Tağut ve Tuğyan
İslamî düşüncenin/tevhid akidesinin omurgasını oluşturan kavramlardan birisi ve belki de en önemlisi olan tağut kavramının epistemik kökeni, haddi aşma anlamındaki “tuğyan” kelimesinden gelir. Tağut, kelime olarak haddi aşan, azan, hakikatten sapan, taşkınlık eden ve her sapıklığın başı gibi anlamlara gelir. Istılahta ise Allah’a isyan eden, Allah'ın hükmüne alternatif olma iddiasındaki anlayış, düzen, put veya şahıslar anlamında kullanılır. (Bakara: 256-257) Tağut, anlam itibari ile tuğyan kavramıyla aynı anlamı içeriyor olsa da, nitelik ve özellikleri farklıdır. Tuğyan işlenen her türlü kötülük ve fiilin adıyken, Tağut ise bu kötülük ve fiillerin başıdır.
Allah’ın hükümlerine meydan okuyan yönetim ya da yöneticiler ve putlar gibi insanlar tarafından Allah’a ait sıfatlarla nitelendirilen her varlık Tağuttur. Allah’a rağmen kendi doğrusunu doğru, yanlışını yanlış gösteren herkes, her düşünce ve her ideoloji tağuttur. Görüldüğü gibi tağut kavramının yönetim şekliyle ve siyasetle yakından bir ilişkisi vardır. Bununla beraber aklı estiğince helal ve haram koyma yetkisini kendinde gören kişi ya da kurumlar (Nahl: 116), Feminizm, Sosyalizm, Ateizm ve Ataizm/Paganizm gibi ideolojilerin hepsi birer Tağuttur.
Kur'ân, azgın ve başkaları üzerinde ilahlık iddiasında bulunacak kadar sapıtanlara ve kendisini Nemrud ve Firavun örneğinde olduğu gibi yeryüzünün mutlak hükümdarı/meliki/ilahı ve tek hâkimi görenlere tağut demektedir.
Toparlayacak olursak, tağut‘un anlamı ile ilgili şunu söyleyebiliriz: Allah’a karşı tuğyan eden/haddi aşan/azgınlaşan, bunun tabi bir sonucu olarak da kendisine tapınılan, sorgusuz sualsiz itaat edilin herkes tağuttur. Burada ibadet edenlerin bu eylemlerini gönüllü veya zorla yapmalarının bir ehemmiyeti yoktur. Ayrıca kendisine tapınılan varlığın insan, şeytan, put, heykel ya da başka bir varlık olması arasında da fark yoktur.
Tağutun şirk ile de yakın akrabalığı söz konusudur. Şirk, Allah ile birlikte putlara karşı teslimiyet ve beşeri bir kulluktur. Bunun diğer adı tağuttur, tuğyandır… Kendi yonttuğumuz şeylere teslim olmaktır. Bu yontular ister Lât, ister Uzza, ister araba, ister sermaye, ister kan, ister soy ve ya sınıf olsun; fark etmez, her dönemde bunlar Allah’a karşı birer tağut olmuştur. (Ali Şeraiti Dine Karşı Din, S: 25)
Tağutlar kâfirlere nazaran çok değişken olabiliyorlar. Kâfirler, kâfir yönetici ve düzenler, küfürlerini çok rahat kusabiliyor, dilleri ve davranışlarıyla İslam’a savaş açabiliyorlar. Kâfirler bu halleriyle Allah’a meydan okudukları için tağut vasfını kazanmış oluyorlar. Kâfirler namaz kılmazlar, Allah ismini ağızlarına almaz, İslami değerlere asla saygı duymazlar, küfürleri sebebiyle insanları, Allah ile aldatamazlar. Hâlbuki Tağutlar Allah ile aldatma başta olmak üzere bazen namaz kılan, İslami bir takım değerleri savunan, oruç tutan, zekât veren, Allah’ın haram kıldıklarından şahsen uzak duran, şahsi olarak haramlara mümkün oldukça yaklaşmayan, tiplerden oluşabiliyor. Bu bağlamda Tağut vasfına sahip olan her yönetici kâfir değildir, ama her kâfir yönetici Tağuttur.
Tağut, sadece putlar veya heykeller olarak değil, aynı zamanda despotik yönetimler, ideolojik sistemler ve insanları sapkınlığa yönlendiren düşünce yapıları olarak da değerlendirilebilir.
İslami öğreti, tağutun reddedilmesini ve yalnızca Allah’a ibadet edilmesini ister. Bu bağlamda, tağut’un tanımı geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Bir kişi, bir toplum veya bir ideoloji, şayet Allah’a başkaldırıyorsa, Allah’a rağmen hükümranlık iddiasında ise tağut olarak nitelendirilebilir.
İslam, mü’minlerin tağuttan uzak durmalarını ve Allah’a yönelmelerini öğütler. Bu durum, bireylerin manevi gelişimleri açısından son derece önemlidir.
Tağut kavramı, özellikle modern dünyada, farklı inanç sistemleri ve ideolojilerle karşılaştırıldığında daha da anlam kazanır. Ateizm veya çeşitli ideolojik akımlar, Müslüman bireyler için tağut olarak algılanabilmektedir. Bu nedenle tağutun tanınması ve reddedilmesi, Müslümanların inançlarının sağlamlaştırılması açısından kritik bir öneme haizdir.
Sonuç olarak tağut kavramı İslam düşüncesinde Allah’a karşı gelen, ondan başka ilahlara tapmayı teşvik eden veya insanları sapkınlıklara yönlendiren, yeryüzünün mutlak hâkimi gibi davranan kişi ve ideoloji için kullanılan bir terimdir. Bu kavram, Kur'an-ı Kerim'de çeşitli ayetlerde yer almakta olup, özellikle tevhid inancının anlaşılmasında önemli bir konuma sahiptir. Müslüman bireylerin Allah’a olan bağlılıkları, tağuttan uzak durmaları ile doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda, tağutun tanınması ve onun karşısında durmak, iman ve ibadet hayatının temel taşlarını oluşturmaktadır. Tağut kelimesinin derin anlamı, Müslüman bireylerin ruhsal ve toplumsal sağlığı açısından dikkate alınması gereken bir husustur.