, annesinin gözünde bitmeyen yaş,  evladın kokusunda bırakılmış son öpücük, eşinin ya da sevdiğinin yüreğinde ateş, ayrılırken gözünde kalan son bakıştır.

       O, artık vatanın bağrında yatan...

       Zaman mefhumunun ortadan kalktığı bir kahraman,

       O, duaların içinde hep var olan...

         Ve nihayetinde sevdiklerinin kalbinde  hiç  bitmeyen , son bakışta  hep geriye kalandır.

                                                               ***

      Yukarıdaki anlatı hepimizin yüreğinden geçen ortak duygulardır.Peki hissettiklerimizin etkisini davranışlarımızda gösteremiyorsak duygularımızda ne kadar samimi olabiliriz ?

      Askeriyede subay olarak görev yapan bir tanıdık şehit yakınları ve gazilerle ilgili bir birimde sorumlu komutan olarak görev yapıyor. Şehit yakınlarının yaşamlarına  yardımcı oldukları için birçok olayla karşılaşıyor.Anlattığı bir olay beni gerçekten çok etkiledi .O yüzden sizinle paylaşmak istedim.

      "Bir şehit eşi kendisi öğretmen aynı zamanda; çocuğunun şehit çocuğu  olduğunu gösteren kimlik kartını yenilemek istiyor. İlgili kuruma gidiyor. Kurum yetkilisi iki dakika bile ilgilenmeden süresi dolmuş , yenileyemeyiz diye gönderiyor. Hanımefendi  askeri birimi arayarak durumu anlatıyor. Konuyla ilgili bilgi almak istediğini söylüyor. Askeri yetkili birkaç tarih ve bilgi aldıktan sonra 2005´ te çıkan bir  değişiklikle haklarının devam ettiğini söylüyor ve  askeri birime davet ediyor.Hanımefendi ertesi gün  babasıyla birlikte oraya geliyor. Kapıyı tıklayıp içeriye ezile büzüle, ürkek ve çekingen bir   tavırla giriyor.Bu durum komutanın  dikkatini çekiyor. Yer gösteriyor biraz sohbet ediyorlar.Durumu haklarını etraflıca anlattıktan sonra ilgili birime yeniden gitmelerini gerektiğini ancak kendisinin kurumu bilgilendirdikten sonra daha rahat halledebileceğini söylüyor. Telefonla ilgili kurumu arıyor. Durumu karşısındakine anlatıyor. Telefondaki kişi anlayamıyor,  bir başka birime , o birimdeki bir başka birime aktara aktara nihayetinde yarım saatte bir muhatap buluyor. Elindeki  bilgiyi  belge , yönetmelik, sayı numara ile karşı tarafa aktarıyor.  Bilgi sahibi komutanın bile muhatabını bulmak için bu kadar uğraştığı durumda şehit yakınını siz düşünün . Sizin kimliğinizde yenilenecek mi diye askeri yetkili sormasa kendi kimliğini  bile yenilemek için başvurmaktan hicap duyan  hanımefendi yine çekingen 

sakin tavrıyla oradan  ayrılıyor.Kimbilir başka işlerinde diğer kurumlarda neler yaşıyor.

      İşte bunun içindir ki devletin şehit ve gazilerle ilgi birimde çalışan görevlilerinin  empati yapabilen, şehit ve gazilerle ilgili çalışmalarda gönüllü yer alan, hassasiyet sahibi olan ve sorunlarına çözüm ararken baştan savan değil çözüm odaklı olanların tercih edilmesi esastır.

      Elbette  devletin verdiği haklardan bile bihaber olan bu kimselere   şehitlerin geride kalan emanetlerine bunları yaşatma haddini nereden alıyorsunuz diye   bi sorarlar ...Yazık geceleri rahat uyuyabiliyorlarsa...

     Bu yazı yazılırken ülkenin doğusundan beş şehit haberi daha duyduk. (22  Mart 2016 Salı) . Bir çocuk daha yetim kaldı...

         İşte  bu yazı aziz şehitlerimize,  ŞEHİT eşi o  öğretmen hanımefendiye   atfedilmiştir.

 

***    Söylemezsem Olmaz:

                                         O ÇOCUKLARA YAZIK...

     Onlarca çocuğun hayatinda telafi edilemez yaralar açan sapkın ..insan bile diyemeyeceğim mahlukun ağırlaştırılmış ceza ile müebbet hapse mahkum olmasini ve gün yüzü görmemesini istiyorum.Sade bir vatandaş olarak bir yerlere taş atmadan bir yerleri korumadan öz irademle.

***    BU ARALAR İHTİYACIMIZ VAR:

     Zor günler geçirdiğimiz şu günlerde  korkuyoruz ürküyoruz  tedirginiz,endişeliyiz. İnancımızı kaybetmemeye karamsar olmamaya ihtiyacımız var. Aydınlık güneşli günlere umut taşıyan,  beni  bu anın içinden  alıp nefes aldıran  , geçmişe iz süren bir yazı okudum keyifle . Sizinde okumanızı tavsiye ederim. Kafalarımız biraz bahar istiyor.

  ... Onun misafir olduğu kerpiçten evlerin küçücük pencerelerinden güneş başka türlü selamlar içeridekileri ve gökyüzünün maviliği başka türlü görünürdü. Yaşamaya, dünyaya ve ümide dair adı konulamamış çok şey vardı onun gelişinde. Onun görünüşüyle birlikte tüm kederler unutulur, yeni bir güne başlamanın sevinci aydınlatır, yumuşatırdı ayazın kavurduğu esmer yüzleri. Kuşlar onu görmeden dillenmez, tüm çiçekler önce onu beklerdi açmak için ...                                                                                                     

                                                                                                                           (Alıntı)
                                                                                           Anılar Defterinde Navruz Yaprağı
                                                                                                         Tarih:  19.3.2016                 
                                                                                                               Hüseyin Kaya

***Sevdiğim Sözler:

"Yolumuz birbirimizi anlamaktan geçmiyorsa, hiçbir yere varamayacağız demektir."

                                                                                                                         İsmet Özel

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —